Transkripti indirmek için - PDF
24 Şimdi clicker
sorusunu cevaplayalım. Bugün bir clicker
yarışmamız daha olacak. Darcy’ nin grubu daha başarılı görünüyor.
129 Cevaplandırmanız için son 10 sn.
145 Çok kötü değil. %74. Bu
problemde eşitliğe bakmamız ve ne olduğunu anlamamız lazım, hangi element
indirgenir, hangisi yükseltgenir? Bu, gelecek sınavda karşınıza çıkacak. Bunun
hakkında birkaç dakika daha konuşacağız. Ama ilk olarak geçen dersten kalan soruyu
cevaplamak istiyorum.
214 B12 vitamininin vücutta
nasıl indirgendiğini merak ettiğinizi biliyorum. Bir bakalım. Sessizliği
sağladıktan sonra başlayalım. B12 vitamini, flavodoxin
adı verilen bir protein tarafından indirgenir. Flavodoxin,
kofaktör olarak flavon
içerir.B12 vitaminin redoks ya da standart indirgenme potansiyeli -0.526
volttur. Bu, bir biyolojik sistem için çok düşük bir değerdir. Flavodoxin’ in potansiyeli -0.230 volttur. Peki bunlardan hangisi daha iyi bir indirgendir?
Yükseltgenen madde diğerini indirger. Daha düşük negatif değere sahip olan
vitamin B12, flavodoxine göre daha iyi bir
indirgendir. Sadece bu değerlere bakarak vitamin B12 nin
flavodoxini indirgediğini söyleyebiliriz. Peki bu nasıl olur? Vücudumuzda ham flavodoxin proteini ve methionin
sentezini sağlayan inaktif
enzimleri üreten dokular var. Enzimlerin aktive olması için indirgenmesi
gerekir. Şimdi, B12’nin flavodoxin tarafından indirgenmesinin
spontane reaksiyon olup olmadığını düşünelim. Spoantane olduğunu düşünebilirsiniz ama bir bakalım. Bunu da bataryalar ve
elektrokimyasal pilleri incelediğimiz
gibi inceleyebiliriz, aynı eşitlikleri kullanabiliriz. Eşitliklerden bildiğiniz
gibi, standart indirgenme potansiyellerindeki değişimleri hesapladık, E0(indirgenme)-E0(yükseltgenme)
den bahsettik. Burada da aynı eşitliği kullanabiliriz. Dolayısıyla, biyolojik çerçevede
de, B12 indirgenen, flavodoxin yükseltgenendir. Gerçekleşen
reaksiyon budur. Değerleri yerine koyarsak,
-0.526 V -(-0.230V)=-0.296 V
Peki bu, spontane
reaksiyon mudur? Hayır. E değeri negatif, bu da ∆G nin
pozitif olduğunu gösterir dolayısıyla reaksiyon spontane
değildir. Spontane olmayan reaksiyon nasıl olur ve bize ne kadar sorun
yaratır? Bu derste kullandığımız piller
için olan eşitliği tekrar kullanabiliriz. Çünkü bu bir biyolojik sistemdir ve
bu, eşitliğin burada kullanılamayacağı anlamına gelmez. Dolayısıyla ∆G0 için
eşitliğimiz;
-n(elektron mol sayısı)*F(Faraday
sabiti)*∆E0 (standart potansiyeldeki değişim). Değerleri
yerine koyalım. Bu işlem sadece bir elektron içindir. Flavodoxin,
B12 ye bir elektron verir. Dolayısıyla,
-1*F(faraday sabiti)* -0.296 olarak ölçtüğümüz
pilin potansiyel değişimi. Bu işlemi yaptığımızda +28.6 kj/mol. Bu, bir biyolojik sistem
için çok büyük bir değerdir ve reaksiyon spontane
gerçekleşmez. Peki neden hepimizin kalp rahatsızlığı
ya da megoloblastik anemisi yok? Bu problemler, bu
özel enzimin çalışmaması halinde gerçekleşir. Bu sistemde olan şey birçok
biyolojik sistemde olanla aynıdır. Spontane olmayan reaksiyonun gerçekleşmesi
için yapmamız gereken şey sisteme enerji vermektir. Bu durumda sisteme eklenen
enerji,
S-adenosilmetionine
adı verilen bir molekülden sağlanır. Ve
S-adenosilmetionin
kırılmasının ∆G0 değeri
-37.6 kj/mol dür. Bu, B12 nin indirgenmesi yerine tercih edilir. Sistem bu şekilde
ilerler. Bu yüzden S-adenosilmetionin arkadaşınızdır,
vücutta B12 nin indirgenmesini sağlar böylece
sağlıklı olursunuz. Birçok biyolojik sistem bu şekilde çalışır.
