MIT
OpenCourseWare
http://ocw.mit.edu
8.02
Elektrik ve Manyetizma, Bahar 2002
Lütfen aşağıdaki alıntı biçimini kullanın:
Lewin,
Walter, 8.02 Elektrik ve Manyetizma, Bahar 2002 (Massachusetts Teknoloji Enstitüsü: MIT Açık Kurs
Malzemeleri). http://ocw.mit.edu (accessed MM DD, YYYY). License: Creative Commons
Attribution-Noncommercial-Share Alike.
Not: Alıntılarınızda
lütfen bu materyalin gerçek tarihini kullanınız.
Bu materyalin alıntı olarak gösterilmesi veya kullanım koşullarımız hakkında daha fazla bilgi için,
http://ocw.mit.edu/terms web sitesini ziyaret
ediniz.
MIT
OpenCourseWare
http://ocw.mit.edu
8.02 Elektrik ve
Manyetizma, Bahar 2002
Transkripti indirmek için - PDF
Transkript
– Ders 14 Biot-Savart
Yasası
Bir tel boyunca giden bir
akıma sahibiz, bunun gibi.
Bu telin yakınlarındaki
manyetik alana bakalım. Deneyden biliyoruz ki, şayet telin çevresine mıknatıs parçaları
koyarsanız, bunlar bir çember şeklinde dizilirler.
Onları, şöyle, telin etrafına
koyun.
Bu çember R yarıçaplı ise, manyetik
alan I akımıyla orantılı, çemberin yarıçapıyla ters orantılıdır; bu, deneysel bir
olgu.
Geleneksel olarak, manyetik
alanın yönü sağ-el vida kuralı ile verilir: alan bu yönde dönerse, akım yukarı
gider.
Elektrik yüklerini daha
önce görmüştünüz; ayrıca pozitif yüklü düzgün bir telin çevresinde elektrik
alanın 1 bölü R ile azaldığını da gördünüz.
Yönü manyetik alanınkinden farklı olmakla birlikte, o da 1 bölü R ile
azalır. Bunun nedeni şudur:
Elektrik tek-kutupları, yani
bireysel yükler için, elektrik alanı 1 bölü R kare ile azalır. Ve böylece
düzgün tel üzerinden entegral aldığınızda, 1 bölü R’yi elde edersiniz.
Benzer şekilde, eğer manyetik
tek-kutuplar var olsaydı, onların manyetik alanı da 1bölü R kare ile azalırdı. Fakat
bildiğimiz kadarıyla, manyetik tek-kutuplar mevcut değildir.
Prensip olarak, bunlar var
olabilirler; fakat bir tane bile görmedik; eğer biriniz bunlardan bir tane bulursa,
kesinlikle bir Nobel Ödülü alır.
Bu hiç de imkânsız değildir.
Akım teli çevresindeki
manyetik alanın 1 bölü R ile azalması basit bir olgudur. Önerilerden biri, bu
teli küçük dl elemanlarına
bölmektir. Bu elemanların her biri manyetik alana 1 bölü R2 yasasına
göre katkıda bulunur ve tüm tel üzerinden entegral alırsanız, o zaman 1 bölü R
alanını elde edersiniz.
İşte bu, Biot ve Savart formalizminin
arkasındaki fikirdir. Küçük bir dl
akım elemanınız varsa ve akım bu yönde ise ve r kadar uzaklıkta bu küçük dl akım elemanının manyetik alana
katkısı dB’nin ne olduğunu bilmek istersiniz. Bu dl elemanından manyetik alanı bulmak
istediğimiz bu noktaya kadar birim vektör, r şapkadır.
Biot ve Savart, bu küçük dB
manyetik alanının bu durumda sağ-el vida kuralından dolayı tahta düzleminden
içeri olacağı fikrini ortaya atmıştı.
Akım bu
yöndedir, böylece bu küçük elemanlar manyetik alana tahtaya dik, bu yönde, katkıda
bulunacaklardır.
Böylece dB, bir sabit kere
şüphesiz akımla orantılı olacak ve sonra bu küçük dl elemanının uzunluğu ile orantılı
olacaktır. O, ne kadar uzun olursa, manyetik alan o kadar büyük olacaktır. Ve tam
tahta düzlemine dik yönü elde etmek için ise, r birim vektörü ile vektörel
çarpım alırsınız.
r birim vektörü, 1 birimlik
uzunluğa sahiptir; bu yüzden sadece yönü bulmak için yaparsınız vektörel
çarpımı.
Ve bu, R kare
ile ters orantılıdır.
Bu elbette bir
anahtar niteliğindedir.
Biot-Savart formalizmi
budur. Tellerin çevresinde deneyler yaparak manyetik alanı ölçebilirsiniz;
ve formalizm çalışır. Böylece, tüm dl elemanlarının tek tek katkılarını hesaplarsınız ve bir integral alırsınız; ve bu formalizm çalışır.
Sonra C’nin ne
olduğunu da ölçebilirsiniz; SI birimlerinde,
C, 10 üzeri -7 dir.
Fakat C için oldukça özel
bir şey yazarız.
C için µ0 bölü 4
pi yazarız ve buradaki µ0’ı
serbest uzayın geçirgenliği olarak adlandırırız.
Daha önce Coulomb Yasasındaki sabitin 9
çarpı 10 üzeri 9 olduğunu gördünüz; onu 1 bölü 4 pi epsilon
sıfır olarak ifade etmiştik.
İsimlendirme işte!
Ve böylece bunu
burada µ0 bölü 4 pi olarak isimlendiriyoruz.
