Geri: 2.2 Kuramlar, belgeler ve bilgi

2 Belge niteliğinde fotoğrafa sosyal bilimler yaklaşımları
2.3 Gerçekçi ve gelenekçi yaklaşımlar

Çoğu modern, kentsel, endüstriyel toplumlarda insanların günlük yaşamının büyük bir kısmında, örneğin seyahat ederken, boş zamanlarında, iş yerinde ve evde, çevreleri hareketsiz görüntüler ile doludur. Bunların sunduğu deliller, bir kağıt üzerine basılı yazı ve rakamların sunduğundan temel anlamda farklı mıdır? Farklı şekilde sunulmuş olabilirler ancak fotoğraflardan sağlayacağımız sosyal yaşama dair bilgiler, yazılı ya da rakamsal verilerden de sağlanabilir. Bazı açılardan, fotoğraflardan edinebileceğimiz bilginin, kelime ve rakamlara kıyasla daha az soyut veya keyfi olduğu söylenebilir.

Bizim yaklaşımımıza göre, bir resim, yazılı gerçekler ve rakamlar ile aynı değildir çünkü bunlar birer soyutlamadırlar. Eğer 'inek' kelimesini bir ineğin resmi ile karşılaştırırsak, aradaki fark açıkça ortaya çıkar. Kelimenin, sözkonusu hayvan ile hiçbir doğrudan ilişkisi yoktur. Sözcük, aslında, sesi ve görünüşüyle hayvanı 'ifade ettiğini' ya da gösterdiğini kabul ettiğimiz bir işaretsel kodlamadan ibarettir. Ancak 'inek' kelimesinin karşılığı Fransızca'da 'vache'dir yani farklı bir dilde farklı bir kodlama sistemi kullanılması sözkonusudur. Fransa'da bir 'vache'yi 'inek' olarak adlandırsak da, bir Fransız için hayvan 'vache' olarak kalacaktır. Beş ineği '5' rakamını kullanarak ifade etsek de, bir Fransız 'beş inek' dediğimizde bunun 'cinq vaches' ile aynı anlama geldiğini anlamayacaktır.

Bir ineğin fotoğrafı üzerinde tekrar düşünün. Bir Fransız'a bu resmi gösterirseniz, hemen resmi 'une vache' olarak tanıyacaktır. Türkiye'de yaşayan biri ise, resmi bir inek olarak hemen tanıyacaktır. Beş inek resmi ise, her iki dilde de aynı şey demektir. Şimdi, bütün bunlar, bir fotoğrafın, bir kelime veya rakamdan zihinsel olarak farklı bir şey olduğu anlamına mı geliyor? Yoksa resimler, kelime ya da rakamlar gibidir ama farklı dillerden ve kültürlerden insanlar tarafından anlaşılması daha muhtemeldir mi demek oluyor? (Söylemeliyiz ki, bazı antropologlar batılı olmayan bir takım toplumlarda insanların fotoğrafların gerçek nesnelerin temsilleri olduğunu tanımlayamadığını bulmuşlardır. Barley, 1983.)

Resim bilgisinin evrensel olabileceği düşüncesi, felsefede 'gerçekçi' yaklaşım olarak bilinir. Gerçekçilik, bir nesne ya da bir kişinin fotoğrafının o nesne ya da kişiyle yakın bir ilişkisi olduğu fikridir. Fotoğraflanan nesne ya da kişi ve fotoğraf arasında bir bağlantı vardır. Diğer bir deyişle, fotoğraf, gerçek birşeylerin izidir. Fotoğrafın çekilmesi esnasında kişi ya da nesnenin bulunması gerekliliği, fotoğraf ile olaylar, nesneler, insanlar vesaire arasında da bir bağlantı olmasını gerektirir. Ancak, fotoğrafçılar, çekecekleri imgeleri seçtiklerinden bunların nasıl görüntüleneceği üzerinde bir miktar kontrol sahibidirler.