Peki dışarıdan enerji ya da akım
vererek, istemli olmayan reaksiyon
gerçekleştirdiğimiz pillere ne denir? 2 tür pilden bahsettik. Birincisinde
istemli olan yani spontane reaksiyon gerçekleşir. Spontane
reaksiyonun olduğu piller galvanik piller, diğer tür ise elektrolitik pillerdir.
S-adenosilmetioninin indirgenmesi tercih edilir.B12 nin potansiyeli çok düşüktür ve onu indirgeyebilen başka
madde neredeyse yoktur. B12, biyolojik sistemde, en düşük potansiyele sahip
olan maddelerden biridir. Bu yüzden doğa der ki:”Kimyayı gerçekleştirmek için
bu düşük potansiyelle bir şey yapamayız, reaksiyonu gerçekleştirecek olan, daha
yüksek potansiyele sahip başka şey var çünkü reaksiyon spontane
olmamalı.”
Evet, bugünün konularının uzun listesi, hepsi çok kısa ve
ve bu ünitenin giriş kısmını oluşturuyor. Daha sonra
16. Üniteye geçebiliriz. Geçiş metallerini gerçekten çok severim çünkü
biyolojik sistemlerde yer alan metallerin hayranıyım. Önce, kimyanın temel
dallarını sınıflandıralım. Bu, notlarınızda yok sadece kimyanın genel sınıflandırılması . Organik kimya. Organik kimyanın
yaşamınızla ilgisini bilen var mı? Karbon. Peki
inorganik kimya? Ne olduğunu bilen var mı? Karbon harici. Birçok inorganik
kimyacı geçiş metalleriyle ilgili çalışmalar yapar. İnorganik kimyanın konusu
temel olarak karbon ve onun dışındakilerdir. Sevdiğim alanlardan biri de bioinorganik kimyadır. Bioinorganik
kimyacılar biyolojik sistemlerdeki metallerle ilgilenirler. MIB(biyolojideki
metaller) deki insanlar, biyolojik hücreler için elektron avlamakla uğraşırlar.
Bu, MIB deki insanlar için kısmen doğrudur. Bugünkü konumuzun şerefine, kısaca
ICBIC dediğimiz, Uluslararası Bioinorganik Kimya
Kongresi toplantılarından bir tişört giydim. Bioinorganiğin
b’si B12 vitamininin sentezini temsil eder. Bu tişörtü giyen akıllı insanları tanırsınız.
B12 bioinorganik çevrede çok popüler bir vitamindir. Karbon,
karbon güzeldir, aminoasitler de proteinler gibi güzeldir. Bir metali alıp bir
proteine bağlarsanız, bu proteinin çok ilginç bir redoks kimyası olur. Burada, geçiş
metallerinin çoğunun bulunduğu, periyodik cetvelden bir bölüm var. Bu
metallerden bahsedeceğiz. Turuncu olanlar, biyolojik olarak çok önemli
metaller; gri olanlar, biyolojik sistemlerde prop, ilaç
ya da her ikisi olarak kullanılırlar. Dolayısıyla,
bir metali bir proteine bağladığınızda çok büyük iş yapabilirsiniz. Neler
yaparsınız? Azot molekülünü parçalayabilirsiniz. Azotun üçlü bağının kırılmasının
çok zor olduğunu öğrenmiştiniz. Ama proteinlerdeki metaller bunu yapabilirler.
Hidrojen yakıt hücrelerini duymuşsunuzdur, metalleri kullanan hidrojenaz enzimleri vardır. İçinde metal olan bir
proteinle çok önemli şeyler yapabilirsiniz. Radikal temelli kimya
yapabilirsiniz. Burada size bazı kavramları ve terminolojiyi tanıtmak
istiyorum. Bir metalimiz olacak ve bir yapıya bağlanacak. Geçiş metallerinin en
önemli özelliklerinden biri, küçük moleküller veya iyonlarla kompleks
oluşturmalarıdır. Küçük moleküller yerine proteinler de metallere bağlanabilir.
