Transkripti indirmek için - PDFHadi
başlayalım.
Bir bileşiğin Oluşum deltaG0
si sıfırdan küçükse, o bileşik elementlerine göre kararlı mıdır? Yoksa kararsız mıdır? Clicker sorusu için
10 saniye daha. Cuma günü yaptığımız soruya çok benziyor.
Oluşum delta
G si hakkında biraz daha fazla
şeyler öğrendiğinizi ümit ediyorum. Burada olabilecek tek bir şey
var..
OK. çok iyi. Başarı oranı %85. Bir kaç dakika sonra
bu oran
% 100 olacaktır. Oluşum deltaG
değeri 0 dan küçükse, bir bileşik
oluşurken, istemli bir tepkime oluyor
demektir. Bir bileşik
istemli bir şekilde oluşuyorsa, bu bileşik elementlerine
göre daha kararlı olacaktır. Cuma günü işlediğimiz son konu buydu. Bu gün de devam
edip bitireceğiz.
Bugünkü notlarımıza dönelim. Çarşamba günü 2. Sınav için
bir hatırlatma yapayım. Aslında bunu herkese hatırlatmama gerek yok. Fakat, lütfen, sınav
için bu odaya
gelmeyin. Sınav için
Walker salonuna gideceksiniz.
Ayrıca, eğer
bir sorunuz varsa, bir şeyi
anlamadığınızı düşünüyorsanız,
bugün 2 ile 4 saatleri arasında ofisimdeyim. Asistanlarınız da sınavdan önce,
ofis saatlerinde odalarında olacak. sınavdan önce
belirlenecek. Sormak istediğiniz sorulardan
emin olun. Sormadan önce oturun ve
çözmeye çalışın.
147 Bugün termodinamiğe kaldığımız yerden devam ediyoruz. En son, oluşum serbest enerjisini konuşuyorduk. Bundan sonra, istemlilik
üzerine sıcaklığın etkisininden bahsedeceğiz.
Buna Cuma günü
biraz değinmiştik, fakat bu kez
onu formülize edeceğiz. Bir tepkimenin istemli olup olmadığına sıcaklık etki eder mi? Bunu göreceğiz.
Bundan sonra biyolojik sistemler ve termodinamik
konusuna biraz bakacağız.
Konuşmak istediğim iki örnek
var- Bunlardan biri ATP ile eşleşmiş
(ATP-bağlı) tepkimelerdir ve biyolojide çok
önemlidir. Diğeri ise
hidrojen bağıdır. Hidrojen bağını, bağ entalpileri
kavramı üzerinden anlatacağız, ayrıca hidrojen bağını,
kovalent
ve iyonik bağ kavramlarına göre yorumlayacağız.
232 Önce oluşum serbest enerjisini
bitirelim. %85 iniz oluşum serbest enerjisi sıfırdan küçük olduğunda ne
olacağını söyledi. Verdiğimiz örnekte bileşik elementlerine göre termodinamik
olarak daha kararlıdır. Bunun tam sesi, oluşum serbest enerjisi sıfırdan büyük
olduğunda, bileşik elementlerine göre termodinamik olarak kararsız olacaktır.
Oluşum serbest enerjisine ne zaman bakarsanız
bakın, bir bileşiğin elementlerinden oluşum tepkimesinin deltaG
si olduğunu unutmayın. Bu nedenle deltaG negatifse, bu
tepkime istemli olacaktır ve kararlı bir bileşik oluşacaktır. Bu anlama gelir.
318 Çok sayıdaki örneğe bakabiliriz. İncelemek
için herhangi bir bileşiği seçebiliriz. Burada örnek olarak benzen molekülünü
seçtim. Benzen çok karşılaştığımız bir bileşiktir. Benzenin oluşum serbest
enerjisi 124 kJ/mol dür.
Buna göre benzen elementlerine göre kararlı mıdır yoksa kararsız mıdır?
Cevap verdiğinizde kararlı veya kararsız
arasındaki farkı ayırt edemedim. Lütfen hepiniz aynı anda söylesin. Başlayın.
KARARSIZ.
Çok iyi. Mukayese ederseniz, benzen elementlerine
göre daha kararsızdır- veya tepkimenin tersi kararlıdır, yani benzenin
bozunması gerçekten istemli olacaktır.
Buraya baktığımızda, tepkimenin tersinin
istemli olduğunu görüyoruz. Bu durumda aklınıza derhal şu soru gelebilir. O
halde benzen hakkında konuşmak için niçin bu kadar vakit harcıyoruz? Çünkü
benzenin bozunacağı çok açıktır. Benzeni niçin oluşturuyoruz? Benzen hemen
elementlerine bozunmuyor mu? Termodinamik olarak olması gereken şey budur.
Benzen bozunmalıdır. Fakat gerçek şudur. benzenin bozunma tepkimesi çok çok yavaştır. O kadar yavaştır ki, biliğiniz gibi, benzeni organik tepkimelerinde her zaman kullanırız.
Onu ısıttığımız zaman dahi bağlarının parçalandığını, elementlerine bozunduğunu
görmeyiz. Çünkü benzenin oluşum tepkimesi, termodinamik olarak istemsiz
olmasına rağmen, benzenin bozunması çok yavaştır. Olan şey budur.
Bu başka bir durumdur. Şunu söylemek
istiyorum. Prof. Drennan kinetik konusunu anlatmaya
başladığında, bunu da tekrar edecektir. Şunu aklınızdan hiç çıkarmamanızı
istiyorum. deltaG bir tepkimenin olup olmayacağını
söyler, bu tepkimenin ne kadar sürede gerçekleşeceği hakkında bir şey söylemez.
Yani tepkimenin hızı hakkında bir şey söylemez. Bu örneğe bakmaya devam
edeceğiz, kinetik konusuna geldiğinizde umarım bunları hiç kimse karıştırmaz.