Böylece şimdi
Biot-Savart yasasını uygulayabilirsiniz: Düz bir tel alırsınız, üzerinden I akımı geçen ve büyük R uzaklığındaki P
noktasında manyetik alanın ne olduğunu bilmek isterseniz, yapmanız gereken şey,
teli sonsuz sayıda küçük dl elemanlarına bölmektir. Bu uzaklık r’dir
ve birim vektör şunun gibi olur. Bu
küçük elemanın oluşturduğu küçük miktardaki manyetik alanı hesaplarsınız ve tüm
tel üzerinden bunu entegre edersiniz.
Bu
matematiktir.
Bunu yapmıştınız.
Daha önce
yapmıştınız bunu; orada tel üzerinde düzgün dağılmış elektrik yükümüz vardı.
Dolayısıyla
bunu tekrar yapmayacağım. Bu, matematiğin çok açık ve basit kısmıdır.
Bu arada, manyetik
alan, sağ-el vida kuralı uyarınca, bu durumda tahtadan dışarı yöndedir.
Bunu
yaptığınızda, ne bulursunuz? B eşittir µ0
çarpı I bölü 2 pi R buluruz. Bu, R ‘dir ve böylece gerçekten bunun 1 bölü
R ile ters orantılı olduğunu görürsünüz.
Böylece, örneğin,
yarıçapı 0.1 metre, yani 10 santimetre, alırsanız ve telden
100 amperlik akım geçiyorsa, o zaman bir B manyetik alanı elde edersiniz.
Bu eşitliği
kullanırsanız, 2 çarpı 10 üzeri eksi 4 Tesla elde edersiniz.
Bu yaklaşık 2
Gauss kadardır. 100 amper.
10 santimetre
uzaklıkta sadece 2 Gauss. Bunu düşünün.
Dünyanın
manyetik alanı yarım Gauss’tur.
Böylece telden
1 metre uzağa giderseniz, o zaman 10 kat daha küçük bir manyetik alan elde
ederiz; bakın, o, 1 bölü R ile değişmektedir. Orada büyük ölçüde yerin manyetik
alanı hâkimdir.
Demek ki, bu
deneyleri yaparken, aslında çok yüksek akımlara ihtiyacınız olur.
1 bölü R ‘nin Biot-Savart
formalizminden çıkıverdiğini görmek hoştur; fakat kuşkusuz şunu fark
etmelisiniz ki, Biot-Savart manyetik alanın 1 bölü R ile azaldığını biliyordu.
Bu deneysel bir
olguydu.
Böylece, onun azalması olgusu
mantıklıdır; çünkü bu, formalizmin içine yerleştirilmişti.
Düşünürseniz; bu,
Newton’a kadar gider.
Newton,
yerçekimi alanının 1 bölü R kare ile azaldığını öngören ilk kişiydi.
Ve daha sonra bunun
mantıklı bir uzantısı, elektrik alanlarının 1 bölü R kare ile azalıyor
olmasıydı. Bundan da şu fikir ortaya çıktı: Eğer varsalar, manyetik tek-kutup alanları
da 1 bölü R kare gibi azalırdı. Hepsinin arkasında işte bu var; bana göre aslında
övgünün çoğunu hak eden kişi Newton’dur.
Artık Biot-Savart’ı
kullanarak, bir akım halkasının merkezindeki manyetik alanı kolayca
hesaplayabiliriz.
Bu bir tel halka
olsun ve akım bu yönde aksın; tam merkezinde manyetik alanın ne olduğunu sormak
istiyorum.
Tabii ki, tam
merkezde manyetik alan yukarı yöndedir.
Buradaki çizgi
boyunca küçük dl elemanlarının her biri, tam bu noktada manyetik alana bu yönde küçük
bir katkıda bulunacaktır.
Eğer bu yarıçap
R ise, şimdi Biot-Savart ile bu noktada istediğiniz toplam alanı kolayca
hesaplayabiliriz; çünkü bu toplam alan, dB’nin tüm tel, dolayısıyla tüm halka
üzerinden entegralidir.
Oraya
giderseniz, µ0 bölü 4pi var, akımınız var ve 1 bölü R kare var. Ve
şimdi de dl vektörel çarpım R üzerinden entegral almalısınız.
Evet, R elbette
her zaman dl’ye diktir.
Bu seçtiğiniz
herhangi dl elemanı, birim vektör r tam olarak dl elamanına
diktir, çünkü bu çemberin özelliğidir.
Ve böylece dl ile R
arasındaki açının sinüsü 1’dir ve böylece tüm yapmamız gereken dl üzerinden entegral
almaktır, ki bu da çemberin entegralidir; yani
çemberin çevresi: 2 pi R.
Şimdi, burada
pi’leri sadeleştirirsiniz, R’lerden birini sadeleştirirsiniz; böylece µ0 çarpı
I bölü 2R bulursunuz.
Bu, sadece tam merkezde
manyetik alanı hesapladığınız bir durumda, Biot-Savart’ı kullanmanın ne kadar
kolay olduğunu gösteren bir örnektir.
Eğer size burada
veya orada manyetik alanın ne olduğu sorulsaydı, bu da nispeten kolay olurdu.
Bunu yapmıştınız.
Size daha önce üzerinde
noktasal yüklerin düzgün bir şekilde dağılmış olduğu bir tel problemi vermiştim
ve burada elektrik alanın ne olduğunu sormuştum.
Bu, şimdi de, manyetik
alanlar için yapılabilir.
Eğer size burada
manyetik alanın ne olduğunu sorarsam, elbette Biot-Savart ile bunu yapmak imkânsızdır,
pratik olarak imkânsız.
Bunun nasıl
yapılacağını bilemiyorum.
Fakat prensip
olarak bu yapılabilir ve kesinlikle bir bilgisayarla bunu yapabilirsiniz.