Bu şekilde de kompleks oluşturabilirler. Pozitif metal
iyonları, elektronları kendilerine çekerler; bu, genellikle diğer atom ya da
molekülden gelen bir elektron çiftidir. Böylece koordinasyon bileşikleri oluşur. Birçok kişi için bunu tekrar edeceğiz,
elektron verici atomları bulunduran türlere ligand
denir. Peki ligand nedir? Lewis asidi mi Lewis bazı mı? Ne
yapar? Son 10 sn. Çoğunluk elektron verdiklerini
düşünmüş. Soru güzel okunmuş, fakat burada bizim ligandımız
Lewis bazıdır. Yani, Lewis bazları elektron çifti verir. Bu ünitede bahsettiğimiz ligandlar hakkında birkaç örnek. Problem çözdükçe bunlar
daha tanıdık gelecek. Ligandlar genel olarak bir
elektron çifti verirler. Dolayısıyla, geçiş metalleri elektron alıcıdır yani Lewis asidi gibi davranırlar, eşleşmemiş elektron çiftini
kabul ederler. Kısaca, koordinasyon bileşiklerini; Lewis
asidi ve Lewis bazı katılma ürünü, yani elektron
alıcı atom ve elektron verici ligand ya da atom
olarak düşünebilirsiniz. Burada, bazı
geçiş metalleri örneklerini içeren, periyodik cevelin
d bloğunu görüyoruz. Sonuçta, elektron alıcı ve verici birer atomu yanyana getirirseniz koordinasyon bileşiği oluşturursunuz.
Yani koodinasyon bileşiği sadece, ligand
yani Lewis bazı yani elektron verici atomla çevrilmiş
metal ya da Lewis asididir. Burada bir koordinasyon
bileşiği örneği görüyoruz. Metalimiz kobalt ortada, ve
bir ligand serisiyle çevrilmiş. Bu ligandlar NH3ler. Burada kobalt bir Lewis asidi, yani elektron alıcı. Ve NH3 ler birer Lewis bazı, yani elektron
vericilerdir. Burada kobaltla paylaştıkları elektron çiftiyle birlikte
görülüyorlar. Böylece koordinasyon kompleksini
oluşturuyorlar. Şimdi birkaç tanımdan bahsedelim. Koordinasyon sayısı, CN,
metale bağlanan ligand sayısıdır, burada koordinasyon
sayısı 6, yani 6 ligand bağlanmış demektir. Genel
olarak bu sayı 2 den 12 ye kadar deiğişir, en sık 6
koordinasyonluya rastlanır. Burada bazı gösterimler var. Bu şekli gördüğünüzde
gösterimini yazabiliyor olmalısınız. Kobalt ve daha sonra parantez içinde NH3
ler yazılır, 6 NH3 grubu gösterilir. Hepsi
köşeli parantez içine alınır ve sağ üst köşeye toplam yük yazılır. Burada
toplam yük +3 tür; bu, koordinasyon kompleksinin
toplam yükü +3 tür anlamına gelir. Burada koordinasyon bileşiği pozitif yüklü
oldukları için Cl- iyonlarını
çeker. Yani, köşeli parantezin içindekiler metale koordine olmuştur,
dışındakiler karşıt iyonlardır. Bu gösterimden çıkarmanız gereken budur. Tekrar
geometriye geldik. Dediğim gibi bu derste öğrendiğiniz herşeyi
tekrar kullanacaksınız. Bu yüzden, 1. ve 2. Üniteden unuttuklarınız varsa,
tekrar etmek için çok güzel bir zaman. Peki, koordinasyon sayımız 6 ise,
koordinasyon bileşiğinin geometrisi ne olur? Son 10 sn. Evet, oktahedral geometri. Burada oktahedral
geometrinin bir örneği var. Diğerlerini de hızlıca geçelim. Notlarınıza bakarak
ya da bakmayarak cevapları sesli söyleyebilirsiniz. Sıradaki. Bu nedir? Üçgen-bipramit. Koordinasyon sayısı 5 ise bir seçeneğimiz daha
var? Kare piramit. Koordinasyon sayısı 4 ise, karşımıza en sık iki tür çıkar.
Birincisi nedir? Kare düzlem. İkincisi? Tetrahedral.
