MIT Açık Ders Malzemeleri
http://ocw.mit.edu
8.02 Elektrik ve Manyetizma,
Bahar 2002
Lütfen
aşağıdaki alıntı biçimini kullanın:
Lewin, Walter, 8.02 Elektrik ve
Manyetizma, Bahar 2002 (Massachusetts Teknoloji Enstitüüs: MIT Açık Ders
Malzemeleri). http://ocw.mit.edu (accessed MM DD, YYYY). License: Creative Commons
Attribution-Noncommercial-Share Alike.
Not: Alıntılarınızda
lütfen bu malzemelerin gerçek tarihini kullanınız.
Bu materyalin alıntı olarak
gösterilmesi veya kullanım koşullarımız hakkında daha fazla bilgi için, http://ocw.mit.edu/terms web sitesini ziyaret
ediniz.
MIT Açık Ders Malzemeleri
http://ocw.mit.edu
8.02 Elektrik ve
Manyetizma, Bahar 2002
Transkripti indirmek için - PDF
Transkript – Ders 4 Elektrostatik
Potansiyel ve Elektrik Enerjisi
Gene
bazı yeni kavramlardan söz edeceğiz bugün.
İlk
kavram, elektrostatik potansiyel enerjidir.
Onu
U ile göstereceğiz ve ayrıca bağımsız olarak elektriksel potansiyelden bahsedeceğiz.
O,
çok farklıdır; onun için V simgesini kullanacağız.
Varsayalım
ki, burada q1 yüküm var; bu yük artıdır ve burada gene artı q2
yüküm var, bunlar birbirlerinden R kadar
uzaklıktadır.
Ve
burası P noktası.
Bu
yükleri buralara, bu mesafeye getirmek için iş yapmak zorunda olduğum çok
açıktır, çünkü onlar birbirini iterler.
Bir
yaydaki itme gibi. Yayı bırakırsanız, enerjiyi geri alırsınız.
Eğer
onlar küçük bir iple bağlanmış olsalardı, ip gerilecekti; makası alıp ipi kestiğinizde,
onlar tekrar ayrı yerlere uçarlardı.
Böylece,
orada iş yaptım, işte elektrostatik potansiyel enerji dediğimiz şey budur.
Şimdi,
biraz ayrıntılı olarak ne kadar iş yapmak zorunda olduğumu hesaplayalım.
Pekiyi,
ilk olarak q1’i buraya koyalım; eğer uzay boşsa, q1’i
buraya yerleştirmek hiç iş yapmayı gerektirmez.
Ama
şimdi, çok uzaktan geleceğim; “çok uzağı” daima sonsuz olarak düşünürüz; kuşkusuz
bu biraz abartılıdır. Şimdi ben bu q2 yükünü sonsuzdan şu P
noktasına getiriyorum.
Ve
ben, Walter Lewin, iş yapmak zorundayım.
İtmek,
itmek ve itmek zorundayım ve daha yakına getirmek için daha ve daha güçlü itmeliyim
ve sonunda bu P noktasına ulaşırım.
Burada
olduğumu varsayalım ve bu aralık küçük r olsun. Bu noktaya ulaştım.
Bu
durumda üzerime etkiyen kuvvet, elektrik kuvveti, dışarıya doğrudur.
Ve
bu yüzden bu kuvvetin üstesinden gelmeliyim ve benim kuvvetim, F-Walter Lewin,
bu yöndedir.
Pozitif
iş yaptığımı görebilirsiniz; çünkü hareketimin yönü, kuvvetin yönüyle aynıdır.
Pozitif
iş yaparım. Bu yaptığım iş, hesaplanabilir.
Sonsuzdan
bu P noktasına kadar olan yol boyunca Walter Lewin’in yaptığı iş, sonsuzdan R
yarıçapına kadar integral, Walter Lewin’in kuvveti skaler çarpım dr dir.
Ama
tabiî ki bu iş, R’den sonsuza giderken
elektrik kuvveti nokta dr almakla yapılan işle tamamen aynıdır.
Çünkü
kuvvet, elektrik kuvveti ve Walter Lewin’in kuvveti aynı büyüklükte, fakat zıt
yöndedirler ve bu yüzden integral sınırlarını sonsuzdan R’ye almak yerine R’den
sonsuza almak aynı şeydir. Bu aynı şeydir.