Böylece aynı duruma
dönebiliriz; akım için 100 amper ve R’yi 0.1 metre alabilirsiniz; o zaman B
alanının şiddetini, bu halkanın tam merkezinde, 6 çarpı 10 üzeri -4 Tesla buluruz.
Bu, 6 Gauss demektir.
Şurası açıktır
ki, eğer birkaç alan çizgisi çizmek isterseniz, çember boyunca ilerleyen akımın
sonucu olarak manyetik alan çizgilerini, orada merkez boyunca bunun gibi
olacaktır.
Eğer burada tele
çok yakın olursanız, çizgiler tahtadan içeri doğru olacaktır; bunu üç boyutlu olarak görmek istiyorum: o
zaman manyetik alan, bunun gibi, saat yönünde gidecektir.
Burada akım size
doğrudur, dolayısıyla alan saat ibrelerinin tersi yönünde olacaktır.
Eğer manyetik
alan çizgileri burada böyleyse ve burada kıvrılıyorsa, o zaman açıkça ben
onların burada da bunun gibi olmasını beklerim, bunun gibi ve bunun gibi.
Böyle bir akım
halkasının etrafında olmasını beklediğim manyetik alan çizgilerinin deseni bu
türdendir.
Bunu biraz daha
ayrıntılı olarak göstermek istiyorum size.
Burada bir slaydım
var; onu sağ tarafta görüyorsunuz: akım, kâğıt düzleminden içeri doğru giriyor
ve burada kâğıt düzleminden dışarı çıkıyor.
Bu bir çembersel halka. Ve burada alan
çizgileri desenini görüyorsunuz.
Bu, orada tahtada
çizdiğimden çok farklı değil.
Tele çok yakın
yerlerde çemberler elde edersiniz; çünkü oralarda 1bölü R baskındır.
Tele o kadar yakın
olunca, 1 bölü R ilişkisi alan çizgilerini, bunun gibi, daireler haline getirir
ve burada da öyle; fakat uzaklaşırsanız, orada benim çizdiğim gibi bir desen
elde edersiniz.
Akım halkasından
iyice uzaklaşınca, manyetik alan deseni bir elektrik dipolünkine çok benzer hale
gelir.
Bunu bir
sonraki slaytta gösterebilirim.
Önce yukarıda
gördüğünüz elektrik dipolüne bakın.
Bu bir pozitif
yük, bu ise negatif .
Yüklere yakın
yerlere bakmayın. Yüklerin arasına da bakmayın. Uzaklara bakın.
Burada elektrik
alan çizgilerini görüyorsunuz; onları
burada da görüyorsunuz.
Şimdi buradaki
akım halkanıza bakın.
Burada akım
kâğıttan içeri doğru gitmektedir, burada ise kâğıttan dışarı.
Bir halka var.
Ve bakınız, aynı deseni
görüyorsunuz, alan çizgileri, alan çizgileri.
Bu, bu şekilde
gidiyor. Bu da bu şekilde gidiyor.
Burada,
elektrik alan çizgileri içeri geliyor, manyetik alan çizgileri içeri geliyor.
Elektrik alan
çizgileri dışarı çıkıyor. Manyetik alan çizgileri dışarı çıkıyor.
Onlar çok
benzer görünüyorlar.
Gauss Yasasına
göre, elektrik akısının kapalı yüzey entegrali, kutu içindeki yük bölü epsilon
sıfırdır; böylece burada kapalı bir yüzeyiniz
varsa, -- o bir çizgiye benziyor, fakat onunla bir yüzeyi kastediyorum -- , elektrik
akısının bu kapalı yüzey üzerinden integrali sıfır değildir. Çünkü kutu içinde
yük vardır.
Manyetik alanın
neresinde kapalı bir yüzey alırsanız alın, asla o yüzeyden geçen herhangi bir
manyetik akı olamaz.
Asla, 26-100’e
gelip bana bir manyetik tek-kutup göstermezseniz,
asla.
Ancak içerisine
bir manyetik tek-kutup koyarsak, ancak o zaman o kapalı yüzeyden çıkan bir manyetik
akı olabilir.
Ve işte bu,
şimdi bize Maxwell’in 4 eşitliğinden ikincisini verir. İlki Gauss yasasıydı. İkinci
denklem ise, B nokta dA’nın kapalı yüzey
integralinin, --bana bir manyetik tek kutup getirmediğiniz sürece--, her zaman sıfır
olduğudur.
Böylece burada
Maxwell’in 4 eşitliğinden ikisine sahibiz. Tarihi bir gün !..
Şunun gibi bir akım
telinin etrafında oluşan manyetik alanı göstermek isterim size.
Bu telden
birkaç yüz amper geçirmeliyim.
Size nedenini
söylemiştim; çünkü manyetik alan çok hızlı azalır; bunu size tel etrafına serpiştireceğim demir
tozları ile yapacağım; bu mıknatıslar kendilerini manyetik alan yönünde
yönlendirecekler. Ve sonra kâğıttan içeri doğru giden bir tel ve kâğıttan
dışarı doğru gelen bir diğer tel alarak, bu alan desenini size göstermeye
çalışacağım.
Böylece ilk
olarak tek akım teline bakalım. O size doğru geliyor ve tabii ki içeri gidiyor.
O, bu şekilde giden
bir teldir ve onu burada size göstermemin sebebi elbette ki bir şekilde akım
elde etmek zorunda olmamızdır.
Fakat o aslında,
bunun gibi bir tel ve bu platform, size göstereceğim.
Bunun etrafına
biraz demir tozu serpiştiriyorum.
Onlar küçük mıknatıslar
ve onlar manyetik alanı gördüklerinde kendilerini manyetik alan
doğrultusunda yöneltmeye
çalışırlar; böylece bu çemberleri göreceksiniz.