513 Herhangi bir tepkimenin deltaG değerinin hesaplanmasından söz edecek olursak,
aslında bunu birkaç yolla yapabiliriz. İlk yol, düşünürseniz, tepkimenin deltaH değerinin hesaplanmasına çok benzer. Burada
çizelgelerden bileşiklerin oluşum deltaG değerlerine
bakarız. Sonra ürünlerin oluşum deltaG lerinin toplamını alırız bu değerden reaktiflerin deltaG toplamını çıkartırız.
İkinci bir yol daha vardır, bu bilgileri
elde edemediğimiz durumda kullanırız, yine de bu tepkimeyi kullanarak, bu
eşitliğe bir göz atalım. Tepkimenin deltaG değeri
eşittir tepkimenin entalpi değişimi eksi Tx deltaS. Bir tepkimenin
sıcaklığını dikkate almak istediğimizde bu formül oldukça yararlı olacaktır.
557 şimdi sıcaklığı dikkate alalım. Bunu
şimdiye kadar biraz yapmıştık, fakat burada sıcaklık değişimlerinin büyük fark
yarattığı tepkimelere bakacağız. Burada Sodyum bikarbonatın bozunma tepkimesine
bakacağız. Sodyum bikarbonat bozunduğunda sodyum karbonat, karbon dioksit ve su
oluşur. Bu tepkimenin deltaG değerinin nasıl hesaplanacağını
düşünelim. bu tepkimenin deltaH
entalpi değişimi +135.6 kJ/mol dür. Bu endotermik bir tepkimedir. Tepkime için ısı
alması gerekir.
Şimdi clicker
sorusuna geçelim. Burada çeşitli çözümlerden birini seçmenizi istiyorum. buradaki entropi değişimlerinden
hangisi sizce daha makuldur? Bu tepkimenin deltaS değeri sizce ne olmalıdır? OK. 10 s daha.
706 Çoğunuz yapmış, fakat hepiniz değil.
Doğru cevap +0.334 kJ/k.mol
olmalıydı. Şimdi bunun niçin doğru olduğuna bakalım. Burada 2 mol katıdan, 1 mol katı ve 2 mol gaz oluşmaktadır. Sizce burada düzensizlik artar mı? azalır mı?
Evet, düzensizlik artar. Düzensizlik arttıkça,
entropi değişimi pozitif,yani artı, olur. Buradaki seçeneklerden
sadece birisi pozitiftir. Ders notlarımıza baktığınızda bu tepkimenin deltaS değerinin + 0.334 kJ/K.mol olduğunu görebilirsiniz. Şimdi ilerleyelim ve bu
tepkimenin deltaG değerini hesaplayalım. Yukarıdaki deltaH değerini formülde yerine koyalım. deltaH değeri 135.6 kj/mol dür. Sıcak değeri olarak
başlangıçta oda sıcaklığını alalım. deltaG = 135.6 – 298X(0.334) dür.
sonuçta
tepkimenin deltaG değeri +36 kj/mol olarak bulunur. Bu oda sıcaklığındaki değerdir. Bu
tepkime oda sıcaklığında istemli midir, istemsiz midir?
İstemsizdir. Şimdi farklı bir sıcaklığa
bakalım. Mesela pişirme sıcaklığına bakalım. Bir kurabiye pişirmek isterseniz
sıcaklık yaklaşık 350 F veya 177 C olmalıdır. Bu sıcaklık 450 K e eşittir-
fırınlarımız genellikle Fahrenhayt veya Santigrat değerini gösterir, Kelvin
değil. Tepkimenin sıcaklığından
bahsedecek olursak, ilk olarak şunu söylemeliyim. Buradaki tepkimede niçin
kurabiye pişirme sıcaklığını dikkate aldık? Önce bunu konuşalım. Sodyum birkarbonatın diğer adını bilen var mı?
evet,
kabartma tozu, kurabiyeniz veya kekinizin kabarmasını sağlayan aslında bu
tepkimedir. Paketin içindeki NaHCO3 pişme esnasında bozunduğunda, buradaki gazlar
açığa çıkar. Pişirdiğimiz unlu mamüllerde, bu gazlar
açığa çıkar. Kekleri oda sıcaklığında pişirmek istediğimizde, başaramayız,
pişmezler ve kabarmazlar. Bu çok açıktır, çünkü, bu tepkime
oda sıcaklığında olmaz. Bu bozunma tepkimesi oda sıcaklığında istemli değildir.
Pişirme sıcaklığına baktığımızda, bu yeni
sıcaklığı formülde yerine koyarız. Sıcaklığı 450K aldığımızda tepkimenin deltaG değeri -14.7
kJ/mol olur. Bu durumda,
tepkime istemli olur. Bu oldukça iyi haber, çünkü kekimize kabartma tozu koyduğumuzda, 450
K de, kabartma tozu bozunacak ve kekimiz
kabaracak demektir.
1001 Konuştuklarımızla ilgili bir şeye
dikkat etmenizi istiyorum. NaHCO3 bozunmasından söz ederken, hem deltaS değerinin hem de deltaH
değerinin işareti aynıydı. Şunu aklınızdan çıkarmayın, genel olarak, eğer bir
tepkimede deltaS ve deltaH ın işareti aynı ise, tepkimenin sıcaklığını değiştirerek,
bir tepkimeyi istemsizden istemliye veya tam tersine geçirmek mümkün olabilir.
Bunu bir grafik üzerinde düşünelim. deltaS ve deltaH değerini
sıcaklıktan bağımsız olduğunu kabul edelim. ilk
yaklaşım için bu iyi bir kabuldür. Bu durumda, tepkimenin deltaG
değerinin sıcaklığın doğrusal fonksiyonu olduğunu görürüz. Biraz daha ileri
gidelim, kabaratma tozu için ne gördüğümüzü grafik olarak
gösterelim.
