Transkripti indirmek için - PDF22 Tamam, hadi başlayalım, altın yüzeyine çarpan ışığın enerjisi 8.0 eV dur. Altının eşik enerjisi
5.1 ev ise, kopan é ların kinetic enerjisi ne olur? tıklatıcı sorusu için ilave
10 saniye daha. 37 ne yaptığınıza bakalım, %86 çok iyi
41 biraz önceki tıklatıcı sorusu, ışığın parcaçık özelliği ve photoelektric
etki ile ilgiliydi. bu gün photoelectric etki ile ilgili birkaç noktaya
değindikten sonra bu konuyu bitireceğiz. Sonra bir demo yapmaya çalışacağız,
böylece bu tür hesaplamaları yapabileceğimize kendimizi inandırmış olacağız,
sonra da bir test yapacağız.
103 ışığın parçacık gibi davrandığına dair diğer bir örnek olarak fotonun
momentumu hakkında konuşacağız. Sonra madde dalgasına oradan da Schrödinger eşitliğine
geçeceğiz, Schrödinger dalga eşitliği maddenin dalga özelliğini dikkate alarak parçacıkların
davranışlarını tanımlar. Fotoelektrik etkiye geri dönelim, evet ? 131 Dersnotunuz
yoksa tabiki vereceğiz. Asistanlardan biri bu dersnotlarını olmayanlara
dağıtabilir mi? Sınıfa girme ve çıkma sanatını henüz iyileştiremedik. Dersnotuna
ihtiyacınız varsa elinizi kaldırın, verelim.
147 OK, fotoelektrik etkiyi frekans yönünden konuştuk mesela, eşik
frekansı metal yüzeyinden elektron koparmak için gereken ışığın minimum
frekansıydı. Einstein bunu bize enerji cinsinden ifade edebileceğimiz de
göstermiştir. Ayrıca frekans ve enerji arasındaki ilişkiyi tarif etmiştir.
Bunlar birbiriyle orantılıdır, enerjiyi bilmek istersek frekans ile Planck
sabitini çarparız.
218 şimdi bunu farklı bir terim üzerinden anlatabiliriz, mesela, Ei,
gelen ışığın enerjisi cinsinden veya iş fonksiyonu cinsinde konuşabiliriz. iş
fonksiyonu eşik enerjisini ifade etmenin başka bir yoludur, bir e- koparmak
için gereken minimum enerjidir, Çoğunuz buradaki ilişkiyi anlamıştır, buradaki
çok kısaltılmış hali… (ayrıntılı hali ders notlarında var). tıklatıcı sorusunda
gördüğünüz buydu - mesela, kopan e- ların kinetik enerjisi, gelen ışığın
enerjisi ile e- koparmak için gereken enerji arasındaki farkdır.
300 bu sınıfta enerji üzerinde epeyce konuşacağız, burada tartışacağımız
enerjideki farklarını daha iyi görebilmek için enerji diyagramları çizmek her
zaman faydalıdır. photoelectric etki ile
ilgili olarak bildiğimiz en önemli husus şudur: gelen fotonun enerjisi metalin
iş foksiyonuna eşit veya daha büyük olmalıdır. 323 bu diyagramda, y ekseni enerji
artışını gösterir, alt tarafta gördüğünüz düz çizgi bağlı elektronların
enerjisini gösterir, daha düşük enerjilidir ve daha kararlıdır.
336 burada noktalı çizgiler ile serbest elektronları göstermektedir, enerjisi
daha yüksektir ve daha az kararldır. düşük enerjili halden yüksek enerjili hale
geçmek istersek sisteme belli bir miktarda enerji vermemiz gerekir. Bu enerji,
burada iş fonksiyonu olarak tanımlanmıştır. iş fonksiyonu, serbest elektronların
enerjisi ile metale bağlı elektronların enerjisi arasındaki farktır.
358 anlayacağımız en temel şey şudur. Ilk durumda, burada şunu görüyoruz,
gelen enerji iş fonksiyonundan daha büyüktür, bu durumda, elektronların kopması
gerekir. bu oldukça mantıklıdır, şurada gördüğümüz küçük enerji farkı
elektronların kinetic enerjisine gidecektir, bu kinetik enerjiyi ayrıca grafiğe
alabiliriz.
425 ikinci durumda, gördüğümüz şey (veya olan şey) şudur: gelen enerji,
iş fonksiyonundan daha küçüktür, burada
iş enerjisini yarısı kadar olduğu görülüyor. bu durumda elektronu
koparacak enerji mevcut değildir, bu nedenle e- kopmaz. Bu çok açıktır. Size
sorduğum soru buradaki 3. Durum ile ilgiliydi. 3.
Durumda, sadece tek foton için konuşmuyoruz, üç foton için konuşuyoruz, bunları
metal yüzeyine aynı zamanda gönderiyoruz, her birinin enerjisi aynıdır ve iş
fonksiyonunun yarısına eşittir. burada gayrı resmi bir durum var. Burada kim
bir elektronun kopacağını düşündü?
513 iki kişi, OK, peki kim bu durumda yeterli enerjiye sahip
olmadığımızı düşündü? OK, büyük çoğunluk, her ikiside mantıklı gibi görünüyor, her
zaman olmaz ama bu defa çoğunluk doğru düşündü, bu durumda elektron kopmaz. Bunun
nedeni fotoelektrik olayın en önemli noktalarından biridir.