Fakat bunun
için, çok büyük akımlara ihtiyacınız olduğunu bilin.
Yüzlerce
amperle yapıyoruz.
Burada bir araba
aküsü bulundurmamızın nedeni bu; hatırlayın, böyle bir akü, yüzlerce amperlik
akım sağlayabilir.
Şimdi akımı açıyorum.
Titreştiriyorum,
şu dairesel çizgileri görebilirsiniz.
Umarım bunları
görüyorsunuz. Çemberlere benziyorlar.
Şimdi aynısını
yapmak istiyorum.
Bu, bir telin yüzeye
girdiği ve bir telin yüzeyden çıktığı durumda, belki biraz daha heyecan verici olur.
O bir daire
olmasa bile, düşünce şudur ki, burada gördüğünüze çok benzeyen bir alan deseni
elde edeceksiniz.
Hay Allah, bu halen sıcak. Bu teller halen
sıcak. Birkaç yüz ampere benzemiyor.
Peki, haydi onu
şu şekilde yapalım.
Böylece tahtada
çizdiğime benzer bir alan yapılanması göreceksiniz, burada sahip olduğunuz şeye
benzer.
Hayır, bunun
gibi değil. Buna benzer.
Evet, gerçekten,
benim sahip olduğum da buydu; fakat bu,
ona bakmak için daha hoş bir yol.
Böylece, yüzeye giren bir telimiz ve yüzeyden çıkan bir
telimiz var.
Pekâlâ, ilk
olarak üzerine biraz demir tozu serpiştirelim.
Tamam, şimdi ondan
birkaç yüz amper geçirelim; titreştirelim, tele yakın olan burada ve burada
daireler görebilirsiniz.
Şunlar 1 bölü R
ilişkisi
Onlar manyetik
alanları domine ederler; fakat buraya, araya bakın.
Biraz hayal gücüyle,
bu alan çizgilerinin şöyle gittiğini görebilirsiniz, tıpkı bugün tahtaya
çizdiğim gibi.
Tamam.
Buna daha fazla
ihtiyacımız yok ve buna da daha fazla ihtiyacımız yok.
Böylece bu sizin,
üzerinden akım geçen tellerin etrafındaki manyetik alan desenlerini biraz daha
iyi anlamanızı sağlar.
Gelecek derste
manyetik alanlara geri döneceğim ve onları daha fazla açacağım.
Biot-Savart Yasasına
göre daha üstün olan bir yolla manyetik alanları hesaplama yöntemlerini
öğreneceğiz.
Aslında, bu
bize neredeyse Maxwell denklemlerinin üçüncüsünü verecek.
Fakat şimdi
sizi biraz rahatlatmak istiyorum, çünkü şu ana kadar zaten yeterince zorlanmış
olabilirsiniz. Şimdi tamamen farklı bir şeyi, çok pratik bir şeyi tartışmak
istiyorum: elektrik enerjisinin aktarılması ile ilgili.
Diyelim ki A konumunda
bir yerde bir güç santralimiz var; oradan Boston’a elektrik gücü, elektrik enerjisi
veriliyor.
Burası Boston,
B noktası. Güç santralı A noktasında. Aradaki uzaklık 1000 mil
olabilir.
Güç
istasyonundan bize gelen bir kablo var ve diyelim ki, buradaki, bu hattaki potansiyel
VB .
Dönüş akımı
için olan kablo da işte burada. Akım böyle
gidiyor ve dönüş akımı ise bu yönde. Enerjiyi de burada kullanıyorsunuz.
Bilgisayarınızı,
saç kurutma makinenizi, ısıtıcılarınızı, elektrikli diş fırçalarınızı ve neyiniz
varsa, TV istasyonunuzu, her şeyinizi buna bağlayabilirsiniz.
Ve böylece siz
burada tüketicisiniz.
Bu güç
santralinin ürettiği enerjiyi siz alıyorsunuz.
Bu hattın potansiyeline
sıfır diyeceğim; VA burada bu hattakinden daha yüksektir.
Pekiyi, Ohm Yasasına göre,
VA eksi VB, akım ile R’nin çarpımıdır. R şimdi yarıçap
olmayıp teldeki, bu teldeki dirençtir.
Bu kablo, ki kalın olabilir, sonlu bir dirence sahiptir.
Böylece,
Boston’da aldığımız VB potansiyeli, VA eksi IR’dir.
Tel boyunca giden
akım olmazsa, kimse elektrik enerjisi kullanamaz, o zaman VB,
VA ile
aynı olur.
Enerji tüketiyorsam,
onu bilmek isterim; Boston’da aldığımız güç,
I çarpı VB’dir.
Bu, bizim bir saniyede tükettiğimiz
joule’dür.
Böylece bu, VA çarpı I eksi I kare çarpı R’ye eşittir.
Bu tamam.
Bu nedir? Bu, saniyede tükettiğimiz
enerjidir.
Bu nedir?
Bu, saniyede güç santralinin bize ulaştırdığı
enerjidir.
Bu nedir?
Bu, kaybolan
enerjidir.
Bu, I kare çarpı R’dir, yani bu telde
üretilip evrene salınan ısıdır. O
kaybolup gider.
Bu yüzden
ekonomi bizden bunu mümkün olduğunca azaltmaya çalışmamızı ister.
Bakın, bu, hazır
olan güçtür; fakat ısı cinsinden biraz güç
kaybedersiniz, buradaki eksi işareti o demek; böylece Boston’da daha az güce sahip olursunuz.
Pekiyi, bu I kare çarpı R’yi nasıl
azaltabilirsiniz?
Pekiyi, bir telin
direnci nedir?
Bu, r özdirenci,
çarpı telin uzunluğu bölü telin kesitidir.