Bu
integrali hesaplayalım, çünkü oldukça kolaydır.
Elektrik
kuvvetini, Coulomb yasasından biliyoruz; o itiyor, kuvvet ve dr şimdi aynı
yöndedir; bu yüzden onlar arasındaki teta açısı sıfırdır, tetanın kosinüsü 1
dir, dolayısıyla bütün bu vektörleri unutabiliriz ve bunu şöyle yazarız: q1q2
bölü dört pi epsilon 0 ..
...şimdi,
aşağıda, burada bir r karem var.
Ve
şimdi büyük R’den sonsuza kadar, dr bölü r kare integralim var.
Bu
integral eksi bir bölü r’dir.
Onu
R ve sonsuz arasında değerlendirmeliyim
Ve
bunu yaptığım zaman artı bir bölü büyük R elde ederim.
Öyle
değil mi, dr bölü r karenin integrali, eminim, bunu hepiniz yapabilirsiniz,
eksi bir bölü r’dir.
Onu
R ve sonsuz arasında değerlendiririm ve böylece artı bir bölü R elde ederim.
Ve
böylece U, bu yükü bu noktaya getirmek için yapmam gereken iş şimdi, U eşittir
q1 çarpı q2 bölü dört pi epsilon sıfır R olur.
Ve
elbetteki bu skalerdir; bu iştir ve birimi
joule’dür.
Eğer
q1 ve q2 ikisi birlikte pozitif ya da negatif iseler,
pozitif iş yaparım; eksi çarpı eksinin artı olduğunu biliyorsunuz. Çünkü o
zaman onlar birbirlerini iterler.
Eğer
biri pozitif diğeri negatif olursa, negatif iş yaparım; onun işarete duyarlı olarak
ortaya çıktığını görürsünüz, eksi çarpı artı eksidir.
Böylece
negatif iş yaparım. İkisi aynı işaretli değilse…
Tüm
bu yolu, sonsuzdan bir doğru çizgi boyunca gelmeyip eğri bir yolla gelerek
sonunda bu noktaya, P noktasına ulaşırsam; yapmam gereken iş miktarının tamamen
aynı olacağına kendinizi ikna etmenizi istiyorum.
8.01
dersindeki yerçekimiyle olan paralelliği görürsünüz.
Yer
çekimi korunumlu bir kuvvettir ve korunumlu kuvvetlerle uğraştığımızda, bir
noktadan başka bir noktaya giderken yapılması gereken iş yoldan bağımsızdır.
Bu
korunumlu kuvvetin tanımıdır. Elektrik kuvvetleri de korunumludur.
Ve
böylece, bu noktaya doğru bir çizgi boyunca mı, yoksa iyice eğri-büğrü bir yol
boyunca mı geldiğimin hiç önemi yoktur. Bu, aynı miktarda bir iştir.
Şimdi,
eğer bir yükler topluluğumuz varsa, yani artı ve eksi yüklerimiz; bir artı, bir
eksi, bir artı, eksi, artı, artı..., bu durumda, şimdi ben Walter Lewin’in onları
bir araya getirmek için yapması gereken işin miktarını hesaplayabilirsiniz.
Sonsuzdan
buraya birini getirin, sonra başka birini, başka birini ve bütün işleri toplayın,
bazı işler pozitif, bazı işler negatif olabilir.
Sonunda,
bu yükleri bir araya getirmek için yapmanız gereken toplam iş miktarına
ulaşırsınız.
Büyük
U nun anlamı işte budur.
Şimdi
elektrik potansiyeline dönelim.
Bunun
için, burada artı büyük Q dediğim bir yükle başlayayım. Buraya yerleştirilmiş.
Ve
bundan R kadar uzakta bir P konumuna artı q sınama yükünü yerleştireyim
Şimdilik
onu pozitif alalım, sonra onu negatife değiştirebilirsiniz.
Elektriksel
potansiyel enerjiyi zaten biliyoruz; biraz
önce, q çarpı Q bölü dört pi epsilon sıfır R olduğunu hesapladık.
Bulduğumuzun
tamamen aynısı.
Elektrik
potansiyel..., elektrostatik potansiyel enerji, bu yükü buraya getirmek için
yapmak zorunda olduğum iştir.
Şimdi
elektriksel potansiyeli anlatacağım.
Elektriksel potansiyel.
