Genel Açıklama
Yirminci yüzyılda yaşanan pek çok etnik ve ulusal çatışmanın ışığında bakıldığında Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun 1918 yılında dağılması, o kadar uzun süre ayakta kalması gerçeğinden daha az şaşırtıcı görünmektedir. Ulusal kimlik insanların olmazsa olmaz bir özelliği değildir; bu kimlik, Avrupa’da bir çok örnekte görüldüğü gibi nispeten yeni bir icattır. Bu itibarla, ulusal cemaatlerin tanımlanabilmesini veya, Benedict Anderson’un deyimiyle, tahayyül edilebilmesini sağlayan bir çok farklı özellik vardır. Din ve etnisitenin yanında, dil, bireylerin kendilerini soyut cemaatlerle hayali olarak kimliklendirmelerini şekillendirmede özellikle önemli bir rol oynamıştır. Belçika ve İsviçre gibi birden fazla dil ve kültür grubunu tek bir ulusal cemaat içinde birleştiren modern ülkelerde görüldüğü gibi tek bir faktörün kendi başına kimlik oluşumunu sağlaması gibi bir durum söz konusu değildir.
Video:
.mp4 formatında bilgisayarınıza indirmek için tıklayınız.