Transkripti indirmek için - PDF
8.02 doğal olarak büyük ölçüde Elektrik
ve Manyetizma ile ilgili..
Ve Elektrik ile Manyetizmanın kalbinde, Maxwell Eşitlikleri olarak adlandırdığımız 4 ünlü denklem var..
Bu ders öğrenciler için oldukça zordur.. Ve ben normal yolumu terkedip, etraflarında gördükleri bir çok olguyla
da onları tanıştırmaya çalışırım; ve bu olguları
Elektrik ve Manyetizmayla ilintilendiririm. Örneğin, yıldırımlar..Sınıfta bir elektrokardiyogram uygulaması yaparım; metal detektörlerini, müzik aletlerini, manyetik havaya kaldırmayı tartışırım; elektrik ve manyetizmayla
yakından ilgisi olan kuzey ışıklarıyla
ilgili konuşurum.
Neredeyse bir dersin tümünü
parçacık hızlandırıcılarına
ayırırım. Onlara güneş batışlarının neden kızıl olduğunu,
gökyüzünün neden mavi olduğunu anlatırım.
Gök kuşaklarıyla ve halelerle ilgili konuşurum. Renk algılamasını anlatırım;
ve Doppler etkisinden bahsettiğim için Büyük Patlama kozmolojisinden
de bahsederim. Ve son dersim
sırasında onları MIT’deki ilk yıllarımda yaptığım araştırmalarımla, çok yüksek irtifa
balonlarıyla 140 -150.000 feet’de
yaptığım x-ışını gözlemlerimle tanıştırırım.
Yani hedefim, mümkün olduğu kadar onların
denklemlerin ötesini görebilmelerini, çevrelerindeki güzelliği görebilmelerini sağlamak ve bu
yolla onlara fiziği sevdirmektir.
8.02 dersi Fizikteki ikinci derstir ve zorunlu
derstir. Bu, kurumsal gereklilik dediğimiz bir şeydir ve,
ya bu dersi
almak, ya da biraz daha üst
düzeydeki 8.022 dersini almak zorundasınız.. 8.02 Elektrik ve Manyetizma
dersi, öğrencilerin birinci yıllarında, 8.01 Newton Mekaniği dersiyle birlikte almaları gereken temel derslerdendir.
Tabii fizik alanında devam ederlerse bir sürü başka
ders de alacaklardır ama Fiziği seçmezlerse
göreceklerinin hepsi budur; gene de aslında bayağı yoğun bir
bilgi birikimidir.
Öğrencileri geleneksel sınavlarla değerlendiririz. Dersler MIT’nin ana konferans salonunda verilir; sonra öğrenciler küçük gruplar halinde profesörlerle bir araya gelirler. Bunlara etüt deriz ve
burada genelde problem çözümleri yapılır.
Bu yarı yıl dersinde bir çok olay
var; aslında her dersin kendisi bir olaydır. Beni
izleyen öğrencilere sorarsanız, onlar size her dersimin bir olay
olduğunu söyleyeceklerdir. Ben çok geleneksel
bir “ders veren” değilim. Bu nedenle her dersin bir olay olduğunu
düşünmekten hoşlanıyorum.
Bir yarışmamız oluyor ve bu
çok popüler.. Öğrencilere bir
tahta parçası, biraz bakır tel,
birkaç
ataş ve iki mıknatıs veriyoruz
ve hedef bir elektrik motoru
yapmak.. Ve motorlarının hızına
bağlı olarak ek ders kredisi
alıyorlar. Bu gerçekten bir olay,
inanılmaz bir olay oluyor. Bazı motorlar tasarım
açısından olağanüstü yapılıyor; eğer
siz ve ben bir motor yapmayı denesek, dakikada 400 devirli bir motor yaparsak kendinizi şanslı hissetmelisiniz. Ama size şunu söyleyebilirim, bazı öğrenciler dakikada 5000 devir düzeyine çıkıyorlar. Bu çok hayranlık verici
ve bunu yapmak
için saatler harcıyorlar.. Bu
gerçekten harika bir olay, başlı
başına bir olgu.
Benim tüm eğitimcilere mesajım, “Önemli olan işlediğiniz konular değil, açığa çıkardıklarınızdır.”
Bu genellikle unutulur. Yani, herkes için söylemiyorum
ama, öğrencilerin gırtlaklarından içeri çok fazla şey
“tıkmak” gibi genel bir eğilim
var; ve bunun
çok verimsiz olacağını göz ardı
etmek gibi.. Çünkü bu
durumda bizim Hollandada söylediğimiz gibi, her şey bir
kulaktan girip, diğerinde çıkar.
Yani , önemli olan işlediğiniz değil, açığa çıkardığınızdır.
Ve bunu bir
şekilde, dersteki bazı konuları yaşamları
boyunca anımsayacakları gibi yaparsanız, bu daha da önemlidir.
Bir öğrenci, benim gökkuşaklarıyla ve halelerle ilgili derslerime girmişse, yaşamının geri kalan sürecinde gök kuşaklarını hiç bir zaman
eskisi gibi algılamayacaktır. Ve ne zaman bir gökkuşağı
görseler, beni
hatırlayacaklardır; ve bazan dersten 20 yada 30 sene sonra
bana resimler gönderirler. Ve derler ki, “Profesör
Lewin, ben bir gökkuşağı gördüm ve sizi düşündüm;
işte fotoğrafı..” Ve ilginç
olan bazen bana gönderdikleri resmin bir gökkuşağı
ile ilgisi bile yoktur; sadece bir haledir ama
bu önemli değil.. Bunun gösterdiği
benim onlara fiziği sevdirmeyi başarmış olmamdır. Bu, benim amacımdır
ve bu tüm
eğitimcilerin hedefi olmalıdır. Onlara fiziği sevdirmek..