Ve
bu, sonsuzdan bu noktaya giderken yapmak zorunda olduğum, birim yük başına iştir.
Bu
yüzden q artık işin içine girmedi.
O,
sonsuzdan P konumuna giderken birim yük başına yapılan iştir.
Ve
bu, birim yük başına yapılan iş ise, küçük q’nun yok olacağı açıktır.
Böylece
şimdi, P konumundaki V’yi yazarız.
Potansiyel,
P konumundaki elektriksel potansiyel, şimdi sadece Q bölü dört pi epsilon sıfır
R’dir.
Küçük
q yok oldu. O da bir skalerdir.
Bunun
birimi joule’dü. Burada birim, joule bölü Coulomb’dur.
Bir
yüke böldüm. O, birim yük başına iştir. Buna kimse Coulomb başına joule demez.
Buna
Volt diyoruz, bu konuda araştırmalar yapan büyük Volta’ya izafeten ona bu isim
verildi.
Bu
yüzden bu birime volt deriz. Coulomb başına joule ile aynıdır.
Eğer
basit bir duruma, buradaki gibi sadece bir tek yüke sahipsek, o zaman herhangi bir yerde, bu yükten
istediğiniz herhangi bir uzaklıkta, potansiyel budur.
R
artarsa, yani daha çok uzaklaşırsanız, potansiyel daha düşük olacaktır.
Bu
Q pozitifse, potansiyel uzayda her yerde, tek bir yük için, pozitiftir.
Ve
Q negatifse, uzayda her yerde potansiyel negatiftir.
Elektrostatik
potansiyel negatif olabilir.
Yük
negatifse, sonsuzdan getirilen birim yük başına yapılan iş negatif olacaktır.
Sonsuz
uzakta olduğumda, bu R sonsuz büyüklükte olduğunda, potansiyel sıfırdır.
Sıfırımızı
böyle tanımlarız.
Böylece,
pozitif yük yakınında pozitif potansiyellere sahip olursunuz, negatif yük
yakınında negatif potansiyellere; ve eğer çok çok uzaktaysanız, o zaman potansiyel
sıfırdır.
Şimdi
bizim Van de Graaff’a dönelim. O, R yarıçaplı içi boş bir küredir. Yaklaşık 30
santimetre.
Ve
buraya artı on mikrocoulomb koyacağım. Bu yük, kendini düzgün bir şekilde dağıtacaktır.
Gelecek sefer bunu ayrıntılı olarak tartışacağız. Çünkü o bir iletkendir.
Zaten
geçen derste, kürenin içerisindeki elektriksel alanın sıfır olduğunu tartışmıştık.
Dıştaki
elektrik alan sıfır değildir, fakat tüm yüklerin burada, bu noktada olduğunu düşünebiliriz;
elektrik alanın dışardaki değerini bilmeyi istediğimiz sürece, artı on
mikrocoulombun hepsi buradadır.
Onun
bir küre olduğu gerçeğini unutabilirsiniz.
Ve
şimdi, uzayda herhangi bir noktada elektrik potansiyelin ne olduğunu bilmek
istiyorum.
Buradaki
değeri nedir ve buradaki nedir, şimdi merkezden r mesafesinde olan P noktasındaki
potansiyeli bilmek istiyorum.
Ve
merkezden bu küçük r uzaklığında da
İlk
olarak buradaki potansiyeli bulalım.
P
noktasındaki potansiyel, R den sonsuza kadar integral, elektrik kuvveti bölü q sınama
yüküm skaler çarpım dr ‘dir.
Ama
bu elektrik alandır; bakın, bu kuvvet çarpı mesafe iştir, ama o, birim yük
başına iştir, böylece benim test yükümü çıkarırım.
Ve
böylece bu, E nokta dl
– af edersiniz dr’nin r’den sonsuza kadar integralidir.
Bu
çok kolay bir integraldir. Çünkü E’nin ne olduğunu biliyoruz.
Birkaç
kez karşılaştığımız elektrik alan.
Coulomb
yasasını izleyerek bu integral hemen hesaplanır ve Q bölü dört pi epsilon sıfır
r bulunur; bu hiç de sürpriz değildir, çünkü biz zaten onu noktasal bir yük için
elde etmiştik.
Böylece
eğer küçük r büyük R den daha büyükse durum budur. Kesinlikle bizim önceden elde
ettiğimiz şey.