Böylece birkaç seçeneğimiz
var.
A’yı, kesit
alanını çok geniş tutabilirsiniz, yani çok kalın bir bakır tel; fakat bu
pahalıdır.
Bunu bakırdan daha düşük özdirence
sahip olan altın bir tel ile de yapabilirsiniz.
Bu iyice pahalıdır.
İnsanlar bu iletim
tellerini süper iletken malzemelerden yapmayı düşünüyorlar.
Bunları çok
düşük sıcaklıklarda soğuk tutmak zorundalar.
Bu çok aşırı
derecede pahalıdır, fakat bu sizin direnci düşürmenizin bir yoludur.
Haydi, şimdi
akıma bakalım. Akımla ne yapabiliriz?
100 Mega Watt tükettiğimizi
varsayalım.
Makul olmayan
bir sayı değil; 100 Mega Watt tüketiyoruz, VB potansiyelinin 100
volt olduğunu varsayın, demek ki VB 100 volt’dur.
Şimdi akım
nedir?
Akım çarpı
potansiyel bana gücü verdiğine göre, akımım bir milyon amperdir.
Alternatif
olarak, telde B noktasındaki potansiyelin 100.000 volt, 1000 kat daha yüksek
olduğunu varsayın.
Şimdi akım
sadece 1000 amperdir; ama bana aynı gücü verir.
Her iki durumda
da, saniyede yüz milyon joule tüketiyorum.
Fakat I kare R, güç istasyonundan bana gelirken
yoldaki ısı kaybı, bu durumda diğer durumdakinden bir milyon kez daha düşüktür.
Çünkü I, 1000 kat daha düşüktür ve ısı kaybı akımın karesi ile değişmektedir.
Elektriği bir yerden başka bir yere aktarırken, bunun mümkün olduğu kadar
yüksek potansiyelle yapılmasının nedenini şimdi anlıyorsunuz.
Boston’a getirdiğinizde, bu
aşırı yüksek potansiyele bir şeyler yapmanız gerektiği açıktır, çünkü eğer
burada 100.000 Voltluk bir potansiyel farkını dağıtırsanız, o zaman Boston’daki
nüfusun yarısı elektriğe çarpılır. Bu yüzden şimdi voltajı düşürmeniz
gerekmektedir. Bunu transformatörlerle yaparsınız.
Daha sonraki
derslerde bundan bahsedeceğiz.
Böylece bu
aşırı yüksek voltajı, Amerika’da yaklaşık 110 volt olan güvenle kullanılabilir
bir voltaja düşürürsünüz. Avrupa’da bu değer, 220 volt’tur.
Şimdi soruya
gelelim: VA’yı nasıl yükseltebilirsiniz?
Onu ne kadar
yüksek tutarsanız, yol boyunca kayıp o kadar az olacaktır.
Tabii ki, elektrik
alan boşalmalarından kaçınmalısınız; ki o da 3 milyon volt
bölü metre idi.
Kabloların
yüzeydeki alanında 3 milyon volt bölü metre olursa, korona boşalması meydana gelir.
Bu büyük bir
kayıptır; bundan uzak durmak isteriz. Kablolar tipik olarak yaklaşık r yarıçapındadır.
Bu r, kablonun yaklaşık
2 santimetre kadar olan yarıçapıdır. Bu, ona sanırım 10 üzeri eksi 3 metre karelik
bir kesit alanı sağlar; evet, doğru.
Ve VA
potansiyeli yaklaşık 300 kilovolttur. Bu konfigürasyonla,
3 milyon volt bölü metre’lik elektrik alanının rahatça altında kalırsınız, korona boşalması yaşamazsınız.
Kablonun
uzunluğu l = 1000 kilometre kadar olsaydı, -- akla uzak bir sayı değil --, yani,
elektriği 1000 kilometre mesafeden, Niyagara Şelalesi’nden Boston’a aktarsaydık,
telin direncinin bu durumda ne olacağını da hesaplayabilirdik, çünkü R direnci r çarpı l bölü A’ya eşittir.
Bakırı ele alırsanız,
SI birim sisteminde 2 çarpı on üzeri eksi 8’lik bir özdirence sahiptir.
On üzeri 6
metre uzunluğunda bir kablomuz var, on üzeri eksi 3 metre karelik bir alana
sahip; böylece 1000 kilometrelik kablo
sadece 20 W’luk bir dirence sahip olur.
Sayılar biraz
kolay olsun diye, akımı 300 Amper alırsak, santralin ürettiği güç, 300 kilovolt
çarpı 300 amperdir ve bu yaklaşık 90 Mega Wattır.
Bu benim düşündüğüm
100’e yakındır.
Böylece şimdi
kaybın ne kadar olduğunu hesaplayabilirsiniz.
Kayıp I kare çarpı R.
Direncin 20 W olduğunu, akımın 300 amper olduğunu biliyorsunuz ve böylece
yaklaşık 2 Mega Wattlık bir kaybınız olacağını bulabilirsiniz.
Hiç kötü değil.
90’da 2.
Demek ki, iletimde
yaklaşık yüzde ikilik bir kaybımız olur.
Şimdi güç
santrali ile Boston arasında ne kadarlık bir potansiyel farkı olduğunu hesaplayabilirsiniz;
VA eksi VB IR’dir.
I’nın 300 amper olduğunu ve direncin 20 W olduğunu biliyorsunuz; böylece VA eksi VB yaklaşık
6 kilovolt olur.
Başka bir
deyişle, eğer güç santraliniz iletim hattına gücü 300 kilovolt’ta verirse, o
zaman siz onu burada sadece 6 kilovoltluk bir kayıpla alırsınız.
Bu çok mantıksız
bir durum değildir.