Burada gördüğünüz ilk nokta, oda
sıcaklığına aittir. Sıcaklık 298 K dir ve buna karşılık
gelen deltaG değeri +36 kJ/mol dür. İkinci nokta pişirme sıcaklığına aittir. 450 K ve
buna karşılık gelen deltaG değeri -15 kJ/moldür. Şimdi bu iki noktadan
geçen bir doğru çizebiliriz. Bu duğrunun noktalı
çizgi ile kesim noktasına bakarsak, bu sıcaklığın üzerinde deltaG
değeri pozitiftir, bu sıcaklığın altında ise, deltaG
değeri negatiftir.
Bu bir doğrudur .Bu
doğrunun eğiminin ve y-kesim noktasının ne anlama geldiğini düşünelim. deltaG = –deltaS X T + deltaH tır. Bir doğru denkleminde bu değerleri yerine koyalım.
Bu doğru denkleminde, eğim –deltaS değerine eşit olacaktır. Y ekseni üzerindeki kesim noktası ise
tepkimenin entalpi değişimine eşit olacaktır.
Tekrar edeyim. Vurgulamak istediğim şey
şudur. Sıcaklık bu kesişme noktasındaki sıcaklıktan daha düşük ise, deltaG değeri sıfırdan büyük olacaktır, diğer bir değişle tepkime
istemsiz olacaktır.
Ancak, sıcaklığı gittikçe yükseltirsek, grafiktegittikçe sağa doğru gideriz. Sonunda bu noktaya
kesişme notasından geliriz, sıcaklığı daha da yükseltirsek deltaG
sıfırdan küçük olur ve tepkime istemli hale geçer. 1221 Bu kesim noktasındaki
sıcaklığın ne olduğunu düşünebiliriz. Bu sıcaklığa T* (T yıldız) deriz. Bir tepkimede istemsizlikten istemliliğe, veya tam tersine, geçiş sıcaklığıdır. Şimdi biraz
düşünecek olursak, bir tepkimenin kendiliğinden ilerlemesini istiyorsak, bu tepkimenin
T* sıcaklığının ne olduğunu hesaplamanın çok önemli olduğunu anlarız. Organik
kimya laboratuarında, tepkimenin olması için ısı vermemiz gerekir-bu kısmen
tepkimenin kinetiği için, kısmen de istemsiz bir tepkimeyi istemli hale
döndürmek içindir.
Şimdi T* ı veya bu geçiş sıcaklığını
nasıl hesaplayacağımızı düşünelim. Bu eşik sıcaklığını konuşacak olursak, bu sıcaklıkta deltaG değerinin sıfıra eşit olması gerekir, çünkü
bu sıcaklığın bir yanı istemsizliğe
diğer yanı istemliliğe doğru gitmektedir.
Bunu yapmamız için tepkimeyi yeniden
yazalım. deltaG = deltaH-TdeltaS, ve bu formülde deltaG yerine sıfır koyarsak, formülü bu eşik değeri için
yeniden yazabiliriz. T yıldız, entalpi değişimi bölü entropi
değişimine eşit olacaktır. Gördüğünüz gibi bunu hesaplamak bizim için çok
kolaydır. Şimdi bunu kabartma tozu için hesaplayalım. Kabartma tozu için deltaH + 136 kJ/mol, entropi
değişimi + 0.334 kj/moldür. Bu iki değeri birbirine bölersek eşik sıcaklık
için 406 K değeri
bulunmuş olur.
Basitçe özetlemeye çalışalım. kek pişirmek istersek, 406 K in yani 177 C nin altında kek kabarmaz. Ancak bu sıcaklığın üzerine
çıkarsak kekimiz kabarır, çünkü bu sıcaklıkta tepkime istemli hale geçer.
1408 bizaz
önce anlattığımız durumda, hem deltaH hem de deltaS, her ikisi de
pozitif değere sahiptir. Şimdi de hem deltaH hem de deltaS in, her ikisinin de sıfırdan küçük olduğu duruma
bakalım. Bir grafik çizelim ve bunu tekrar grafik üzerinde düşünelim, Elimizde
gerçek değerler yok, ama işaretlerin nasıl olması gerektiğini düşünebiliriz.
Burası sıcaklığın mutlak sıfır olduğu yerdir, yani sıfır noktasıdır. Eğer deltaH değeri negatifse, sıcaklığın sıfır olduğu yerde deltaG ne olmalıdır? Negatif mi pozitif mi? Evet, negatif
olmalı. 1447 eğer deltaH
negatifse ve mutlak sıcaklık sıfır ise, sağdaki terim (TxseltaS) tamamen iptal olacağı için (sıfır olacağı için) deltaG negatif olacaktır.
Sıcaklık artıkça bir eşik sıcaklığına
ulaşılacaktır, bir noktadan sonra, deltaSxT terimi deltaH
teriminden büyük olmaya başlayacaktır, bu noktada işaret değişecek ve tepkimenin
deltaG değeri pozitif olacaktır.
Bunu ders notlarınızdaki grafik üzerinde
çizebilirsiniz. Başlıyoruz. Bu durumda deltaG
negatifse, deltaG negatiften başlar. Sıcaklık
arttıkça bir eşik sıcaklığına ulaşılır, bu sıcaklığın üzerinde deltaG pozitife olacaktır.
1521 elimizde gerçek değerler varsa, bu
değerleri grafik üzerinde yerine koyabiliriz, fakat bu hayali durumda dahi
genel eğilimin nereye doğru gittiğini anlayabilmek mümkün. Bu hayali durumda
negatif ve pozitif bölgeleri belirleyebiliriz.