538 burada e- lar bir tanecik gibi davranıyor, bunların enerjilerini
birbirine ilave edemezsiniz, her bir tanecik bireysel olarak metal tarafından
soğurulur ve elektronu uyarır. 550 teknik olarak, çevredeki aynı enerjiye sahip
diğer taneciklerin enerjisini toplayamazsınız, dalga gibi olsaydı bunları
toplayabilirdiniz, ama tanecik için aynı şeyi yapamazsınız, onların hepsi
birbirinden bağımsızdır. İster 3 fotonunuz ister 3 milyon fotonunuz olsun,
metale yolladığınızda, minimum frekansta değilse veya minimum enerjide değilse,
yapacağınız hiç bir şey yoktur
614 bir metal üzerine gönderilen foton sayısının önemini sorgulayabilirsiniz,
mesela, metal yüzeyine çarpan veya metal tarafından absorblanan foton sayısının
hiç bir önemi var mı? burada bir ilişki vardır ve metal tarafından soğurulan
fotonların sayısı metalden kopan electron sayısı ile orantılıdır. buradaki
şekilde göstermek istediğim şey budur, bu küçük bir güneş ışığı, diğer bir
değişle her biri bireysel bir foton. 6 foton
giriyor ve bu nedenle çıkan maksimum elektron sayısı 6 olacaktır çünkü, gelen her fotonun metal yüzeyinden en fazla bir
elektron uyaracağı ve metal yüzeyinden en fazla bir é koparacağı farz ediliyor.
706 burada bilmemiz gereken şey şudur: önemli olan her bir bireysel
fotonun enerjisidir, sayısının pek bir önemi yoktur, şüphesiz her bir fotonun
enerjisi metalin iş fonksiyonundan büyük olmalıdır. Burada konuştuğumuz foton sayısı, ışık şiddetine karşılık gelmektedir. ışık
şiddeti electron sayısı ile orantılıdır, çünkü ışık şiddetini konuşuyorsak, aynı
zamanda enerji miktarını da konuşuyoruz demektir, yani parçacık akımını, bir
saniyedeki foton sayısını konuşuyoruz demektir. yüksek bir şiddet varsa, aynı
zamanda bir saniyede daha çok foton var demektir, ayrıca bunun ne anlama geldiğini
bilmek de önemlidir. Bu foton başına daha fazla enerjiye sahip olduğumuz
anlamına gelmez. Bu gerçekten önemli bir farktır. Eğer şiddeti arttırırsak her
bir fotonun enerjisini arttırmış olmayız,
foton sayısını arttırmış oluruz , hangi ışık kaynağı olursa olsun, ister lazer
ister diğerleri.
805 şiddet terimlerini konuşacak olursak, genellikle watt birimini
kullanırız. Eğer ampülünüzü değiştirirseniz üzerindeki ışık şiddetinin watt cinsinden yazıldığını görürsünüz. Bir
problemde ışık şiddetini kullanmanız gerekiyorsa SI birimini kullanmak daha
faydalıdır. Işık şiddetinin değeri saniye başına joule dur, yani J/s dir.
825 bu noktada, photoelectric olay la ilgili her tür problemi çözmeniz
için gereken temel bilgilerin hepsini öğrenmiş oldunuz. Gördüğünüz gibi verdiğimiz
problem setlerinde 3 tanesi bu konu ile ilgili, belki 1 tane daha verebiliriz.
Bu konu ilgili bu kadar çok problem vermemizin nedeni, iyonlaşma enerjisine çok
benzemesidir, iyonlaşma enerjisini ve photoelectrons spectroscopy ile ilgili
problemleri daha sonra göreceğiz. Bu sınıfın tamamının bildiğinden emin olmak
istiyorum. Bazen bir soru oldukça farklı
bir şekilde kaleme alınmış olabilir, şimdi bu farklı iyolları burada özetlemek istiyorum.
905 mesela, foton dediğimizde süphesiz, aynı zamanda ışık demiş oluruz, bazen
electromagnetic ışıma anlamında kullanılır. bunlar sizlere problemlerde çeşitli
şekillerde sorulabilir ve cevap vermeniz istenebilir. Bazen doğrudan fotonun
enerjisini sorarız- bu en kolay senaryodur,çünkü iş fonksiyonu enerji cinsinden
verilir. Bu en kolay senaryo olduğu için bunun çok sık sorulmayacağından emin
olabilirsiniz, enerjinin doğrudan verildiği problemler çok kolay olur. Veriler
genellikle dalgaboyu veya frekans cinsinden verilir, buradan enerjiyi
hesaplamanız gerekir.
948 elektron ile ilgili konuştuğumuzda, bu kitapta veya diğer kaynaklarda
fotoelekton ifadesini görebilirsiniz, bazen bu iki ifade karıştırılır, çünkü
hem fotona hem de elektrona benzemektedir. Buna bir açıklık getirmek istiyorum,
bahsedilen elektrondur çünkü bir fotonun enerjisi soğurulduğunda bir elektron açığa
çıkar bu nedenle fotoelekton denilmektedir.