Bazı
sayılar verebiliriz.
Eğer
r eşit R alırsanız, ki R eşit 0.3 metredir ve buraya 10 mikrocoulomb koyarsanız
ve bu 30 santimetre, o zaman üç yüz bin volt bulursunuz.
Böylece
üç çarpı on üzeri beş Volt elde edersiniz.
Eğer
r eşit 60 santimetre alırsanız, yani mesafeyi iki katına çıkarırsanız,
potansiyel iki kat azalır, orada bir bölü R var, böylece bu yüzelli kilovolt
olacaktır.
Üç
metreye giderseniz, o zaman on kat azalır ve otuz kilovolt olur.
Eğer
sonsuza giderseniz, orası tüm pratik amaçlar için bu binanın girişi, örneğin Giriş’teki
Lobi 7 olabilir, orada tüm pratik amaçlar için potansiyel sıfırdır.
r
çok büyük olduğundan hiç potansiyel kalmaz.
Eğer
ben Walter Lewin, cebimde bir q yüküyle, sonsuzdan Van de Graaff’ın bu yüzeyine
yürürsem, bu noktaya ulaşıncaya kadar iş yaparım. Potansiyel ile yükü çarparım,
o size tekrar işi verir, çünkü potansiyel birim yük başına işti ve böylece yaptığım
iş, cebimdeki yük çarpı potansiyel, bu durumda Van de Graaff’ın potansiyelidir.
Üç
yüz bin volt olan bu yüzeye yol boyunca gidersem…
Güçlü
bir adam olsaydım, o zaman cebime 1 coulomb koyardım.
Bu
çok fazla yüktür. O zaman üç yüz bin joullük iş yapmış olurdum.
Lobi
7’den Van de Graaff’a bir coulomb taşıyarak...
Bu,
“The Empire State” Binası’na tırmanmak için yapmam gereken işle yaklaşık olarak
aynıdır.
Ünlü
mgh, kütlem çarpı g çarpı tırmanmak zorunda olduğum yükseklik.
Böylece
elektriksel potansiyelin mesafeyle nasıl değiştiğini biliyorum.
O,
bir bölü r bağıntısıdır.
Şimdi,
Van de Graaff’a ulaştım, ben yüzeydeyim, sınama yüküyleyim ve şimdi içeriye giriyorum.
Ve içeri girdiğimde, artık kuvvet hissetmem. İçeride elektrik alan yoktur.
Bu
yüzden içerde hareket ederken kuvvete maruz kalmam. Bu iş yapmadığım anlamına
gelir. Böylece bu, potansiyelin sabit kalması anlamına gelir.
Ve
burada bir elektrik alanının olmaması, elektriksel potansiyelin her yerde tamamen
aynı olduğunu, kürenin yüzeyinde içeridekinin aynı olduğunu ima eder.
Çünkü
bir sınama yüküyle dolaşırken artık iş yapmak gerekmez.
Bu
özel durum için, elektrik potansiyelin r’ye göre bir grafiğini çizebilirim; burası
Van de Graaff’ın yarıçapı; potansiyel bu noktaya kadar sabit olacak ve sonra burada
bir bölü r ile azalacaktır.
Ve
seçtiğimiz sayılar için, burada maksimumda potansiyel, üç yüz bin volt
olacaktır.
Aynen
haritaya baktığınız zaman, orada eşit rakımlar olarak isimlendirdiğimiz
dağların eş yükselti eğrilerini görürsünüz. Burada da eşpotansiyel yüzeylerimiz
var.
Bir
noktasal yükünüz olsaydı ya da Van de Graaff’ınız olsaydı, bunlar eş merkezli
küreler olacaktı.
Yük
pozitif olduğunda, dışarda ne kadar uzağa giderseniz, potansiyel o kadar düşük
olacaktır. Onlar hoş küresel yüzeyler olurlar.
Şimdi,
birden fazla yükümüzün olduğunu varsayalım, örneğin artı Q1 yükü ve
eksi Q2 yükümüz olsun. Ve şimdi size P noktasındaki potansiyelin ne
olduğu sorulsun.
Peki,
şimdi P noktasındaki elektrik potansiyeli, VP, Q1 yükü orada
tek başına olsaydı, ölçmüş olduğunuz potansiyel olurdu.