1537 Burada görünen şey şudur: bu
sıcaklığın altında tepkime istemli olacak,
bu sıcaklığın üzerinde ise tepkime istemsiz olacaktır. Bu noktada deltaS ve deltaH nin pozitif olduğu duruma geçeriz.
1551 Şimdi deltaH
ve deltaS ile ilgili olarak dört farklı senaryoyu
özetleyelim. Şununla başlayalım, eğer
tepkimenin deltaH değeri negatif ve deltaS değeri pozitif olursa, ne olmasını beklersiniz? A)
Tepkime hiçbir zaman istemli değildir?
B) tepkime her zaman istemlidir, C) tepkimenin istemliliği sıcaklığa
bağlıdır. Sizce hangisi?
1626 10s daha. Çok iyi, çoğunuz doğru
cevap vermiş. Şimdi slayttaki soruya geri dönelim ve cevabın nedenini
tartışalım. Doğru cevap: tepkime her zaman istemlidir. Çünkü bu durumda,
negatif deltaH, negatif deltaG
ye katkıda bulunur, deltaS pozitif olduğunda,
formülde önünde – işareti olduğundan, pozitif deltaS
de deltaG ye katkıda bulunur. Bu nedenle sıcaklığa bağlı
olmaksızın tepkime istemli olacaktır. Bu nedenle tepkimenin her zaman istemli
olacağını söyleyebiliriz- Her sıcaklıkta deltaG
sıfırdan küçüktür.
Ok. Şimdi de tam tersi bir duruma
bakalım. Bu durumda, deltaH sıfırdan büyük ve deltaS sıfırdan küçüktür.
Bu durumda tepkime ne zaman istemli olur?olur?
Bazen, her zaman, hiçbir zaman?
1734 Bu
durumda tepkime hiçbir zaman istemli olmaz. Çünkü deltaH
sıfırdan büyüktür ve pozitif deltaG ye katkıda
bulunur, benzer şekilde, negatif deltaS, pozitif deltaG ye
katkıda bulunur, bu durumda sıcaklık ne olursa olsun deltaG
sıfırdan büyük olur.
Şimdi hem deltaH
sıfırdan büyük, hem de deltaS de sıfırdan büyük
olduğu duruma bakalım. Bu durumda tepkime ne zaman istemli olur?olur?
Bazen, her zaman, hiçbir zaman?
Bazen. Çok iyi. Doğru cevap: Bazen
olacaktı. Daha öncesini hatırlayalım, işaretler aynı ise istemlilik sıcaklığa
bağlıdır demiştik. Tepkime bazen istemli olur. Bu durumda, bunun ne zaman
olacağını düşünebiliriz. Tepkime sıcaklığı eşik sıcaklığından büyük mü
olmalıdır, yoksa küçük mü olmalıdır?
Çoğunuz büyük olmalıdır dedi. Evet daha
büyük olmalıdır çünkü, eşik sıcaklığından büyük olduğunda, formüldeki TxdeltaS
terimi deltaH teriminden daha baskın olmaya başlar, ancak tepkime sıcaklığı eşik sıcaklıktan büyük
olduğunda, deltaG teriminde pozitif deltaH teriminin etkinliği azalmış olur. TxdeltaS terimi, deltaH
teriminden küçükse, tepkime istemsizdir, . TxdeltaS
terimi, deltaH teriminden büyükse, tepkime istemli
olacaktır. Bunun içinde T değerinin büyük olması gerekir.
Benzer şekilde, hem deltaH
sıfırdan küçükse ve hem de deltaS de sıfırdan küçükse,
tepkime bazen istemli olur. Tepkimenin
sıcaklığı eşik sıcaklıktan küçük olduğunda tepkimenin deltaG
değeri sıfırdan küçük olur.
Bu dört duruma bakarak, karar
verebilirsiniz. Eğer tepkimenizin entalpi ve entropi değişimini biliyorsanız, bu dört senaryoya bakarak, hiçbir hesaplama
yapmadan, tepkimeniz istemli mi, istemsiz mi yoksa bazen mi istemli olduğunu
anlatabilirsiniz. Böylece tepkimenin sıcaklığa bağlı olup olmadığına karar
verebilirsiniz. Eğer tepkimeniz sıcaklığa bağlı ise bu eşik sıcaklığı
hesaplayabilirsiniz. Böylece hangi
sıcaklıktan sonra tepkimenin istemli olacağını bilebilirsiniz.
1945 Şimdi vitesi biraz değiştirelim,
biyolojik sistemler ve termodinamik üzerinde düşüneceğimiz çok önemli birkaç
örneğe göz atalım. Özellikle iki konu üzerinde odaklanmak istiyorum. Bunlardan
biri, ATP-bağımlı tepkimeler düşüncesidir. 2000 Bu gerçekten çok önemlidir,
çünkü daha önce biyolojik tepkimelerle ilgili konuşurken, vücudumuzda oluşan
çok sayıdaki tepkimenin istemsiz olduğunu söylemiştim. Yani çözdüğümüzde bu
tepkimelerin deltaG değerinin pozitif olduğunu
görürüz. Burada biyolojik bir tepkimeyi şematik olarak gösteriyorum. Buradaki molekül tepkime sonunda iki parçaya
bölünmüştür. Bu tepkimenin deltaG değeri sıfırdan
büyüktür. Bu tepkimelerin vücudumuzda nasıl oluştuğunu düşünmemiz gerekir.
Bunu yapmanın bir yolu, aynı anda, vücutta
ATP hidrolizinin gerçekleşmesidir. İstemsiz bir tepkime ATP nin
hidrolizi ile birlikte yürüyebilir. Bir istemli tepkime, başka bir istemsiz
tepkime ile eşleşirse, tepkime ileri yönde ilerleyebilir. ATP nin hidrolizi istemli bir tepkimedir. ATP nin hidrolizi ile açığa çıkan ısı enerjisi, enerji
gerektiren istemsiz tepkime ile eşleşir böylece her iki tepkime birlikte yürür.