1012 elektonları veya fotoelektronları konuştuğumuzda, bunları enerji
cinsinden ifade ederiz, bazen de hızlarını konuşuruz, bu durumda 1/2mv2 formülünü
kullanarak enerjisini bulabiliriz. elektronu
dalgaboyu cinsinden de ifade edebiliriz, bunu
henüz bilmiyorsunuz, bu ders sonunda öğreneceksiniz, gerçekten elektronlar aynı
zamanda dalga özelliğine de sahiptir.Bu konuyu anlattıktan sonra, Elektronun
dalgaboyunu kullanarak fotoelekton spektroskopisi veya fotoelektrik olay ile
ilgili soru sormak bir oyun gibidir. Bir şeye daha işaret etmek istiyorum. çoğu
zaman joules yerine eV ifadesini göreceksiniz, çevirme faktörünü kullanarak
bunları birbirine dönüştürebilirsiniz, bu faktör notlarınızda var.
1056 şimdi teste geçelim, photoelectric etkiyi biliyorsunuz, deneye
geçmeden önce hesaplama yaparak bir öngörü oluşturalım. demo yaptığımızda bu
daha anlamlı olacaktır, böylece başarılı olup olmadığımızı söyleyebiliriz. ümit
ederim başarırız, yapacağımız şey bir tür photoelectric etki problemi, Pazartesi
notlarına geri dönebilirsiniz, buradaki bütün boşlukları dolduracağız. 1125 Çeşitli
biliminsanları photoelectric etki ile ilgili deney yaparken, farklı metaller
üzerine yolladıkları ışığın ya frekansını yada şiddetini ölçmüş, ayrıca kopan
elektronların sayısını ve kinetik enerjisini gözlemlemiştir. 1141 web
sitesinden dersnotlarının fotokopisini alabilirsiniz ve buradaki bütün
grafikleri doldurun. Bunu sadece hatırlamak için değil, ayrıca photoelectric olayı
anlamak için yapın.
1151 sınıfta Zn ile ilgili bir problem çözelim, Buradaki deneyde çinko
plaka kullanılacak, 1 dakika, bu elektronların nasıl fırlayacağını anlatacağım.
Buradaki plakaya 2 farklı ışık kaynağı ile ışık yollayacağız,bunlardan biri 254 nanometrede ışıma yapan bir UV lambası, diğeri benim kırmızı pointerim,
700 nanometre dalgaboyunda ışıma yapıyor.
1222 önce cevaplamamız gereken bir kaç soruy var. Bu metal yüzeyinden
elektronların kopmasını bekliyor muyuz? Bunun için yeterli enerjiye sahip
miyiz? Bunun için UV ışığından gelen fotonların enerjisini hesaplamamız
gerekir. 1239 ayrıca kırmızı laser pointerden gelen fotonların enerjisi nedir?
Ayrıca bu ışıkların şiddetlerini hesaplamamız iyi olur. Şimdi kırmızı laser pointer den çıkan foton
sayısını hesaplayalım. mesala süre 60 saniye olsun. Lambanın şiddeti 1 miliwatt
dır.
1253 önce her bir fotonun enerjisini hesaplayalım, UV lambasından
başlayalım. 1310 şunu biliyoruz, enerji = Planck sabiti X nü dür. Fakat bize dalgaboyu
verilmiş. O halde nü eşittir c /
dalgaboyu
1325 UV lambasından gönderilen her bir
fotonun enerjisini bulabiliriz, enerji eşittir hxc/damda, 1340 bu sayıları eşitlikte yerine koyalım,yani
(6.626x10-34 J.s)(2.998x10-8 m/s)
254x10-9 m
1419 inşallah birinin hesap makinesi vardır ve sonucu doğrular, 1415
enerji eşittir 7.82x10-19 Joule, 1431 hatırlatırım, buradaki foton
başına düşen enerjidir. 1437 çinkonun iş fonksiyonu 6.9 x 10-19 J dür. 1446 çinko üzerine UV ışığı
gönderdiğimizde electron kopacaktır.
1452 ne düşünüyorsunuz? 1454 yes .. hıhııh good ok ..
1458 aksini düşünen var mı ıhı no
okey bu doğru çünkü UV lambasının her bir fotonu bir electron koparmak için
gereken enerjiden daha fazlasına sahiptir.
1518 şimdi şunu düşünelimi tepeşir
nerde ?? 1525 kırmızı laser pointer de fotonun enerji miktarı 1529 yine, energy
eşittir E = hc/lamda, 1532
enerji eşittir hc/700x10-9 m, 1547 enerji eşittir 2.84 x10-19
Joule.
1559 metal yüzeyinden elektron koparmak
için gerek enerjiye sahip olduğumuzu düşünen el kaldırsın. 1608 sahip olmadığını düşünen el kaldırsın . 1611 okey
el kaldırma tekniği çok iyi.
1614 gerçekten de tek foton çinko
yüzeyinden electron koparmak için yeterli enerjiye sahip değil. 1623 son soru,
verilen şiddette 60 saniyede gönderilen toplam foton sayısı nedir
1636 şunu unutmayalın 1 mili W (1
mW) , 1x10-3 J/s ile aynıdır .
1645 yani 1.00x10-3 J / s ve bu birimleri götürecek şekilde çarpmalıyız,
öncelikle fotonun enerjisi nedir? 1659 laser de foton başına düşen enerji nedir?
