Özet
Demografik Geçiş’ten önce kuzeybatı Avrupa’da doğurganlık, evliliklerin kısıtlanması
yoluyla kontrol ediliyordu. Evlilikler arazi sahipleri ve kiliseler tarafından organize
ediliyordu ve bir erkeğin, bir aileyi geçindirecek kaynakları elde etmeksizin
evlenmesine izin verilmiyordu. Arazi sahibi olmak için uzun zamanın geçmesi
gerektiği için bir hizmetçinin ya da çırağın böylece evlenmesi engelleniyordu.
Evlendikten sonra doğumlar kontrol edilmiyordu. Fakat verilen herhangi bir zaman
aralığında erkeklerin sadece yarısı evliydi, yani doğumlar olabilecek maksimumum
yarısı kadardı. Sonunda doğum kontrolü yöntemleri kabul edildi ve evliliklerde doğum
oranları azaldı. Artık toplumun evlilikleri kontrol etmesi gerekmiyordu ve evlenme
oranları çok fazla arttı. Evlenme, seks ve çocuk doğurma ile ilgili kararların verilmesi
toplumdan, bireylere geçmişti. Avrupa’da doğurganlık, çoğunlukla 1879 ile 1930
arasında hızlı bir şekilde düştü. En büyük bilimsel çalışma olan The Princeton
European Fertility Project (Princeton Avrupa Doğurganlığı Projesi) yeni sosyal
normların kültürel olarak aktarılmasının bunda önemli bir rol oynadığını ortaya
koymuştur. Demografik Geçiş nüfusu 10 kat, yaşam süresini ise 3 kat arttırmıştır. Bu,
insanların hayat tecrübesini temelden değiştirmiştir.
Okuma ödevleri
Coale Ansley and Susan Watkins. The Decline of Fertility in Europe: The Revised Proceedings of a Conference on the Princeton European Fertility Project, pp. 38 and
420-449
Video:
.mp4 formatında bilgisayarınıza indirmek için tıklayınız.