Koordinasyon sayısı 3 olursa geometri ne olur? Düzlem üçgen. Peki
2 olursa? Tek seçenek, doğrusal. Açıları da inceledik,
onlar da notlarınızda yok. Yükses sesle söyleyebilirsiniz.
Peki oktahedral sistemde açı
nedir? 900. Eğer geometri üçgen bipiramitse
iki tür açımız var. Peki Aksiyal konumda açı nedir? Ekvatoryal
konumda açı nedir? 900 ve 1200. Kare piramit sistem? Burada
açılar kaç derecedir? 900.
Kare düzlem? 900. tetrahedral?
Biraz daha coşkuyla söyleyelim. Muhteşem, 109.50 .Üçgen düzlem? 1200. Ve son
olarak doğrusal? 1800. Evet bu bilgileri bu ünitede tekrar
kullanacağız ve tabi ki finalde çıkacak. Lewis yapıları,
hibritleşme, VSEPR teorisi sürekli karşınıza çıkacak.
Peki. Koordinasyon bileşikleri hakkında konuşulduğu zaman çok duyacağanız başka bir terim de “şelat
etkisi” dir. Metale tek bir noktadan bağlanan ligandlara, monodentate(tek
dişli) ya da unidentate denir. Bu terim ,’dent’ yani dişten gelir, yani tek diş. Eğer ligand metale en az iki noktadan bağlanıyorsa bu bir şelatlaştırıcı liganddır. Bu
terim da yunancadan gelir, şelat
pençedir. Ligand metale en az iki noktadan
bağlanırken, metali üstten sardığı için ligand pençe
şeklini alır. Dolayısıyla oluşan bileşik bir şelattır.
Eğer ligand metale iki noktadan bağlanıyorsa ligand bir bidentatedir(iki
dişli). Geçiş metalleri konusunu görmemiş olsanız bile buna cevap
verebileceğinize bahse girerim. Tridentate ne
olabilir? 3 noktadan. Tetradentate? 4. Hexadentate? 6. Bazen finalde bu küçük şeyler bile soru
olabilir. Yanlış anlamayın, bu benim size hediyem. Ben anlatmadan önce bunları
biliyordunuz. Finalde, birkaç extra puan
alabileceğiniz şeyler. Peki, şelatlar en az 2
noktadan bağlanmışlardır ve metal şelatları çok
kararlıdır. Bu özellik entropi nedeniyledir. Tekrar entropiye, termodinamiğe geldik. Bir şelat,
metale bağlanır ve çok miktarda su açığa çıkar ve bu da şelatı
oldukça kararlı yapar. Birkaç şelat örneği vermek
istiyorum sonra tekrar şelat etkisinden bahsetmeye
devam edeceğiz.B12 vitaminini biliyorsunuz, bir tür şelatlaştırıcı
liganddır. Kobalt, B12 vitamininin ortasındadır ve etrafında bir
halka sistem vardır. Halka sistemde azotlar vardır bunlar verici ligandın
azotlarıdır. Bu halkalı sistem kobalta 4 noktadan bağlanmıştır. Dolayısıyla bu ligand bir tetradentate(4
dişli) dir. Vitamin B12 ye bağlanan 2 ligand daha vardır. 5’deoxiadenosin üst ligand,
dimetilbenzimidazol alt liganddır.
Bir bakalım. Şekli budur.