Burada olmasını ümit ettiğimiz şey, iki
tepkimenin serbest enerji değişimini topladığımızda, elde ettiğimiz toplam deltaG değerinin negatif olmasıdır. Bu durumda her iki
tepkimede ileri yönde yürüyebilir.
Şimdi bu eşleşmiş tepkimelerde neler
oluyor bir bakalım. Yapmamız gereken ilk şey, ATP nin
hidroliz tepkimesini incelemek ve bu tepkimenin deltaG
değerini hesaplamaktır. Bu hesaplama için sıcaklık 310 K olarak alınır, çünkü
bu vücut sıcaklığıdır. Tekrar ediyorum. Adenozin trifostat (ATP) molekülünde 3 tane fosfat grubu vardır. Burada
ATP su ile tepkimeye girer ve ADP (Adenozin difostat ) + fosfat + asit oluşur.
Bu tepkimenin deltaG
değeri -24 kJ/mol dür. Bunu
geçen Cuma günü derste hesaplamıştık. deltaS değeri ise +22J/K.mol dür. Bu
iki değeri kullanarak vücut sıcaklığındaki deltaG
değerini hesaplayabiliriz. Toplam tepkimenin deltaG
değeri TAHTA deltaG = deltaH-TxdeltaS
= -24 KJ/mol – (310 K) (0.022 KJ/K.mol)
sonuçta deltaG eşittir -31 KJ/mol
dür.
Beklediğimiz gibi negatif sayı elde
ettik. Bu şu anlama gelir: ATP hidroliz olursa enerji açığa çıkacak demektir.
Yani bir başka tepkime ile eşleşebilir demektir. Burada gördüğümüz gibi değeri
-31 kJ/mol dür.
Şimdi ATP ile eşleşmiş tepkimeler
hakkında konuşalım. Vücutta bu tepkimelerden
çok miktarda bulunur. Bunlardan Glükoz ile ilgili
olanı seçtim, çünkü glükoz hakkında daha önceleri çok
konuşmuştuk. Glükozun Glükoz
-6-P ye dönüşme tepkisini örnek olarak alalım. Burada P harfi fosfat
grubunu, 6 ise bağlı olduğu C atomunun
numarasını simgeler, fosfat grubu 6 numaralı karbon atomuna bağlanmıştır
demektir.
Öncelikle ,vücut
bu tepkimeye niçin ihtiyaç duyar? ona bakalım. Bildiğiniz
gibi glükoz vücudumuza enerji
sağlar. Glükoz polar bir moleküldür. Hücre içine
kolayca girebilir veya çıkabilir, çünkü hücre çeperlerimiz oldukça kaygandır
(yağımsıdır). Burada olan şey aslında glükoz üzerine -
2 yüklü fosfat grubunun bağlanmasıdır.
-2 yüklü fosfat grubunun bağlanması glükoz
molekülünü çok polar hale getirir. Bu çok polar molekül artık hücre çeperinden
geçemeyecektir, fosfat grubuna bağlanarak hücre içinde kalacaktır. Bu tepkimeyi
istememizin nedeni budur. Şimdi bu tepkimenin enerjisine bir bakalım. Bu tepkime
enerji gerektirir. Bu tepkimenin deltaG değeri +17 kJ/ mol dür.
2425 Vücudumuz bu enerjiyi temin etmek
için bir yol bulamazsaydı, bir problem olabilirdi,
fakat bir yolu vardır, bunun için ATP nin ADP ye
dönüşüm tepkimesi ile eşleşir. Biraz önce hesapladığımız gibi, bu tepkimenin deltaG değeri -31 kj/mol dür. Bu iki tepkimenin eşleşmesi nedeniyle, toplam deltaG değerini dikkate almamız gerekir, +17 kJ/mol ile -31 kJ/mol değerini toplarsak, toplam
deltaG değeri – 14 kJ/mol olur.
Burada ATP ile eşleşmiş tepkimelerin nasıl
işlediğini gösteren en basit örneklerden biri verilmiştir. Bazı ATP ile
eşleşmiş tepkimeler, bir molar eşdeğer ATP
gerektirirken, bazıları daha fazla ATP ye ihtiyaç duyar. Ama genel fikir hepsinde
aynıdır. Enerji isten tepkimeler, enerji
açığa çıkaran tepkimeler ile eşleşerek tepkime verirler.,
“ATP hücrenin enerji değişim aracıdır” ifadesi, tam olarak bu anlama gelir Bazı ATP ler istemsiz
tepkimeleri gerçekleştirmek için harcanır.
Biraz da hidrojen bağından bahsetmek
istiyorum. Bu da termodinamik ile ilgili
bir konudur. Ayrıca daha önce bahsettiğimiz farklı bağ türleri ile de
ilişkilidir.
2548HB nı
konuşacak olursak, önce şunun bilinmesini istiyorum, HB kovalent
bağ değildir. Buradaki, X-H bağı kovalent bağdır, HB
değildir. HB, H atomu üzerinde kismi pozitif yük
oluştuğuna meydana gelir. Y ise H bağı dönor
atomudur, üzerinde hem
kısmi negatif yük hem de yalın çifti vardır. Y atomu başka bir molekül üzerinde bulunur.
Burada, H atomu üzerindeki kısmi negatif yük ile Y dönor
atomu üzerindeki kısmi pozitif yük arasında Coulomb
çekim kuvveti oluşur. Bunlar arasında
oluşan HB, fark ettiğinizi gibi, noktalı çizgilerle gösterilir. İster
çizgilerle ister noktalarla gösterilsin, HB, düz çizgi ile gösterilen kovalent bağdan farklıdır.