Ve
Q2 yükü orada tek başına olsaydı, görmüş olduğunuz potansiyeli
eklemek zorunda kalırdınız.
Sadece
birinin birim yük başına işi ile diğerinin birim yük başına işini ekleme.
Ve
eğer bu negatifse, o zaman bu nicelik negatiftir ve bu pozitiftir.
Böylece,
pozitif ve negatif yük dizilimine sahip olduğunuzda, potansiyelin işareti doğal
olarak uzayda bulunduğunuz yere bağlıdır; artı yüke yakınsanız potansiyel
elbette pozitiftir, çünkü bir bölü r büyüktür.
Eğer
negatif yüke çok yakınsanız, bu kez bu yükün bir bölü r’si baskın olacak ve
böylece negatif potansiyel elde edeceksiniz.
Ve
böylece pozitif potansiyel yüzeyleriniz var; negatif eş potansiyel yüzeyleriniz
var ve sıfır potansiyele sahip yüzeyler var.
Ve
bunları gözünüzün önüne getirmek her zaman çok kolay değildir.
Fakat
size göstermek istediğim şey, Maxwell’in bu eşpotansiyelleri kavramak için
kendi yaptığı bir çalışmasıdır.
Ve
işte burada Maxwell’in yayınının bir yansısı var.
İki
yük görüyorsunuz, artı dört ve artı bir olduğunu varsayalım — eksi dört ve eksi
bir de olabilir, ama hepsini artı varsayalım.
Ve
yeşil çizgileri görüyor musunuz? onlar daha önce gördüğümüz alan çizgileridir.
Şimdi,
yeşil alan çizgilerini dikkate almayın.
Kırmızı
çizgiler eş potansiyellerdir.
Ve
onları düşey eksen etrafında döndürmelisiniz; çünkü elbette onlar üç boyutlu yüzeylerdir.
Kırmızı
renkli tüm eşpotansiyel yüzeyleri çizmedim, çünkü o zaman burada aşırı derecede
sıkışmış oluyorlar.
Ama
onların çoğunu kırmızıyla göstermeye çalıştım.
Bu
yük pozitif ve şu yük de pozitif olduğu için, uzayda her yerde, nerede
olursanız olun, potansiyel pozitif olmak zorundadır. Negatif olduğu bir tek nokta
bile yoktur.
Artı
dört ve artı birden çok uzaklaşırsanız, o zaman eş potansiyel yüzeylerin küre
olmasını beklersiniz; çünkü neredeyse artı beş yüküne bakıyormuşsunuz gibidir.
Böylece
çok uzaklara gittiğinizde, tamamen küresel şekiller elde etmeniz sizi şaşırtmamalıdır.
Artı
dört yüküne çok yaklaştığınızda, onlar mükemmel kürelerdir; artı bir yüküne
yaklaştığınızda, onlar gene mükemmel kürelerdir.
Fakat
arada bir yerde, ne artı dörde ne de artı bire yakın olmadığınız bir yerde, onlar
bu çok komik şekillere sahiptirler. Onlar
bana biraz balon şeklini hatırlatıyor.
Bunun
gibi bir balon… Görüyorsunuz.
Burada bir yüzey var ki,
çok alışılmamış bir eş-potansiyel yüzey, burada, elektrik alanın sıfır olduğu
bir nokta var.
Bu, bir tür bükük kaz boynu
gibidir, şunun gibi bir şey... Böylece burada bir noktası olan bir yüzeyiniz var ve tam olarak bu nokta,
elektrik alanın sıfır olduğu noktadır.
Bu, potansiyelin sıfır olduğu anlamına gelmez, tabii ki değil,
potansiyel burada pozitiftir.
Eğer Lobi 7’den artı bir yükle gelirseniz, ki bu noktaya kadar yürümek
durumundasınız, pozitif iş yaparsınız.
Hem artı birden, hem de artı dörtten kaynaklanan iki itici
kuvvetin üstesinden gelmek zorundasınız.
Ama sonuçta, bu noktaya ulaştığınız zaman, rahatlarsınız; çünkü bu
noktada üzerinizde hiçbir kuvvet yoktur.
Bu da elektrik alanının sıfır olduğu anlamına gelir. Sizin hiç iş
yapmadığınız anlamını taşımaz.