Başka bir modele bakalım. Bir halka sistemimiz var. Üst ve alt ligandlarımız var. Ortadaki halka sistemi bir tetradentate(4
dişli) liganddır. Bu kobaltlı sistemin geometrisi
nedir? Oktahedral. Üst ve alt ligandlar
sekizyüzlü geometriyi yaparlar. Bu, doğal olarak gerçekleşen bir şelatlaşmış bileşiğe örnektir. Aslında bu, bir vitamin için
karmaşık bir yapıdır,B12 bilinen en kompleks
vitaminlerden biridir. Tarihinden kısaca bahsetmek isterim. Bu yapı,
İngiltere’de bir kristalograf olan Dorothy Hodgkin tarafından
çözülmüştür. Hodgkin bu konuda 1940 ların sonlarında çalışmaya başlamıştır. Herkes ona bir
çılgın olduğunu, bu kadar büyük bir şeyin X- ışınları difraksiyon teknikleriyle
çözülemeyeceğini söyledi. Ama tabi ki insanlık bugün, ribozom gibi yapıları
çözüyor. Kristalografiyle çok aşama kaydettik. O, X-
ışını kristalografisinin güçlü bir teknik olduğunun
ilk gerçek inananıcılarından biriydi. Herkesin ne
dediğine aldırmadan çalıştı ve ve bu yapıyı
belirledi. Bu ve diğer çalışmalarından dolayı Nobel ödülü kazandı. Bu gerçekten
1950 lerin başı ve 1940 ların
sonu için çok büyük bir katkıydı. Ancak diğerleri
onun kadar başarılı değillerdi. Krisatalografi
zordur, herkese göre değildir. Öğrencilerinden bir tanesi onunla politik olarak
anlaşamadı ama hala arkadaştılar. O kariyerine devam ederken, Margaret Thatcher
krisalografiyi bıraktı. Bazılarına göre sizin için doğru
olanı bulamamışsınızdır. O da kendine başka bir iş buldu. Unutmayın, eğer bir
şeyde iyi değilseniz, iyi olduğunuz başka şey vardır.
Şelat için ikinci bir örnek
vermek istiyorum. Bu molekül EDTA olarak da bilinir. Bu ligandın bir metale
bağlanmak için 6 noktası vardır. 6 verici atomlu bir liganddır.
Bu verici atomların dördü oksijen ikisi de azottur. Dolayısıyla bu 6 noktanın
hepsi birden bir metal iyonuna bağlanabilir. Burada serbest EDTA görülüyor.
Burada da bir metale bağlanmış EDTA var, metal M olarak kısaltılmış. Peki bu metalin çevresindeki geometri nedir? Son 10 sn.
Bugün %90 ı bulabilecek miyiz? Belki günün sonunda. Evet,
oktahedral geometri.
Bu aynı zamanda bir hexadentate liganddır. Koordine olmuş oksijeni kırmızı renkte görüyoruz.
EDTA bir metale bağlandığı zaman çok kararlı bir metal kompleks
oluşturur. Bunun nedeni şelat etkisi ve entropidir. Metaller, eğer sulu çözeltideyse, genelde suyla
koordine olurlar. Eğer EDTA yı bir metale bağlarsanız
Bağlanmış olan 6 suyun altısı da serbest kalır. Dolayısıyla, çözeltide serbest
kalan 6 molekül var. Bu entropik olarak da tercih
edilir. Dolayısıyla bunun entropisi daha fazladır.
Kısaca, bir metal birçok noktadan bağlanırsa su açığa
çıkar, çünkü şelat etkisi entropiyle
ilgilidir. Ve çok kararlı olurlar. Bu kararlılık sayesinde EDTA’nın
çok önemli kullanımları vardır. Metali başka bir şeyden hızlı bir şekilde
ayırmak istediğiniz zaman? Metali sudan çekip saflaştırmak isteyebilirsiniz.
Acil servise koşturduğunuz zaman? Kurşun zehirlenmesi. Metali neden ayırmalıyım
diyebilirsiniz ama bazen bunu çok acil yapmanız gerekbilir.
Kurşun zehirlenmesine karşı Amerikadaki ve muhtemelen
dünyanın çoğu yerindeki acil servislerde EDTA bulunur. Kurşun zehirlenmesi için
en fazla risk taşıyanlar kimlerdir? Çocuklar. Kurşun zehirlenmesine ne neden
olur? Kurşun içeren boyalar. Büyük ihtimalle çoğunuz kampüste yaşıyorsunuz. Ama
kampüsün dışında nehrin diğer tarafında öğrenci evlerinde yaşıyor
olabilirsiniz, o evler eski ve yapımında kurşun içeren boyalar kullanılmış.
Bu, Boston
çevresinde büyük bir problem. Küçük çocuklar bazen yanlışlıkla bu boyaların
tamiratında kullanılan malzemeleri yiyebilirler, bunun tedavisi için evde EDTA
bulundurmalısınız. Bir şey daha, kimyayla uğraşmaya başladığınızda, gıda
paketlerindeki içerikleri okumak her zaman eğlenceli ya da korkutucu olur.