Bir örnek düşünelim. Bir polis radarı, hepimizin (genellikle pişmanlıkla) kabul edeceği gibi, bir olayı doğru, gerçekçi ya da diğer bir deyişle delil olacak şekilde kaydeder. Ancak, fotoğrafın apaçık gerçekçiliği, onu sahtekarlık ve aldatmacaya da açık hale getirir. Bir imgeyi 'fotografik gerçekliği' bozulacak şekilde değiştirmek mümkündür. Komünist Sovyetler Birliği döneminde (1917-1989), itibardan düşmüş liderler düzenli olarak ve en ikna edici şekilde tarihi arşivlerden çıkarılırlardı. Bu, modern bilgisayar teknolojisinin görüntüleri birleştirip resmin parçalarını değiştirerek hiç olmamış olayları olmuş gösterebilmesi gibiydi. Prens Edward, 1999 yılında Sophie Rhys-Jones ile evlendiğinde, Kraliyet Ailesi, Prens William'ın düğün fotoğraflarından birindeki duruşunu beğenmediğinden Prens'in başı başka bir fotoğraftan kopyalanıp düğün fotoğrafına yerleştirildi. Bunu yapmak için gereken teknolojinin yeni olmasına rağmen, fotoğraflarda sahtecilik yapılabileceği fikri çok eskidir. Dijital fotoğrafçılık imge değiştirmeyi ya da aldatmacayı kolaylaştırmadı; sadece bunları yapmanın teknolojik boyutunu değiştirdi.

Gerçekçi modele karşı olarak, sosyal ve kültürel bilimler alanında bir başka önemli düşünce akımı bulunmaktadır. Bu akıma göre, fotoğraflar, görsel ve sembolik bir dilin parçasıdır ve yazılı ya da sözlü dile benzer kuralları vardır. Bu yaklaşım, fotoğraflara, sosyal olarak inşa edilen görsel imgeler hakkında bir araya getirilen ortak standartlar olarak baktığından, gelenekçi model olarak adlandırılır.

Bu gelenekçi görüşe göre, resimler, ortak geleneklerin, bir dizi sembolün veya görsel araçların bir araya getirilmesidir, ki bunlar belirli bir anlam oluşturmak ve bir etki uyandırmak maksadıyla inşa edilir. Resmi anlamak için ona bakanların bu gelenekleri anlaması gerekir. Bu ünitenin başında gördüğünüz Yaş Kaygısı imgesini düşünün. Eğer reklamcılık geleneklerini bilmiyorsak, resmi anlamamız da mümkün olmazdı. Bu durumda, analiz nesnesi, fotoğrafın gösterdiği durum değil, o durumun yansıttığı değer ve kurallardır.


Yaş Kaygısı posteri: yaş ve kimlik

Fotoğrafların neye benzeyeceği, açıkça önemli toplumsal geleneklere dayanır. Dikdörtgen, kare ve hatta dairesel de olsa, fotoğraflar, Avrupa Rönesansı esnasında belirlenmiş görsel standartlara göre çekilir, yani resim tuvali şeklindedir. Resmin köşeleri görülebilir alanları sınırlar. Kendi 'ikigözmercekli' görüşümüz farklı şekillerde işler, nadiren tek bir görüntüye uzun süre odaklanırız ve gözlerimizi, başımızı ve vücudumuzu hareket ettirdikçe oradan oraya atlarız. Düzensel araçlar – perspektif, koyu renk önplanlar ve açık renk arkaplanlar, güçlü köşegen şekiller gibi – bir resmin belli bir kısmına odaklanmamızı sağlayabilir. Bir fotoğrafa baktığımızda, resimlerin görsel dili kullanılarak oluşturulmuş olan bir görüntüye bakmış oluruz.

Hem gerçekçi hem de gelenekçi yaklaşımların, sosyal bilimciler olarak bizlere yararlı olduğunu söyleyebiliriz. Gerçekçi akım, fotoğrafın sosyal uygulamalar ve süreçler hakkında verebileceği bilgilere vurgu yaparken; gelenekçi akım, resmin yapılışında dayatılan sosyal değer ve uygulamaları kavramaya çalışır. Her iki durumda da, fotoğrafçının estetik ve politik amaçları hakkında bilgi sahibi olabiliriz. Tüm fotoğraflar (ve tüm yazılı belgeler), estetik olarak inşa edilirler çünkü estetiğin ne kadar etkili bir iletişim aracı olduğu dikkat çekmiştir. Gerçekçi bir yaklaşım, imgenin sanatsal yönünün ihmal edildiği anlamına gelmez; nitekim, gelenekçi yaklaşım da fotoğraftaki delil ve bilgiyi göz ardı etmez.

İleri: 2.4 Sosyal veriler için fotoğraflara yakından bakmak