Size bu güç
hatlarının 3 milyon volt bölü metre’lik elektrik alan değerinden daha
aşağılarda tutulmasını söylemiştim. Yoksa korona boşalması yaşayabilirsiniz. O bölgede yıldırımlar olduğunda,
yıldırım, kablo üzerindeki elektrik alanını arttırır ve korona boşalması yaşanabilir.
Bunu defalarca
görmüştüm, sizin gördüğünüz enerji hattı ışımalarını çıplak gözlerimle sadece
gece görmedim aynı zamanda onları işittim de. Çünkü korona boşalmasının çatırdama
sesini işitebilirsiniz.
Bu gerçekten çok
büyüleyicidir. Burada bunu gösteren bir slaydım var.
Bu slaytta bir yüksek-voltaj
güç hattı, iletim hattı, görüyorsunuz ve açıkça korona boşalması parıltısını görebilirsiniz.
Bu parıltı, Romas’ın uçurtma
ipiyle karşılaştırılır. Romas, Benjamin Franklin’in çağdaşı bir deneycidir.
Uçurtmalar,
geceleyin yıldırımların yakınında uçurulduğunda, korona boşalması ve ışık
üretebilirler.
Onlara Roma
uçurtma ipi kandilleri denmesinin nedeni budur.
Benjamin
Franklin, gece karanlığında şimşeklerin yakınlarında uçurtmalarla bazı deneyler
yapmış.
Bu arada, bunun
tehlikeli olduğunu söyleyelim.
Görüyorsunuz, bu
yüksek-voltaj güç hatları korona
boşalmaları yapabiliyor.
Şimdi tekrar Leyden
şişemize gitmek istiyorum.
Hala şurada gördüğünüz şu şişe
ile bir deney yapmıştık ve gerçekten saçma bir durum olmuştu. O gösteriyi tekrar
yapacağım, çünkü o zaman fizikte yanlış bir şeyler varmış gibi göründüğünden,
bir açıklamaya ihtiyaç var. Daha önce gördüğümüz her şey ve Leyden şişesinin ne
olduğu hakkında hafızanızı yenilemek istiyorum.
Leyden şişesi, bir kavanoz
biçiminde aralarında dielektrik bulunan iki iletkenden oluşan bir kapasitörden
başka bir şey değildir.
Camdan olan iç
kısım, diyelim ki, bu şekilde olsun.
Orada görüyorsunuz,
kısa bir süre sonra onu orada göreceksiniz ve ayrıca iletkenlerimiz var; bunun
etrafında iletken bir beher ve içinde de iletken bir beherimiz var.
Ve bunları Windhurst’la yükleyelim. Bu Windhurst makinesi.
Ve onu çalıştırdığımızda, iletken
üzerinde serbest yükler elde ederiz; tam burada sigmaserbest elde edersiniz, ve burada, elbette zıt işaretli sigma. Ve dielektrik
üzerinde indüklenmiş sigmalar elde edersiniz.
Neden bunu elde
edersiniz?
Çünkü dielektriğiniz
sigmaserbest’in oluşturduğu bir dış elektrik alan görür; böylece kutuplanmaya
başlar, dolayısıyla burada ve orada indüklenmiş yükler elde edersiniz.
Eğer bu taraf
pozitif ise, indüklenmiş yük burada
negatif olacaktır veya bunun tersi.
Burada iç kısmı
çıkarabilelim diye bir metal kancamız var.
Ve
yaptığımız şey şuydu: Windhurst ile onu yükledik ve böylece belli miktarda
enerji oluştu.
Bu düzenlenişin
elektrostatik potansiyel enerjisi 1 bölü 2 Qserbest çarpı potansiyel
farktır; burada Qserbest dış iletkendeki yüktür.
Ve sonra şunu yaptım: yükledikten sonra onu çok dikkatli bir
şekilde söktüm, iç kısmı dışarı çıkardım; camı, dış kısmı çıkardım ve tüm
serbest yükü boşalttım.
İletkenlere dokundum ve bunları boşalttım; böylece hiç Qserbest
yükü kalmadı.
Yok oldu.
Serbest yükler
yok olduğu an, indüklenmiş yük de gitmelidir; çünkü indüklenmiş yük sadece serbest
yükten dolayı oradadır.
İndüklenmiş yük
yoğunluğunun 1 eksi 1 bölü kappa çarpı sigmaserbest olduğunu
hatırlayın.
Böylece eğer
camın kappa değeri 5 olursa, o zaman indüklenmiş yük yoğunluğu yaklaşık 0.8 çarpı serbest yüzeysel yük yoğunluğudur.
Serbest yükler
yok olduğu anda, indüklenmiş olanlar da gider.
Sonra şişeyi tekrar
birleştirdim; iç kısmı dış kısımla kısa devre yaptığımda, büyük bir sürpriz oldu, çünkü büyük bir
kıvılcım gördük.
Bunun anlamı, orada
enerji kaldı demektir; bu çok şaşırtıcıdır.
Fizikte bir
şeyler yanlış olmadıkça, orada enerji kalamaz.
Daha önce, geçen
sefer görmüş olduğunuz şeyleri tekrar hatırlatmak istiyorum size; daha
sonra açıklama için bir öneride bulunacağım.
Işık düzenimi
kontrol edeyim. Ah, her yeri karartmalıyız.
Aslında siz ona
bakarken ben onu yükleyebilirim.
Evet.
Şimdi karart.
Ve şimdi onu
parçalarına ayırıyorum.
İç kısmı
çıkarıyorum.
Cam iyi bir
yalıtkandır, böylece elimle dokunmaktan çekinmiyorum.
Tamam, şimdi iç
iletkeni alıyorum, ona dokunuyorum, onu yalıyorum, onu öpüyorum; böylece tüm
yükü boşalttım.