Yediğiniz bazı şeylerin üzerinde “tazelik için EDTA eklenmiştir” yazısını
görürsünüz. Bakteri ve mantarlar metale ihtiyaçları vardır. Metaller yaşam için
çok önemlidir. Biraz EDTA eklerseniz, bunların yiyeceğinizin üstünde
çoğalmasını engellemiş olursunuz.
“tazelik için eklenmiştir.” EDTA için diğer bir kullanım alanı, MIT
öğrencilerine çok tanıdık değil, banyo küvetlerini temizlemek. Küvetteki kirden
Ca2+ ayırmak isteyebilirsiniz. EDTA için güzel bir kullanım alanı.
1. sınıf kimyasının size çok para kazandırabileceğinden bahsetmek isterim. Robert
Black adında birinin hikayesini anlatmak istiyorum.
Bir gün Bayan Robert Black, ilk adını bilmiyorum, eşinden banyo küvetini
temizlemesini ister. Görünen o ki, daha önce eşinden böyle bir şey istememiş ve
o da banyo küvetini hiç temizlememiştir. Robert gider ve küvetteki kirleri
ovalamaya çalışır. Ama bu çok zordur ve Robert çok yılmıştır. Der ki “Bunu bir
daha asla yapmak istemiyorum.” Daha sonra bir ürün geliştirir. Daha önceki
banyo temizleyicilerini kullanmış ama biraz farklı bir reklam yapmıştır. “Her
duş aldığınızda bundan biraz sıkarsanız, asla kirleri ovalamak zorunda
kalmazsınız.” Her duştan sonra sıkılan biraz sprey bu sorunu ortadan
kaldırmıştır. Kullandığı tipik malzemeler, su
lekelerini çıkartmak için yüzey aktif madde, yağı temizlemek için alkol ve Ca2+
u temizlemek için şelatlaştırıcı olarak EDTA. Eşinin
“küveti temizleme sırası sende” demesiyle yıllık 70 milyon dolar kazanmaktalar.
Bu birçok yoldan çıkarabileceğiniz bir ders. Küveti
temizlemek herkesin, hayatının bir noktasında yapması gereken birşey. Ve 1. Sınıf kimyasında öğrendiğiniz basit bir şey doğru
uygulandığı takdirde size çok para kazandırabilir. Sizi cesaretlendirmek
istiyorum, size öğrettiğim herşeyi çok para kazanmak
için kullanabilirsiniz ve ben de bundan hissemi almak için oldukça istekliyim.
EDTA hakkında duymuş olabileceğiniz bir şey daha. EDTA
kullanımı hakkında bir film ya da televizyonda bir şey izlediniz mi? Blade filmini izleyen var mı? Çok kişi değil. Galiba vampir
filmleri ve televizyon akkında ayrıca bir ders
yapmamız gerekecek. Her neyse, Blade vampirlerle
savaşır. Özel bir silahı vardır. Bunun arkasındaki fikir, vampire EDTA eklediğinizde
anında toza dönüşür. Vampirler kan içer. Kanda ne vardır? Demir. Demir nasıl kompleksleşir? EDTA ile. Yani vampirin kanındaki demiri kompleksleştirirsek, anında toza dönüştürürler.
Aslında kimya ilerledikçe çok ilginç olur. EDTA için
benim bildiğim son kullanım alanı. Belki siz başka alanlarla da karşılaşırsınız.