Şimdi HB nın nasıl
oluşacağını düşünelim. Öncelikle, HX bağının hangi şartlarda oluşacağını
düşünelim. Buradaki X atomu oldukça elektronegatif olmalıdır, çünkü H atomu
üzerinde kısmi pozitif yükün oluşması gerekir. Bu da, X-H arasındaki kovalent bağda é yoğunluğunun X atomu tarafından çekildiği
anlamına gelir, böylece H atomu üzerinde kısmi pozitif yük oluşacaktır. Benzer
şekilde, Y atomunun da elektronegatifliği yüksek olmalıdır. Y atomu N, O ve F olabilir. Bunlar HB nı oluşturabilecek HB dönor
atomlarıdır.
Bunun nedenini düşünebiliriz. Bunun
sebebi oldukça basit ve bilgi vericidir. Y nin küçük
ve aynı zamanda elektronegatifliğinin yüksek olması gerekir. Bu mantıklıdır, çünkü
Coulomb çekimi için burada kismi
negatif yükün olması gerekir. Diğer bir gereklilik Y atomu üzerinde YÇ é larının bulunmasıdır. Aslında H bağında, H atomu ile bu YÇ ler etkileşime girer.
2747 şimdi
iki su molekülü arasında oluşan HB örneğine bakalım. Su moleküllerini tahtaya yeniden
yazalım—bunlar birbirlerine göre düzensiz bir şekilde yönelmiştir. Bunların
arasında HB olunca nasıl olacağını yeniden çizelim. HB ile ilgili olarak bir
şeyi işaret etmek istiyorum. Bu üç atom bir düz çizgi üzerinde bulunduğunda
oluşan HB en kuvvetlisidir. Çünkü bu durumda kısmi pozitif ve kısmi negatif
yükler daha fazla etkileşime girebilir.
Şimdi su moleküllerini yeniden çizelim.
TAHTA Bu ilk su molekülü, HB nı bu H atomu üzerinden
anlatacağım. Çünkü burada HB yapacak olan 4 tane H atomu mevcuttur. Biz bu atom
üzerinde odaklanacağız. Bu H atomundan İkinci O atomuna doğru düz bir çizgi
çizeceğim. Bu su molekülünün H atomlarını da koyayım.
Buradaki su molekülünün Lewis yapısını düşünelim. Bu O üzerinde kaç tane YÇ vardır?
2 tane YÇ, çok iyi. Şimdi bunları çizelim, diğerininkini de çizelim. HB nı bu iki atom üzerinden konuşalım. Bunun üzerindeki delta nın işareti pozitif midir yoksa negatif midir? delta pozitif. Buradaki polar bağdır. Bu O-H bağı polardır. H atomu
üzerinde kısmi pozitif yük vardır. O
atomu üzerinde kısmi negatif yük vardır. şüphesiz
diğer H atomları üzerinde de kısmi pozitif yük ve O atomu üzerinde de kısmi
negatif yük vardır.
Bu ikisi bir düz hat boyunca etkileşime
girebilir. Şimdi yapacağımız bu HB nı çizmek, bu H ve bu O arasında.
Bir şeyin daha altını çizmek istiyorum.
HB ı, kovalent bağ kadar kuvvetli değildir. Bağ
kuvveti ve bağ uzunluğu arasındaki ilişkiyi düşünürseniz, HBağı,
kovalent bağ kadar kuvvetli değildir. Buradaki HB, kovalent bağdan daha uzun mudur? Yoksa kısa mıdır?
Evet, Daha uzun olmalıdır, bu bağ daha uzundur,
çünkü daha zayıf bir bağdır, çok sıkı tutulmazlar. Bu iki farklı molekül
arasındaki, moleküller arası HB na bir
örnektir. Ayrıca tek bir
su molekülü üzerindeki HB üzerine odaklanabiliriz. Burada diğer su molekülleri
ile yapacağı HB larını çizebiliriz, Buradaki iki H
atomu ve 2 YÇ ler HB oluşturur. Sonuç
olarak bir su molekülü 4 tane HB oluşturur.
3036 Biraz da HB larının
bağ entalpileri kavramı üzerinden konuşalım. Daha
önceden de söylediğim gibi HB, kovalent bağdan daha
zayıftır. Şimdi bazı karşılaştırmalara bakalım. O-H kovalent
bağı ile OH hidrojen bağını mukayese edelim. Buradaki entalpilerin
birimi kJ/ mol dür. HB nın değeri 20 kJ/mol dür buna karşılık kovalent bağın
değeri 463 kj/mol dür.
Gördüğünüz gibi HB sadece küçük değil çok çok küçüktür.
Benzer şekilde N atomuna bakalım, OH
bağının N atomu ile yaptığı HB nın değeri 29 kj/mol dür. NH bağının diğer N
atomu ile yaptığı HB nın değeri 14 kJ/mol dür, halbuki
N-H kovalent bağının değeri 388 kJ/mol dür.
Gördüğünüz gibi, bu durumda da, HB çok
çok daha zayıftır. kovalent bağın yaklaşık %5 i kadar daha zayıftır. Bir moleküldeki her
tür bağdan çok daha zayıftır. Buna karşılık farklı iki molekül arasındaki
bağlar içinde en kuvvetlisidir. Su molekülünü düşünecek olursak, burada su molekülleri
arasındaki çok fazla HB vardır ve durum suyun pek çok özeliğini değiştirir.
Mesela, su molekülünün kn sı,
beklentilerimizin çok üzerindedir, benzer durum diğer özelliklerinde de
gözlenir, çünkü bütün HB larının kırması gerekir. Bir
tane HB nın enerjisi çok yüksek olmayabilir, ama çok
fazla HB vardır ve bu da çok fazla enerji gerektirir.