Bu tamam.
Aynısını dış
iletkende de yapıyorum, onu elimde tutuyorum.
Şüphesiz üzerinde artık Qserbest
kalmadı, üzerinde artık hiç yük yok.
Camı tekrar yerine
koyuyorum ve iç kısmı da. Şimdi ortalığı biraz daha karartacağım; çünkü kısa
devre yaptığımda, kıvılcımı görmenizi istiyorum, dolayısıyla ışıkları kısıyorum,
iyice yakından bakın.
Onu yapacağım
zaman size söyleyeceğim.
Üç, iki, bir...
ve iyice yaklaşıyorum,
0.
İşte büyük bir kıvılcım.
Bu enerji
demektir ki, çılgınca bir şey.
Orada hiç enerji olmamalıydı.
Ve böylece bazılarınız
bunu açıklayamamaktan ötürü uykusuz geceler geçirmiş olmalıydı. Aslında
bazılarınız bana e-mail yazmıştı.
Uykusuz geceler
geçirmenize gerek yok, size bunu anlatabilirim.
Böylece, ne
oluyor?
Sadece bir tek
olasılık var: Camın üzerinde serbest yükler olmalı.
Onlar oraya nasıl
geldi? Korona boşalmasıyla…
Orada bulunabilmelerinin
tek yolu budur.
Havadaki
elektrik alanının, E’nin, 3 çarpı 10 üzeri 6 volt bölü metreden daha büyük olamayacağı
aklınızda duruyor.
Eğer daha büyük
olursa, korona boşalması olur.
Bu arada söyleyeyim
ki, bu değer camda biraz daha yüksektir.
10 üzeri 7 volt
bölü metre kadardır.
Şimdi belirli varsayımlara
dayalı bazı hesaplamalar yapacağım.
Bu varsayımlar
tam anlamıyla kesin olmayabilir; çünkü bu sistemin boyutlarını tam olarak bilmiyorum,
fakat tam boyutları önemli değil.
Önemli olan, onun
arkasındaki fikir; niçin böyle çılgın şeyler yapıyor?
Her şeyden önce,
bu kapasitörün iki paralel düzlem levhadan oluştuğunu varsayacağız.
Bu basitleştirici bir
durumdur; çünkü aslı şişe şeklindedir.
Windhurst’un 30
kilovolt ürettiğini varsayacağız.
Bunun yaklaşık
olarak doğru olduğunu biliyorum, fakat bu 25 de olabilir. 35 de...
Dış iletken ile
cam arasındaki hava boşluğunun 1 milimetre olduğunu varsayacağım, her iki
aralık da 1 milimetre. Ve camın kalınlığının 3 milimetre olduğunu varsayıyorum ve
cam için kappa = 5 alıyorum.
Bunlar hesaplamalarımın temeli.
Böylece şimdi
burada dış tarafta bir iletkenim var.
Bu cam ve bu
içerdeki iletkendir. Bu aralık 1 milimetre, bu 3
milimetre kalınlığında ve bu aralık da 1 milimetredir. Ve tüm bu nesnenin
üzerindeki potansiyel farkı 30 kilovolt olacaktır.
Fakat potansiyel
farkın her zaman E çarpı d olduğunu biliyorum.
Potansiyel, boşluk
için yerel E çarpı bu d, yerel E çarpı bu d ve yerel E çarpı bu d olur.
Aynı zamanda, Ecam ‘ın, Ehava bölü
kapa olduğunu biliyorum, burada kapa 5.
Ve burası ile
burası arasındaki toplam potansiyel farkın 30.000 volt olması gerektiğini biliyorum.
Ve böylece burada havada,
burada havada ve burada camda elektrik alanını kolayca hesaplayabilirim; çünkü bir
bilinmeyenli basit bir eşitliğim var: şu
aşağıdaki.
Önce bu boşluk
üzerinden geçerim ve havadaki E çarpı 1 milimetre olan d mesafesi elde ederim.
Fakat tabii ki
sonra bu boşluk boyunca da gitmem gerekir; bu nedenle bunu ikiyle çarparım.
Ve şimdi
havadaki elektrik alanını 5’e bölerek bulacağım, camdaki elektrik alanı çarpı
onun 3 milimetrelik kalınlığını eklemek zorundayım ve hepsi 30000 olmalı; çünkü
bu, burası ile orası arasındaki potansiyel farktır.
Bu bir
bilinmeyenli bir eşitliktir.
Ve şimdi hava
boşluğundaki elektrik alanını hesaplayabilirim.
Hava
boşluğundaki elektrik alanı, sonuçta 11.5 çarpı 10
üzeri 6 volt bölü metre çıkar.
O elbette
burada da aynı 11.5 çarpı 10 üzeri 6 ve burada 5 kat
daha küçüktür, böylece burada 2.3 çarpı
10 üzeri 6 bulurum.
Ödevimi doğru
yaptığımı size göstereyim. Burada potansiyel fark şimdi 11.5
kilovolttur.
Buraya kilovolt
olarak yazıyorum.
Buradaki
potansiyel fark şimdi yaklaşık 7 kilovolttur ve buradaki potansiyel fark gene 11.5 kilovolttur.
Ve eğer bunları
toplarsanız 30 elde edersiniz.
Buna bakarsanız, bu olamaz;
çünkü 11.5 çarpı 10 üzeri 6 ‘lık bir alan, elektrik boşalması
alanı üzerindedir.
Dolayısıyla ne
olacaktır? İletkenden cama korona
boşalması oluşacaktır; yani cam üzerine yük püskürtüyorsunuz demektir ve işte bu,
bu tuhaf davranışın çözümü için anahtardır.
