HIST 202: Avrupa Uygarlığı, 1648-1945

12. Ders: Ondokuzuncu Yüzyıl Kentleri

Genel Açıklama
Ondokuzuncu yüzyıl daha önce eşi benzeri olmayan boyutta bir kentleşme sürecine tanıklık etti. Bu süreçte kentlerin nüfusunda genel nüfusun büyümesine oranla daha fazla artış yaşandı. Bu büyümenin esas sonuçlarından bir tanesi, burjuvazi ve üst tabaka sınıfların aynı işçiler gibi kapalı mekanlarda yaşamaya zorlandığı bir sınıfsal ayrışma süreci oldu. Önemle belirtilmesi gereken nokta, bu durumun, Avrupa’da emekçi sınıfların çoğunlukla şehirlerin banliyölerinde Amerika’da ise çoğu kere şehrin tam merkezinde yaşaması gibi zıt sonuçlar doğurduğudur. Yoğunlaşan kent nüfusunun yaşadığı gözle görülür hijyenik sorunlar, kentin kendisinin bir biyolojik organizma olarak görülmesine yol açarken, yüksek sesle telaffuz edilen bir hastalık ve çöküntü söylemi, kentlerin büyümesine eşlik etti. İkinci İmparatorluk sırasında Baron Hausssmann’ın Paris’i imarı, kentsel gelişim, kapitalizm ve devlet gücünün birbiriyle içiçe geçmesinin klasik bir örneğidir.

Video:

Content on this page requires a newer version of Adobe Flash Player.

Get Adobe Flash player



.mp4 formatında bilgisayarınıza indirmek için tıklayınız.

Video Metini: PDF