Bu yüzden potansiyellerle elektrik alanları asla
karıştırılmamalıdır.
Dikkatinizi yeşil çizgilere çekmek istiyorum, alan çizgilerine;
onlar her yerde eşpotansiyellere diktirler.
Bir sonraki dersimde buna geri döneceğim.
Bu bir rastlantı
değildir. Bu her zaman olan bir durumdur.
Şimdi, Maxwell size biraz daha karmaşık şeyler gösterecek.
Burada o bizim için, eşpotansiyel yüzeyleri, kırmızı olan
yüzeyleri, hesaplamış.
Üç boyutlu yapmak için, gene düşey eksen etrafında döndermeniz
gerekiyor.
Şimdi, eksi bir ve artı dört yükümüz var.
Ve böylece her ne zaman yüzey kırmızı olursa, potansiyel pozitif
demektir ve her ne zaman mavi ile çizdiysem, potansiyel negatiftir.
İlk olarak, eğer hem eksi bir hem de artı dörtten çok uzakta olduğunuzda,
etkin olarak artı üç yüküne baktığınızı düşünebilirsiniz.
Ve böylece, çok uzaklara giderseniz, potansiyelin her yerde
pozitif olduğundan eminsinizdir ve yüzeylerin gene küresel olmasını beklersiniz.
Buradan bakarsanız, eksi bir ve artı dörtten oldukça uzaktasınız
demektir ve bu, gerçekten de zaten bir küre şeklindedir.
Böylece, artı dört ve eksi bir yüklerinin, uzakta bir artı üç gibi
davrandığı açıktır.
Eğer artı dörde çok yakınsanız, artı dört etrafında güzel bir küre
elde edersiniz, pozitif potansiyelli. Eksi bire yakınsanız mavi yüzeyler gene hemen
hemen birer küredir; ancak şimdi onların tümü negatiftir. Çünkü şimdi eksi bire
çok yakınsınız. Yani negatif potansiyele…
Burada şimdi sıfır potansiyele sahip bir yüzey bulunmaktadır. Bulunmak zorundadır; çünkü eksi bire yakın
negatif potansiyelde isen, çok uzaktaki pozitif potansiyele giderken, sıfır olan bir yüzeyden geçmek durumundasın.
Ve burada bir yüzey var, ben hala onu maviyle gösteriyorum.
Gerçekten bu yüzey üzerinde her yerde potansiyel sıfırdır.
Orada elektrik alan sıfır mıdır? Kesinlikle hayır. Elektrik alanı
potansiyelle karıştırılmamalıdır.
Bunun anlamı, cebinize bir sınama
yükü koyup sonsuzdan gelir ve bu yüzeye yürürseniz, bu yüzeye ulaşana kadar
sıfır iş yaparsınız demektir.
Bunun anlamı budur. Bu potansiyel sıfırdır.
Burada, daha önceki derslerimde tartıştığımız, elektrik alanın
sıfır olduğu bir nokta var. Orada potansiyel sıfır değildir.
Potansiyel burada kesinlikle pozitiftir. Çünkü burası sıfır yüzeyi
idi.
Burası zaten pozitif bir yüzey ve bu pozitif bir yüzeydir. Böylece
potansiyel pozitiftir.
Ancak, bu noktaya ulaşırsanız, orada yükünüze bir kuvvet etkimez.
Böylece bu, elektrik alanın sıfır olduğu anlamına gelir.
Ve bu yüzeyleri hesaplamak elbette o kadar kolay değildir. Maxwell
yüz on yıl önce bunu yapabilmişti. Ve bu günlerde biz bunu bilgisayarlarla çok
daha kolay yapabiliyoruz.
Farklı değerlere sahip eşpotansiyel yüzeyler asla kesişmezler.
Artı beş volt yüzeyi asla artı üç ya da eksi bir ile kesişmez. Onun
niçin böyle olduğunu düşünün. Bu, enerji korunumunun tam bir ihlali olacağından
dolayıdır.
Farklı değerlerde eş potansiyel yüzeyler asla kesişmez. Tamam.
Evet, çeşitli yük dizilimlerini gördünüz, eş potansiyel yüzeylerin
çok karışık şekilleri vardır ve her zaman kolay bir şekilde
hesaplanamayabilirler.