Bazı koordinasyon bileşiklerinin geometrik izomerleri
vardır. Geometrik izomerlerin çok farklı özellikleri olabilir. Eğer biyokimyayla
ilgiliyseniz bu çok ilginizi çekecek çünkü bu biyolojik sistemlerde çok önemli
olabilir. Merkezinde Pt olan bir koordinasyon
bileşiğinden bahsetmek istiyorum. Bunun iki tane geometrik izomeri vardır. İki
tane NH3 iki tane de Cl- ligandı var. Bunu yapmak için
iki yol vardır. Birincisi amonyak ligandlarını farklı
taraflara koymak, ikincisi aynı tarafa koymak. Bu tarafta iki NH3 ligandımız var. Yani NH3 ligandları
aynı tarafta. Diğer tarafta da Cl- iyonları var. Ya da trans düzen
yapabiliriz, aynı ligandlar zıt tarfta
kalır. Gördüğünüz gibi aynı ya da zıt tarafta bırakarak iki şekilde
yapabiliriz. Cis ya da trans izomerler. Cis-Pt kansere karşı kullanılan bir ilaçtır. Trans-Pt in kanıtlanmış hiçbir işlevi yoktur. Yani bileşimleri
aynı fakat merkez metale bağlanmış atomların dizilimi farklı. Bileşimleri
aynıyken bu farklılığı oluşturan nedir? Neden biri kansere karşı ilaç olarak
kullanılırken diğerinin hiçbir işlevi yok? Bu farklılık, vücutta farklı
etkileşime girmelerinden kaynaklanır. Kariyerlerinin çoğunu cis-platinleri
çalışmaya adamış insanlardan birisi de kimya bölümümüzden Prof.Steve
Leapard(?) O, X- ışınları ile onların yapılarını
belirledi. Burada DNA’ ya bağlanan bir cis-Pt var. Cis-Pt DNA ya Cl- iyonlarının olduğu taraftan bağlanır. Bunun
için Cl- iyonları aynı tarafta olmak zorundalar. Aksi takdirde ilaç işlevi
görmez. Cis-pt DNA ya tutunduğu zaman kanser
hücrelerini öldürür. Yani Cl- iyonları aynı tarafta olmak zorundadır
böylece DNA ya tutunabilir; zıt taraflarda olursa DNA ile etkileşemez ve bir
fonksiyonu olmaz. Kısaca, aynı bileşime fakat farklı düzenlemeye sahip olan
geometrik izomerlerin özellikleri çok farklıdır.
Optik izomer ya da enantiomer
dediğimiz maddeler, birbirlerinin aynadaki görüntüsü olan izomerlerdir, ama
bunlar üst üste çakışmazlar. Böyle moleküllere şiral
molekül denir. Bu, organik kimya
aldığınızda çok duyacağınız bir terim. Burada ayna görüntüleri görülüyor. Ayna düzlemi iki molekülün arasında. Bu moleküller aynada
aynı görünebilir fakat üst üste çakışmazlar. Yani aslında farklı moleküllerdir.
Ve şiral ortamlarda farklı özellikleri vardır.
Şiral ortam ne demektir? Örneğin insan vücudu bir şiral ortamdır. Enantiomerlerden
birisi istenen özellikleri gösterirken diğeri göstermeyebilir.
Biraz da koordinasyon bileşiklerinde d- elektron
hesaplaması yapalım. Koordinasyon bileşikleri hakkında bahsetmemiz gereken son
konu bu. Metalin değerlik elektron sayısından bahsetmeliyiz. Değerlik eletron sayısı, periyodik cetveldeki grup numarasından
yükseltgenme basamağının çıkarılmasıyla bulunur. Eğer hala yükseltgenme
basamağının bulunmasını bilmiyorsanız, 3. Sınav ve bu ünite için
öğrenmelisiniz. Şimdi birkaç örnek yapalım, periyodik cetveli de görelim. İlk
sayfadaki ve bugünkü dersin başındaki koordinasyon bileşiğine bakalım.6 NH3
ligandlı, kobaltlı ve
toplam yükü +3 olan koordinasyon bileşiği. Burada kobaltın yükseltgenme
basamağını bulmalıyız. Bu özel grup için toplam yük sıfırdır.3 tane H+
ve bir tane N-3 ve toplam yük sıfırdır. 6 tane sıfır ve kobalt için
kalan yük+3 tür. Toplam yük de +3 e eşit olur. Kobaltın grup numarası 9 dur. Yani
kobaltın değerlik elektron sayısı 9-3=6 olur. Yani bu d6 sistemidir.
Başka örneklere bakalım. Dört tane CO ligandı olan nikele bakalım. Nikel bu
durumda ne olur? Sıfır dediniz. Doğru. Ni sıfırdır. Toplam
yük sıfırdır. Dolayısıyla yükseltgenme basamağı sıfırdır. Nikelin grup numarası
nedir? 10. Bu durumda nikelin değerlik elektron sayısı 10-0=10 dur, bu d10
sistemidir. Bir soru daha yazıyorum ve bunu da clicker
sorusu olarak cevaplayacaksınız. Co, 2 NH3,
3 Cl-, toplam yük -1. Son 10 sn. Zamanımız bitmek üzere. Evet, doğru.
Co ‘ın yükü +2. Sıfır,
sıfır, -3, toplam yük -1. +2 durumdayız. 9-2=7 Bu bir d7 sistemidir.