1708 bu değer her foton için 2.84 x10-19 Joule dür. 1719 sonra
60 saniye ile çarparız. 1724 sona geldik, laser ışınındaki foton sayısı 2.1x1017 foton. 1735 laser ışığında
kaç tane foton olduğu hususunda size biraz fikir verir. 1741 bu sayı oldukça
büyüktür. 1744 elektronların koparılması ile ilgili olarak bu sayıda fotonu
göndermek sizce bir fark yaratır mı? 1753 hayır, bu kadar büyük sayı hiç bir
fark yaratmaz
1759 böylece laser ışığının elektron koparamayacağını gördük, 6 saniye
gibi sürede ve bu kadar yüksek şiddete sahip olsak bile…Işığın şiddeti
fotonların enerjisi ile ilgili değildir. 1811 hiç bir etki yaratmaz. 1814 umarım bu
öngörüyü burada deney yaparak doğrularız. Prof.Drennan bu aletin elektronla
doldurulmasında bana yardım edecek. Şimdi buradaki cihazı ve onun ne yaptığını
anlatayım.
1832 Basit olarak, burada bir çinko plaka var, amacımız onu elektron ile
doldurmak, sonra bu elektronlardan bazılarını uzaklaştırıp uzaklaştıramadığımız
görmek. 1840 fakat bu biraz zor, elektronları gözümüzle göremeyiz. 1845 bunu
yapmanın bir yolunu düşünmeliyiz. 1847 Bunun için Drennan cihazı elektron ile
doldurmaya çalışıyor, gördüğünüz gibi bu çok yavaş ilerliyor. Bu biraz zaman
alacak. 1856 başlangıçta bu çubuklar düşey olarak durmaktadır. çünkü alete bu
şekilde bağlanmışlardır. e- sistemde heryere hareket eder. B nedenle 2 çubuk bu
şekilde durur. sistem e- ile yüklenince
eksi yükler birbirini iter. e- lar
birbirinden mümkün olduğu kadar uzaklaşmak isterler, burada oldukça yavaş
yükleniyorlar. 1922 bunu yükledikten sonra , e-ları koparmak için levha üzerine
ışık yollanacak, çubuklar ilk durumlarına geri dönecekler. 1934 bazen bunu
metale dokundurmamak daha kolay olabilir. 1941 Anlıyorum . Hareket edip
etmediğini görmek zor. 1946 bizim teknolojimiz, . kağıt için bir asistan. 1949 Darcy
sarı bir kağıt tutacak. Sanırım biraz
ilerleme var. Daha önce biraz ilerlemişti, ama göremediniz. 2000 Buradaki cihaz
ile ilgili sorusu olan var mı? çubukların tekrar geri dönmesinin sizin için
mantıklı bir açıklaması var mı?
2008 bu demo Boston da kış aylarında çok iyi çalışmıştı. O zaman çevrede
çok fazla statik elektrik vardı. 2015 şimdi yaz bitmek üzere, hava static elekrik
ile dolu değil, bu nedenle cihazı şimdi doldurmak daha zor. denemeye devam
edeceğiz. 2025 Belki bir kez daha .
metale dokundurmamak daha iyi olabilir. 2109 Bu sınıftaki ışıklandırmalar yeni
yapıldı. bu lambalardan UV ışığı gelip gelmediğini merak ediyorum.2120 biraz
hileli olurdu. 2133 Sanırım, bu
yeterli, görebileceğiz. 2147 hadi deneyelim
2150 önce kırmızı lazer pointeri deneyeceğiz, çünkü hiç bir etki
yapmamasını bekliyoruz. 2200 Darcy tedbir olsun diye bu esnada aşağı bak,
sisteme lazer yollayacağız, bir şey olmadığını göreceğiz. 2208 ok iyi, bu beklediğimiz gibi oldu. 2212 şimdi
tekrar UV ışığı göndereceğim, Darcy gözlerini ve cildini koru. 2241 ok UV ışığı yolluyoruz, hadi bakalım, ne
olduğunu görebiliriz, bu cihaz çok iyi çalışmadı,
bunu tekrar yükleyelim. 2256 hareketi gördünüz mü veya bundan bir sonuç
çıkardınız mı?
2309 bu iyi bir örnek olabilir, laboratuvarda
araştırma yaparken her şeyin çok iyi
gitmediğini görebilirsiniz, fmesela 20 dakika önce bu cihazı ofiste kontrol
etmiştik. 2319 aslında buradaki prblemin ne olduğunu çözmek gerek. Sanırım
odadaki ilave ışıklandırmalardan kaynaklanıyor. Gelecek sefer, sınıfa getirmeden
önce onu şarj edeceğiz. 2341 Ok burada
ne olduğunu biraz gördük, çok az hareket etti. 2345 denemeye devam edeceğiz ama
belki de, yaşantımıza devam etmeliyiz, olan bu..2353 deneyi durduruyorum. Cihazı
yeniden control edelim. Bu deneyi tekrarlayacağız.