Şimdi “elektrik potansiyellerini niçin anlattık?” sorusuna gelelim;
kimin ihtiyacı var onlara? Ve eşpotansiyel yüzeylere kim ihtiyaç duyar?
Şurası doğru değil mi? Eğer uzayın her yerinde elektrik alan vektörlerini bilirsek; bu, yüklerin
nasıl hareket edeceğini, onların kazanacakları ivmenin ne olduğunu, kinetik
enerjilerinin nasıl değişeceğini eksiksiz olarak belirlerleyebiliriz demek
değil midir?.
Evet öyledir; uzayda her yerdeki elektrik alanı kesin olarak bilinirse,
yanıt evettir.
O zaman bu alan içinde bir yük ile oluşan her şeyi tahmin
edebilirsiniz.
Ancak, elektrik alanların inanılmaz derecede karışık olduğu
örnekler vardır. Bu durumda bir noktadan diğerine gittiğiniz zaman, kinetik
enerjideki değişimin, şimdi tartışacağımız gibi, gerçekten sadece potansiyeldeki
değişime bağlı olması nedeniyle, eş potansiyellerle çalışmak çok daha kolay olur.
Böylece, bazen sadece kinetik enerjideki değişimle ilgilenirseniz,
yörüngenin ayrıntılarıyla ilgilenmeyi gerekli görmüyorsanız, o zaman eş potansiyellerin
çok kullanışlı hale geldiğini biraz sonra göreceksiniz.
Elektrostatik potansiyel enerji U ile elektrik potansiyeli V’yi asla
karıştırmayın.
Bu joule birimine sahiptir. Bunun birimi ise, volt dediğimiz joule
bölü coulomb’tur.
Eğer bir yükler topluluğunuz, artılar ve eksiler, varsa, U’nun sadece
bir tek değeri olabilir.
O da tam olarak, bütün bu çılgın yüklerin hepsini bulundukları yerlere
koymak için yapmam gereken iştir.
Ama, buradaki elektrik potansiyel, oradakinden, oradakinden, orada,
orada, oradakinden farklıdır.
Bir artı yüke çok yakınsanız, potansiyelin pozitif olduğundan emin
olabilirsiniz.
Bir negatif yüke yakınsanız, potansiyelin negatif olduğundan eminsinizdir.
Ama U’nun sadece bir tek değeri
vardır. O, sadece tek bir değerdir.
Her ikisi de skalerdir, ama... Birini diğeriyle karıştırmayın.
Bir
yerçekimi alanında madde, tebeşir gibi bir madde, yüksek potansiyelden düşük
potansiyele gitmek ister.
Eğer onu sıfır
hızla oraya bırakırsam, yüksek potansiyelden düşük potansiyele gider.
Benzer şekilde, pozitif yükler de yüksek bir elektrik potansiyelden
düşük bir elektrik potansiyele gideceklerdir.
Negatif yükler ise, düşük bir
elektrik potansiyelinden yüksek bir elektrik potansiyeline gideceklerdir. Kuşkusuz
bu, elektriğe özgüdür.
Farz edin ki, uzayda bir A
konumu ve bir başka B konumu var ve ben oradaki potansiyelleri belirliyorum. Böylece burada bir A noktam
var, potansiyeli VA ve burada B noktasına sahibim potansiyeli VB.
Tanıma
göre, VA potansiyeli daha önce de tartıştığımız gibi -- bu arada
bunlar istediğiniz herhangi bir rastgele R mesafesinde iseler, A’nın
potansiyeli, A’dan sonsuza kadar E nokta dr’ nin entegrali olarak tanımlanır
Bu,
A’nın potansiyelinin tanımıdır.
Burada
birim yük başına kuvvet olan bir E var. Böylece
o, iş değildir.
Eğer
kuvvet çarpı dr olsaydı iş olacaktı; ama o, birim yük başına kuvvet yani E’dir.
Böylece,
B’nin potansiyeli, tanımlamak gerekirse, B’den sonsuza kadar E nokta dr’nin entegraldir.
Ve
bu yüzden A ve B noktası arasında potansiyel farkı VA eksi VB,
A’dan B’ye E nokta dr’nin entegraline eşittir. Ve bu işin içinde uzun süredir
bulunduktan sonra hala sebebini anlamış değilim, kitaplar her zaman size tersini
söyleyeceklerdir, onlar VA ve VB’yi tersine çevirirler,
bu yüzden size VB eksi VA’yı verirler.