3225 Biyolojik işlemlerde HB nın nerelerde görüldüğüne dair birkaç örnek verelim. Önce protein
molekülünü düşünelim. Proteinlerdeki HB nın önemli
çok büyüktür. Protein o kadar büyük bir moleküldür ki, iki farklı molekül
arasındaki HB nı göremezsiniz. Buna karşılık molekül
içindeki HB ların görmek mümkündür. Protein molekülleri
içindeki HB inanılmaz derecede önemlidir. Gerçekten de , HB
protein molekülünün şeklini belirler, burada bir örnek göstereceğim. Histon deasetilaz
enzimi. Histon deasetilaz molekülünde,
gördüğünüz gibi, sayılamayacak kadar çok HB mevcuttur ve molekülün şeklini bu
HB ları belirler.
Belli bir şekli olan bir protein
molekülüne bakalım. mesela, burada bir kurdele yapısı
görülmektedir. Bu kurdele yapısına alfa heliks denir.
Ayrıca burada ok şeklinde bazı beta düzlemsel tabakaları (beta yaprakları) da görülmektedir.
Protein en kararlı olduğunda gerçek şeklini oluşturur. Protein içindeki pek çok
HB, moleküle belli bir yönelme sağlar ve
ona belli bir şekil kazandırır. 3336 proteinleri konuştuğumuzda, şeklinin çok
önemli olduğunu biliriz. Çünkü proteinin gerçek şekli, diğer proteinlerle veya
diğer ufak moleküllerle etkileşimini belirler.
Protein şekli ve üzerindeki atomların pozisyonları
çok önemlidir. Çünkü enzimler bu atomlar üzerinden tepkime verirler ve başka
atomlarla etkileşip etkin hale geçer, bu nedenle protein için HB çok önemlidir.
3402 HB nın önemini bir de şeker veya polisakkaritler üzerinde görelim. Bu oldukça çarpıcı bir
örnektir. Proteinler, mikroskopik sistemlerde HB varlığına ait bir örnektir.
HB nı makrosopik düzeyde görmek istersek, ağaçlardaki hb nı konuşabiliriz. Ağaçları konuşacak olursak, büyük bir kısmı polisakkarit olan selülozdur. Burada gösterilmektedir.
Selüloz, birbirine bağlanmış glükoz molekülü
zincirleridir. Pek çok 1000 veya daha fazla glükoz
molekülü birbirine kovalent bağlarla bağlanmıştır. Bu
resme bakarsanız, glükoz zincirlerini görebilirsiniz.
zincir
üzerindeki bütün noktalı çizgiler HB nı gösterir. Her
bir molekül, H bağlı moleküllerin oluşturduğu zincirde yer alır ve bunlar
oldukça serttir, esnek değildir. Bu yapıda o kadar çok HB vardır ki, bunları
parçalamak için vermeniz gereken enerji çok büyüktür.
Bu da odunun niçin bu kadar sert ve katı
bir materyal olduğunu açıklar. Her bir bitki ve ağaç oldukça etkileyicidir
demek istiyorum, ağaçların yapısı, makroskopik bir
yapıdır ve HB ile açıklanabilir. HB, ağaçlarda bütün bu molekülleri bir arada
tutar.
HB ile ilgili olarak protein ve şeker
örneklerini verdik. HB nın önemini bir de DNA da
görelim. DNA nın karakteristik özelliği çift
sarmal oluşudur. 3527 DNA da iki uzun zincir vardır, burada görmektesiniz,
aslında bu iki zincir HB ile bir arada tutulur ve çift sarmal oluşturur. Özel
olarak, buradaki HB, tümleyici baz eşleşmesi yapar .
mesela,
buradaki guanin ve sitozin ile
bakacak olursanız, pek çok yerde guanin ve sitozin birbirine HB ile bağlanmıştır. Bu iki molekülün
nasıl bir hizada durduğunu düşünürsek, bunun için bu iki baz
arasında kaç tane HB nın oluşması gerekir? Evet, 3
tane HB ile aynı hizada dururlar. Bir tane OH, bir tane HN ve bir tane HO hb vardır.
Diğer tümleyici baz
çifti A T baz çiftidir (yani adeninin ve timin ).
Bunun nasıl hizalandığına bakacak olursak, burada görülmektedir. A ve T baz çifti
arasında kaç tane HB oluşur? Evet, iki tane HB ile bu şekil oluşur. Bir tanesi
HO diğeri de NH atomları arasındadır. 3633 Burada gördüğümüz gibi, ikinci
yapıda bu NH grubu yoktur, her şeyden önce, burada HB yapamayacak kadar uzak mesafe var, zeten buradaki CH grubu hb
yapamaz. Hatırladığınız gibi, N, O, F gibi atomlar, HB oluştururdu. Çünkü bu atomlar
bağdaki é larını kendilerine çekerler ve böylece H
atomu üzerinde kısmi negatif yük oluştururlar.
Aslında DNA yı
düşünecek olursak, HB larını, bağ entalpilerini
ve termodinamik kavramını incelemek için iyi bir örnektir. Çünkü DNA her zaman
buradaki gibi çift sarmal olarak kalmaz.--İlaçların prospektüsünü
okuduğunuzda, bu sarmalı açmamız ya da ayırmamız gerektiğini görürüz. Böylece her
bir zincir kopyalanabilir.
Yani hidrojen bağlarının DNA çift
sarmalındaki bu iki zinciri bir arada tutacak kadar güçlü olması çok önemlidir,
fakat bu bağlar çok kuvvetli değildir, çift sarmalı açmak için HB larını kırabilirsiniz, ama gerçekten, DNA daki bütün kovalent bağları kırmak
istemezsiniz.