2407 notlarımıza geri dönelim. 2417
ne yaptığımıza bir bakalım, UV lambası ile denedik, belirgin bir kayma gözlenemedi,
çünkü yüksek bir noktadan başlayamamıştık. 2426 fakat kırmızılazer pointer
denedik ve hareket etmediğini gördük. öngörümüzün doğru olduğunu anladık ve photoelectric
etkiye baktığımızda artık ne olduğunu
tahmin edebiliyoruz
2444 Fotoelektrik olay, sadece ışığın parçacık özelliğine sahip olduğunu
kanıtlamadı, Einstein ayrıca ışığın aslında bir parçacık akımı olduğunu
ileri sürdü, yani bu taneciklerden veya fotonlardan her biri momentuma sahip
olmalıydı. 2505 şöyle düşünebiliriz, fotonlar şüphesiz kütlesiz taneciklerdir,
kütleleri yoktur. kütleye sahip değiller ama momentumları var. Böyle düşünmek
biraz garip gelebilir. Einstein ileri sürdüğü ilişki şuydu, momentum = Planck
sabiti X nü / ışık hızı). 2523 dalgaboyuna göre düşünmek bizim için daha yararlı
olabilir, ışık hızı , eşittir lambda X nü , o halde momentum eşittir h
bölü lambda
2534 bunu destekleyen bir deney vardı, bu Compton Saçılma Deneyi dir ve Arthur
Compton tarafından yapılmıştır. 2542 kısaca, frekansı bilinen bir x-ışın aldı, bu
ışığın frekansı oldukça yüksektir, bu ışığı durgun bir e- üzerine gönderdi, e- nun
saçıldığını gördü, buna göre electronun bir momentumu olmalıydı, aynı zamanda frekansı
da olmalıydı, bu nedenle, é na çarpan ışınlar saçılıyor ve dalga
boyları azalıyordu.
2609 burada, ilk defa, ışığın momentuma sahip olduğu görüldü, ve ışık bir
elektrona çarptığında momentumunun bir kısmını e- na transfer ediyordu. Bu
deneyde, fotondan e- na momentum transfer edildiği gözlendi. bu photoelectric etkiden tamamen farklı bir deney
ve yeni bir kanıttı, evet gerçekten ışık parçacık gibi davranıyordu.
2637 şimdi ışık bazen tanecik gibi davranıyordu, halbuki şimdiye kadar, maddenin
ve ışığın ne olduğu hususunda kesin bir ayırım vardı. Işık hakkında konuşursak
ışık bir dalgadır, madde hakkında konuşursak madde bir parçacıktır. 2656 bunlar birbirinden kesin olarak
ayrılıyordu, bunların davranışları hiç bir zaman örtüşemezdi. Fakat
photoelectric etki ve Compton saçılmasından şunu gördük, gerçekten foton bazen
tanecikmiş gibi davranır…bu ilişki biraz karmaşıklaşmaya başlamıştı, madde ve
ışık arasındaki fark nedir? ışık ve maddeye nasıl yaklaşacaktık.
2719
Louis de Broglie, bir adım daha ileri gitti. Doktora tezinde yeni bir
fikir ileri sürdü, Einstein’ın söyledikleri konusunda herkes hemfikirdi, ışık
belirli zamanlarda tanecik gibi davranır, ışık şüphesiz dalgaboyuna da
sahiptir, dalgaboyu varsa momentum da olacaktır.Broglie nin söylediği şuydu; bu
doğru ise yani ışık hem dalgaboyu hem de momentuma sahipse, aynı şey madde
içinde doğru olabilir. Madde de hem dalgaboyuna hem de momentuma sahip olabilir.
2800 Buna iki farklı
şekilde bakabiliriz, ilk görüşe göre Dr. Tezinde yaptığı sadece eşitlikleri
yeniden düzenlemekti ve Nobel ödülü aldı. 2808 ikinci görüşe göre ileri sürdüğü
bu fikir, bilimde bir devrim oluşturmuştu, çünkü maddenin aynı zamanda dalga gibi davranabileceğini
ileri sürmüştü.
2821 Kullandığımız
eşitliğe göre, bunları bir araya getirmek daha kolaydır. Çünkü 2823
Momentum eşittir kütle X hız, 2826 Buna göre herhangi bir maddenin dalgaboyunu
bulabiliriz, bunda bir sınır yoktur, mesela elektron.
2832 Broglie nin
söylediği şey şuydu. Herhangi bir
maddenin kütlesini ve hızını biliyorsak onun dalgaboyunu da bilebiliriz. 2838
Einstein Broglie yi destekledi ve bunu “büyük bir peçenin köşesini kaldırdı” şeklinde
ifade etti, çünkü gerçekten madde ve
ışık arasındaki farkın ne olduğukonusunda temel bir anlaşmazlık vardı. 2850 Gerçekte
her ikisi de tanecik gibiydi, ve her ikisi de dalga özelliği gösteriyordu. Daha once söylediğim gibi Broglie in çalışması
kesinlikle Nobel ödülü değerinde idi, fakat aynı zamanda onun doktora teziydi.