Daha sonra onu
parçalarına ayırıp iletkenlerin serbest yükünü aldığımda, cam üzerine
püskürtülmüş olan serbest yükler hâlâ oradadır.
Onları asla
ortadan kaldıramam.
O yükleri
ortadan kaldırmak çok zordur; çünkü cam bir yalıtkandır.
Bir yalıtkandan
yükü almak çok zordur.
Bir iletkenden yük
almak kolaydır; yıllarca kendimi inandırdığım gibi, iletkenin Qserbest yükünü
aldığınızda camın üzerinde de yük kalmayacağına sizi inandırmaya asla teşebbüs
bile etmedim.
Bu yanlış,
çünkü korona boşalması vardır.
Şimdi şu soru
geliyor: Parçalarına ayırmadan önce, elektrik alanının ve potansiyellerin
durumu nedir?
Buraya bir
çizim yapacağım ve tekrar bir iletken, cam ve bir iletken daha çizeceğim.
Korona boşalmasından sonra, alanın burada 3 çarpı 10 üzeri 6
olduğunu varsayıyorum.
Belki biraz
daha düşüktür; fakat olabileceğinin maksimumu budur ve böylece burada havadaki
alan da 3 çarpı 10 üzeri 6 volt bölü metre olacaktır.
Fakat burası ile
burası arasındaki potansiyel farkın 30 kilovolt olması gerektiğini bildiğimden,
hemen burada elektrik alanının şimdi 8 çarpı 10 üzeri 6 volt bölü metre olduğu
sonucuna varabilirim.
30 kilovolta ulaşmanın
tek yolu budur. Çünkü 3 milyon volt bölü metre bana burada 3 kilovolt verir.
Bu da burada 3
kilovolt verir.
Böylece şimdi
burada 24 kilovoltluk potansiyel farkına ihtiyacım var. Ve bu, 3 milimetre üzerinden
8 çarpı 106’lık alanı gerektirir.
Bakın, bu alan o
alandan daha güçlüdür; oysaki daha önce bu alanın o alandan 5 kat daha düşük
olduğunu varsaymıştık.
Niçin şimdi o
daha yüksektir?
Çünkü bu yüzey
üzerine, tam buraya, serbest yükler püskürttük.
O, artık dış
alan ve de indüklenmiş yükler tarafından dikte edilmiş alan değildir.
Artık durum bu değildir.
Şimdi onun kendisi
serbest yük taşır.
Artık, cam
üzerinde, tam burada, bu alanı verecek ne kadar yük olduğunu hesaplamak için,
belki cesarete değil ama, tüm diğer araçlara
sahipsiniz.
Bu oldukça
kolay bir hesaplamadır.
Burada cam üzerinde,
iletkenin üzerinde olan yükten 12 kat daha fazla serbest yük olduğunu hesaplayacaksınız;
tam 12 kat daha fazla. Ve eğer Leyden şişesini parçalarına ayırır ve iletkenler
üzerindeki serbest yükü atarsam, neredeyse hiçbir şey yapmış olmam; çünkü
serbest yükün çoğu cam üzerindedir ve ona dokunmadım.
Şimdi, eğer
tekrar birleştirirsem, hemen hemen tüm enerji kalır.
Çok fazla
kaybetmedim. Biraz kaybettim, ama çok değil.
Aslında yapmam
gereken şey, içteki camı da boşaltmakmış.
Bu kolay değil,
fakat onu bugün deneyeceğim.
Bu çok kolay
değil; evet, bu yükü boşaltmak çok kolay değil, ama bunu deneyeceğim.
İşte o zaman, eğer
onu tekrar birleştirip kıvılcım çıkarmaya çalışırsak, bunun için geriye yeterli
enerji kalmamış olmalıdır.
Öyleyse aynı yolu izleyelim ve onu yükleyelim.
Tamam, bu kabloyu çıkarıyorum, o kabloyu
çıkarıyorum.
Onu parçalarına
ayırıyorum, her şeyi daha önce yaptığım gibi aynı şekilde yapıyorum; gitti, bütün
yük gitti, her ne kadar vardıysa gitti.
Bütün yük
gitti.
Şimdi, bu daha
zordur.
Eğer bunu
yaparsam, bu yeterli olmayacak.
Oraya
gitmeliyim.
Ooo, gerçekten
bunu hissedebildim. O gerçekten müthiş bir his.
Kendimde bir tür
korona boşalması hissedebilirim; aslında her
şeyi dışarı almalıyım ve bu kolay değildir.
Aslında, ben
gömleğimle ovarsam, bunu daha kötü hale getirebilirim.
Bunu sürtünme
ile yükleyebilirim.
Fakat
yapabileceğimin en iyisini yapacağım. Bu yaptığım şey, hiç uygun değil.
Tamam
Şimdi yük elde etmeye çalışacağım, daha önce tamamen göz ardı ettiğimiz bir
şey.
Bu, aslında
enerjinin bulunduğu yerdir ve ben bunu yok etmeye çalışacağım. Şimdi onu bir
araya getireceğim ve aynı yolu izleyeceğim.
Kırmadım, iyi.
Tekrar geriye
koyayım.
Ortamı karartacağım;
eğer camdan tüm yükü boşaltmayı başaramadıysam, küçük bir kıvılcım görebilirsiniz.
Böylece tekrar
kısa devre yapıyorum: üç, iki, bir, sıfır ve... evet, küçücük
sevimli bir kıvılcım gördüm.
Onu siz görmemiş
bile olabilirsiniz.
Böylece buradan
şu sonucu çıkarmalıyız: Bu olayın arkasındaki fizik camda yatmaktadır ve fizik,
bazen bizi şaşırtsa da, hep çalışmaktadır.
Gelecek derste
görüşürüz.