Termodinamik ve biyolojik sistemler
hakkında konuşacaklarımızın hepsi bu kadar. Bekleyin, daha zamanımız var. Birkaç tıklama sorusu yapmak istiyorum. Size
çok uzun notlar vermek istemiyorum çünkü Prof. Drennan
ile yer değiştiriyoruz. Cuma günü Prof. Drennan ders
anlatmaya başlayacak. Benim notlarımı bitirmeye mecbur kılmak istemiyorum.
3756 Ben ders notlarımı bitirdim. Prof. Drennan
termodinamiği anlatmaya devam edecek. Kimyasal dengeyi konuşacaksınız, sonra
geçiş elementlerine ve kinetiğe geçeceksiniz.3806 Çarşamba günü finalden sonra
bu konulara geçeceksiniz. Bir bakalım, biraz vaktimiz var. 3815 Birkaç clicker sorusu yapalım. Herkes şimdiye kadar işlediğimiz
konuları tekrar görebilir ve kaçırmadığından emin olabilir. 3824 Sınav için genel bir tekrar
olur. Elimde birkaç tıklayıcı sorusu var, bakalım bu sorulara
cevap verebilecek misiniz. Bundan emin olmanızı istiyorum.
İlki, bugün
anlattıklarımızla ilgili. Bunun için notlarınıza
bakabilirsiniz. Bir tepkimenin entapisi pozitif ise, entropisi negatif ise, bu tepkimenin ne olmasını
beklersiniz? Hiçbir zaman istemli
olmaz, her zaman istemli olur, sıcaklığa
bağlı olarak bazen istemli olur. Bunun
için 10 saniye yeter.
3905 çok iyi, %90 yapmış. Cevap asla istemli olmaz olacaktı. Çünkü
burada hem entalpi hem de entropi
terimi pozitiftir. Çünkü hem entalpi hem de entropi terimi pozitif deltaG ye
katkıda bulunur.
Şimdi vites değiştirelim. Bundan sonraki
iki soru son sınav için tekrar mahiyetindedir. Bunların sizin için çok bilgi
verici olacağını ümit ederim. Bu soruda bağ uzunluklarını düşünmenizi
istiyorum. Şu iki molekülden hangisinde NO bağ uzunluğunun daha kısa olmasını
beklersiniz. NO-1 ve NO2-1. Bu problemi çözmeniz için önce ne yapmanız
gerekir? Evet, Lewis yapılarını yazmanız gerekir. Bunu düşünerek başlamanız oldukça iyi.
3956 çözümü buraya yazacağım, ama kendiniz
denemek istiyorsanız bakmayın. cevap Unutmayın, cevap verdiğiniz
takdirde quiz puanı alacaksınız. Doğru veya yanlış yapmanız önemli değil.
10 saniye daha. OK. Bekleyin. Doğru cevabı
göstermeyin. Bildiğiniz gibi yeniden oylayacaksınız, size
biraz daha zaman vereceğim, bakalım uzlaşmaya varabilecek miyiz. 30
saniye daha vereyim veya ben bunları çizinceye kadar devam edin.
4117 OK,
iyi. % 81 doğru cevap vermiş. NO-
molekülünde bir tane bağ var, bir tane
ikili bağ mevcut.
Efendim? Hayır, burada bir tane ikili
bağ olmalı. Lewis kurallarını takip ederseniz, burada 4 tane bağ é nu olduğunu bulacaksınız, geriye de bu
yalın çift é ları kalır. Biraz daha ilerleyelim,
bunları yerine koyalım. Elimizde bunlar kalır. Burada üçlü bağ olsaydı elimizde
daha fazla bağ é larının kalması gerekirdi—Bağ için
şimdi kullandığımızdan daha fazla é kullanmamız gerekirdi.
Bu durumda NO da bir tane ikili bağ dır. Diğer molekülde, buradaki bağ nedir? Evet
gerçekten 1.5 bağ vardır. Buradaki bağ nedir?
OK, Bu durumda 1.5
bağ vardır. Bu molekülde iki tane 1.5 bağ mevcuttur. Bunlar
niçin 1.5 bağdır, mesela, niçin ikili bağ değildir?
Çok iyi, bu sorudaki püf noktası
budur. Bu yapıların her birinde ikili
bağ bulunmasına rağmen, bu yapıda rezonans vardır, bu nedenle
her biri 1.5 olur. Burada ikili bağ vardır ve daha sağlam olacaktır. Çünkü sağlam
bağ da daha kısa olacaktır. Bağ uzunluğu ve bağ kuvveti arasındaki ilişkiyi
bildiğinizden emin olun. Bir yapıda rezonans var mı yok mu bundan da emin olun.
Şimdi bir tane daha tıklayıcı sorusu
yapalım. Bugün soracağımız son soru bu. Bu soruyu hepinizin yapacağını ümit
ediyorum, çünkü bunları hem derste hem de uygulamada tekrar tekrar yaptık. ATP molekülünde belli bir
C ve O atomunun melezleşmesi ile ilgili konuşalım. C a ve O b atomlarındaki melezleşmeyi
söyleyin.
10 saniye daha veriyorum. Final
cevapları içinde var. OK. çok iyi % 83 doğru yapmış. Niçin
böyle olduğuna bir göz atalım. Karbon a atomu üç şeye bağlı ve üzerinde YÇ
yok. O halde üç tane melez orbitali olmalı, yani
sp2. Oksijen b ise iki atoma bağlı ve
üzerinde 2 tane YÇ var. O halde 4 melez orbitaline
ihtiyaç var, bu nedenle sp3.
4425 Bu kuiz
sorunuzdu, bu soruyu cevapladığınız sürece, bu günkü quiz
puanını aldınız demektir. Bugün biraz daha erken bırakıyorum, sınav için çalışmayı
unutmayın.