2906
Onun tez savunmasında neler olduğunu
düşünebiliriz, Broglie ye teorisi hakkında sert ve
saçma sorular sorulmuştu- bir tez savunurken bunlar olur. Nobel Ödülü
değerindeki bir fikride boşluklar bulmak
zordur, ve soru da sormak gerekir. Ona sorulmuş olabilecek basit bir soru
bulmaya çalışalım. Şöyle demiş olabilirler. Bütün maddelerin dalga özelliğine
sahip olduğunu söylüyorsun ama bunları niçin gözleyemiyoruz? Mesela, bir
kapıdan geçirilen masa niçin kırınıma uğramıyor? Çevremizdeki maddelerde dalga
özelliğinin etkisini niçin göremiyoruz? 2947
bunu açıklamak için herhangi bir şey seçmiş olabilir ve bir hesaplama yapmış
olabilir. Bunun bir benzerini şimdi yapacağız. Burada seçeceğimiz örnek bir
Matsuzaka atışı. Pek çoğunuz Boston’da
yeni olabilirsiniz ve bilmenizi isterim ki M.I.T’de olmak için bir Red Socks
hayranı olmanız şart değil. Ama biz genel olarak teşvik ediyoruz. aslında eski
takımınızı bırakmanıza gerek yok. Adını bilmediğim eski takımınızı bir kenara
koyup Red Socks kulübüne katılabilirsiniz. Red Sox takımı fanı olmak için aynı zamanda
takımınızın istatistiklerini bilmelisiniz. Örneğin Matsuzaka gibi bir atıcıdan
söz ediyorsak onun ortalama atış hızını bilmeniz
istenebilir. eğer iyi bir hayransanız ayrıca
M.I.T. de okuyorsanız bu atışların dalga boyunu bilmek isteyebilirsiniz.
Matsuzaka topunun dalga boyunu hesaplamak istiyorsak, once hızını
bilmemiz gerekir, saatte 42 mil. Ama kimyada
genellikle deneyler mille yapılmadığı için bunu saniyede 42 metreye çevirelim.
Pardon bu arada o saatte 94 mildi.
3109 Bunun için Broglie eşitliğini kullanabiliriz,
dalgaboyu eşittir h/mv ve Planck sabitini burada yerine koyabiliriz. Burada J/s
yazmak yerine joule un karşılığı olan kgm2s-2 yazmak daha
iyidir, böylece birimler sadeleşebilir, bir problem çözerken her zaman birim
analizi yapın. 3135 bazen joule u kgm2s-2 ye çevirmeniz
gerekebilir. 3142 bunu kütleye böleriz kütle 0.142 kg dır, bu ligdeki topun
kütlesidir ve topun hızı saniyede 42
metre idi
54 birim analizi yapalın ve birimleri sadeleştirelim, kg lar ve
saniyeler birbirini götürür, üstteki metrelerden biri gider sadece tek metre
kalır. 3204 bu iyi, bizde dalgaboyu arıyorduk, cevabımız uzunluk birimi
cinsinden , bu iyiye işaret. Matsuzaka topunun dalgaboyunu 1.1x10-32
m olarak bulduk. Bu gerçekten çok küçük, ölçülemeyecek kadar küçük bir
değerdir. Eğer düşünecek olursak, önemli
olan, çevresi ile ilişkili olan dalgaboyu büyüklüğüdür. Topun büyüklüğü, beyzbol sahasının büyüklüğü ile mukayese
edilirse 1.1x10-32 m anlamlı bir sayı değildir. Çevremizdeki maddelerde dalgaboyu davranışını
gözleyememizin nedeni nedir sorusuna Broglie nin vereceği cevap belkide buydu.
54 Burada sadece Matsuzaka nın hesabını yaptık. Bütün atıcıların
dalgaboylarını hatırlamak zorunda değilsiniz. Ama
şunu beklerim. Ister Red Sox hayranı olun ister olmayın, burada farklı atıcıların
listesine ve onların onların ortalama hızlarına bakabilirsiniz, Bunlardan
hangisinin dalga boyunun en büyük veya en küçük olduğunu söyleyebilmelisiniz. Bunun
için aralarındaki ilişkiyi biliyor olmanız gerekir.
3317 niçin tıklatıcı sorusuna geçmiyoruz. 3323 Burada dört farklı atıcı
var, resimlerini görmektesiniz, hepsinin gücü ayrı. Bazen farkı stiller veya
farklı tarzlar nedeniyle herzaman aynı hızda atamazsınız, ilk gördüğünüz Matsuzaka
saatte 94mil. 3341 onun en uzun dalgaboyuna sahip olduğunu düşünüyorsanız
tıklatın. DL den Tim Wakefield, biraz daha yavaş fırlatmış, çünkü hileli atış
yapar, onun için çok fızlı fırlatmasına gerek yok. Sonraki, Beckett eskiden
saatte 96 mil fırlatırdı. Ve Timlin saatte 91 mil hızla fırlatıyor.
3404 yapmanız için 10 saniye süre daha veriyorum. Tim Lynn (LAYN) benim herzaman favorimdir,
dalgaboyu ile hız arasındaki ilişkiyi unuttuysanız bakabilirsiniz, aslında bu
ilişkiyi unutmamış gönünüyorsunuz. beni
% 1 iniz şaşırttı. Doğru cevaba bakalım, doğru cevap 2 numara wakefield idi. Çünkü taneciğin
dalgaboyu ile hızı arasında ters ilişki var.
3442 dalgaboyuna göre, en uzun dalgaboyu wakefield e aittir. ama hala
ölçülemeyecek kadar küçüktür. EVET
ÖĞRENCİ: Dururken dalgaboyu niçin sonsuza girmiyor?
3505 Dururken. Biraz düşüneyim. Üzerinde biraz daha düşünmem gerekir. Aslında
böyle bir şey olmaz, sonsuz dalgaboyu olmaz. Eminim
burada bir üst sınır var, ışığın farklı dalgaboylarını düşünecek olursak,
dalgaboyu ne kadar büyük olursa olsun bir üst sınıra ulaşılır. Ders notlarına
dönelim. Yapacak mıyız? OK
3538 Deneyi bir kez daha
tekrarlayacağız. UV ışığının etkisini bir kez daha göstermiş olacağız. Buradaki
problemin ne olduğunu anladık. Sorun spot ışıklarından kaynaklanıyor. UV
ışığının cam tarafından absorblandığını biliyoruz. Bu nedenle cam kullanacağız,
UV ışını camdan geçemeyecek. Önce Prof Drennan deneyecek, hiç bir şey
olmadığını göreceğiz, şimdi camı uzaklaştıralım OK.
3621 Çok iyi. şimdi hesaplarımıza tamamen inandık, bunu yapmamız çok iyi
oldu. Geri dönelim ve farklı objelerin dalgaboyuna bakalım. şimdiye kadar
beyzbola baktık, şimdi de e- na bakalım. e- nun dalgaboyunu hesaplayabiliriz,
hesapladığımızda onun dalga özelliğinin gözlenebileceğini göreceğiz. Bu eşitlik
é da işler.
3647 e- için bu hesaplamayı yapalım, hızının, 1x105 m/s olduğunu
kabul edelim. Bu durumda dalgaboyu 7x10-9 m olacaktır. Çoğu durumda bu tür uzaklıkları nanometre veya angstrom cinsinden veririz, bu 70 angstrome karşılık gelir.
3708 .Öncelikle, mutlak sklalaya baktığımızda, bu dalga boyunun bahsi
geçen beyzbol topunun dalga boyundan çok daha büyük olduğunu görürüz. Ayrıca,
bunu atomun yarıçapı ile mukayese edersek, atomun çapı 1 ve 10 angstroms arasındadır, elektronun dalgaboyunun çevresinden
makul oranda büyük olduğunu görüyoruz, bu nedenle, açıkça dalga özelliğinin, dalga
özelliğinin etkisinin gözlenmesini bekleriz.
3738 bu deneysel olarak doğrulanmıştır, -burada yaptığımız deneyden daha
açık bir şekilde doğrulanmıştır. bu
deney ilk kez Davisson(deyvitsın) and Germer (görmır) tarafından yapılmıştır,
bunlar Amerikalı bilimadamlarıydı, é nu Ni kristali üzerine gönderip kırınıma
uğratmaya çalışıyorlardı. Bell laboratuvarlarında bunu başardılar. e- nun
kırınıma uğradığını buldular. Aslında G.P.
Thomson da benzer şeyi göstermişti. elektronu oldukça ince altın folyoda
kırınıma uğratmıştı, burada resmi
görülmektedir –3808 bu değil. OK
3814 Buradaki kitabınızdan alınan bir resim, altın folyodan geçen e- nun
kırınım desenlerini gösteriyor. 3823 gördüğünüz
gibi, e nun hem dalga hem de tanecik özelliğine sahip olduğu doğrulanmıştır. Davison ve Thomson, e- nun dalga
özelliğini gösterdikleri için Nobel ödülünü paylaştılar.
3841 Burada bir şeye işaret etmek istiyorum. çünkü JJ Thomson nu
2.dersten hatırlıyoruz, JJ Thomson 1906
da atomda e- nun bulunduğunu ve bunun
küçük bir tanecik olduğunu göstererek Nobel ödülü almıştı. GP Thomson onun
oğluydu, bunun üzerinde biraz duralım. Eminim durum böyle değildi, fakat bunu çocuğun
babaya karşı isyanı gibi düşünebiliriz. 3906 Baba e- nun tanecik olduğunu
göstererek Nobel ödülü aldı. 3910 ve oğlu bunun üstüne çıkmak için ne
yapabilirim diye düşündü. Bunun tam
tersini göstereceğim dedi. Şunu demek istiyorum. “Babam ne derse desin e- bir
dalgadır” denesinin nedeni, ancak babamdan farklı bir şey söylersem Nobel ödülü
alabilirim diye düşünmüş olması
olabilir. ve Nobel ödülü aldı. Aslında bu hikayenin iyi kısmı şu ki her ikisi
de haklıydı. gerçekte elektron hem taneciktir hem de dalga. Baba , oğul ve mutlu son. Her ikisi de Nobel
ödülü aldı.
3936
Şimdi ne olacak, gerçekte, maddenin bir dalga olması neyi değiştirir? Bunun
için biraz geri dönelim. uzun yıllardan
beri açıklanamamış bazı olayları açıklamaya çalışalım. Mesela insanlar, çeşitli
atomların farklı karakteristik spektrumlarına bakmış, bunları sonraki dersde anlatacağım, ayrı ayrı hatlar görmüştür, fakat atomların
emisyonundaki bu izinli veya izinsiz geçişlere ait hatlar klasik fizik ile
açıklanamıyordu.
4008 Schrödinger(Şrödincır) eşitliğine dönecek olursak, bu bir hareket
eşitliğidir, burada parçacıklar dalga olarak tanımlanmıştır. Basit olarak, tanecik
için bir dalga eşitliği vardır. Ve amacımız oldukça özel bir parçacığın dalga
eşitliğinden bahsetmektir. Bizi ilgilendiren bu tanecik elektrondur. ve kısaca
elektronu dalga özelliğinden bahsedeceğiz.
4035 Bu Erwin Schrödinger dir, bu da onun ileri sürdüğü eşitliğidir. H
şapka psi (say) eşittir HY = EY (eyç hat say equal i say)
4055 bunların ne olduğunu açıklayayım. 4047 bu sembol
dalga fonksiyonu olarak isimlendirilir, çok kullanacağız, sonraki iki ders bunu
konuşacağız. 4048 Şunu söylemek istiyorum. Burada dalga fonksiyonunu elektronun
bir gösterimi olarak düşünmenizi istiyorum. Bu elektronu tarif etmenin diğer bir yoludur.
Özellikle, farklı orbitalleri konuşurken bunun hakkında daha çok konuşacağız.
Bir orbitalin uzydaki parçasıdır. Kısaca, bu parçacığı temsil ediyor, elektronu
temsil ediyor, dalgafonksiyonu budur.
4120 buradaki E terimi, enerji dir, buradaki örnekte H atomundaki bir
elektronu konuşacağız, örneğin, elektronun çekirdeğe bağlanma enerjisini
konuşacağız. 4133 E, bağlanma enerjisidir. 4137 şapkalı H da şapka operatörü
gösterir, burada H^, Hamiltonian operatörüdür, bunu dalga fonksiyonu üzerine
uygularsak, elektronun bağlanma enerjisinin elde ederiz ve geriye elektronun
dalga fonksiyonu kalır
4157 dalga fonksiyonunu daha spesifik olarak tanımlamaya ihtiyacımız var,
mesela, elektronun pozisyonunu tanımlamamız gerekir. Burada bir şeyden
bahsetmek istiyorum. Bunu tarif etmek için iki yolumuz var, ya kartezyen koordinatları
kullanırız yada polar koordinatları kullanırız. 4213 Yani ya x, y, z, yi konuşacağız yada r (ar), q(teyta), f (fay)
Dalga fonksiyonlarına bir bakın, bir şeye dikkat etmenizi istiyorum. Burada
Polar koordinatları kullanacağız, çünkü burada önemli bir etkileşim var, bu
elektron ve çekirdek arasındaki etkileşimdir ve bunu r cinsinden tanımlamak
istiyoruz, Burada gördüğünüz gibi polar koordinatlarda sadece r terimini
kullanırız, halbuki kartezyen koordinatlarda hem y hem de z terimini kullanmak gerekir.
4239 Bunun üstünde durmamın diğer nedeni şu: burada gördüğünüz polar koordinatları belkide
fizikte görmüş olabilirsiniz. Bazen farklı disiplinlerin farklı alışkanlıkları olabilir.
Bu çok kafa karıştırıcıdır. Çünkü farklı disiplinler arasında pek çok kesişme
noktaları var. Bu durumda bire bir karşılaştırma yapmanız gerekebilir.
4259 Buradaki durumda, teta açısı
z eksenine olan uzaklığı gösterir, fi açısı ise x eksenine olan uzaklığa
karşılık gelir. 4313 Bunları aklınızda bulundurun, aslında bunları çok
kullanmayız, Kimyada bunları daha çok grafikler üzerinde kullanmamız gerekecek.
Ayrıca çözümlerin açıklamasında çok
kullanacağız, ama bunlarla ilgi problem yapmayacağız.
4328 Schrödinger eşitliğini, polar koordinatlara göre şöyle yazabiliriz.
4332 Burada dalga fonksiyonu üzerine uygulanmış bir operasyon r, q, f cinsinden yazılmıştır, tekrar hatırlayalım. burada E elektronun
bağlanma enerjisidir, sonraki elektronun dalgafonksiyonudur
4347 Şunu sorabilirsiniz, H şapka kullanıldığında bu ifade kolay
görünüyor. Aslında bunu açık olarak da yazabiliriz. üç farklı ikinci dereceden
türev ve üç farklı parametre ile yazıldığında biraz karmaşık gözükecektir..
4401 Bunları bu derste çözmek zorunda değilsiniz, benzer diferensiyel eşitlikleri
başka derslerde çözeceksiniz, SE ni
çözmek isterseniz kimya derslerini almaya devam edin.
4423 Üzerinde durmak istediğim diğer bir şey, bu H şapka dır, yani
Hamiltonian operatörü, Burada en basit haliyle yazılmıştır. bu en kolay şekilde
H atomu üzerinde uygulayabiliriz. çünkü H atomunda sadece tek elektron ve tek
çekirdek ile uğraşırsınız, H atomunda çözmek kolaydır, ama çok elektronlu
sistemleri ve molekülleri düşünürseniz çok karmaşıklaşır.
Bu derste sadece Schrödinger eşitliğinin çözümlerini göreceğiz, Sadece
çözümlerini kullanacağımız için çok şanslısınız, ama kariyerinizde bir gün bunu
çözmemiz gerekebilir, Bunların, çözümlerinden bazılarını ve enerjilerini Cuma
günü konuşacağız