Ve
daha sonra integralin önüne eksi işareti koymamız gerektiğini söylerler; bu aynı
şeydir.
Böylece
kitaplar onu her zaman size bu şekilde verir. Ama bunlar, tam olarak aynıdır.
Bunu
anladığınızı umuyorum. Burada iki denklemim var; bunlar aynıdır diyorum.
VA
eksi VB, A’dan B’ye E nokta dr’nin entegralidir. Bunları ters
çevirirsem, yapmam gereken buraya bir eksi işareti koymaktır ve ikisi özdeştir.
A
ve B arasında hiç elektrik alan olmazsa, onların elbette aynı potansiyele sahip
olacaklarına dikkat edin.
Çünkü
cebinizdeki bir yükle A dan B ye yürüdüğünüzde, iş yapılmaz.
Böylece
potansiyel aynı kalır. Bu dr’yi, dl
dediğim farklı bir sembolle değiştireceğim.
dr,
bu düz çizgi boyunca A’dan sonsuza ve düz çizgi boyunca B den sonsuza gittiğimiz
anlamında olacaktır.
Fakat
nasıl gittiğiniz hiç fark etmiyordu. Öyleyse A dan B ye giderken, bu şekilde
kıvrıla kıvrıla gitseniz de, bu potansiyel fark, VA eksi VB
, değişmeyecek.
Şimdi
burada küçük bir vektör olan dl
elemanı alırsam ve yerel E vektörü burada böyle ise, o zaman VA eksi
VB, E nokta dl’nin
integralidir.
Başka bir deyişle, l
ile r’yi yer değiştirebilirim ve siz istediğiniz herhangi bir yolu
seçebilirsiniz. Çoğunlukla, bu denklemi size
bu şekilde göstereceğim.
Nasıl yürüdüğünüz fark
etmez, çünkü burada korunumlu alanlarla ilgileniyoruz.
Şimdi VA’ nın
yüz elli volt olduğunu varsayalım. Ve örneğin, VB elli volt olsun. Bu, çok özel bir örnek.
Bu şimdi ne anlama geliyor? Anlamı şudur: Eğer ben cebime artı q yükünü koyar ve Lobi 7’den
bütün yolu gelip B noktasına kadar yürürsem.
Böylece
cebinde artı q yükü ile ben Walter Lewin, Lobi 7’den, B noktasına giderim, iş
yapmam gerekir ve yapmam gereken iş, potansiyel ile benim q yükümün çarpımıdır.
Böylece yapmam gereken iş, q
çarpı VB’dir. Bu durumda iş, cebimdeki q’nun değeri her ne olursa
olsun, elli çarpı q’dur. Bunun
birimi joule’dür.
Şimdi
Lobi 7’den A noktasına gidiyorum. Daha fazla iş yapmalıyım. Yüz elli q joule’lük
iş yapmam gerekiyor.
İlk
B’ ye geldiğimde, tükenmiş olduğumu düşünebilirsiniz, A noktasına giden tüm
yolu almak için diğer işi de yapmak zorundayım.
Böylece,
bu artı q yükünü daha yüksek potansiyelli olan A noktasında düşünün; o, kendi
kendine B noktasına geri gitmek ister.
Daha yüksek bir potansiyelden
daha düşük bir potansiyele kendiliğinden gider.
Bakın, E vektörü bu yönde.
Pozitif yük daha düşük bir potansiyele
gidecektir.
A dan B ye hareketinde,
enerji salınır. Ne kadar enerji?
Pekiyi, bu A’ya gitmek için
yaptığım iş miktarı, bu da B’ye gitmek için yaptığım iş miktarı ve şimdi yük A’dan
B’ye geri giderse, yapılan iş, kinetik enerji olarak elde edilen fark
olacaktır.
Bu, potansiyel enerjideki
bir değişimdir. Böylece potansiyel enerjideki değişim, .
Artı q yükü A’dan B’ye
gittiğinde, bu değişim q çarpı VA eksi VB olur.
B noktasında qVB
ve A noktasında qVA. Bu, eğer yük A’dan B’ye hareket ederse, prensip
olarak elde edilebilen potansiyel enerjidir.
Ve Mekanik’ten iş-enerjisi teoremini
hatırlıyorsunuz.
Korunumlu kuvvetlerle uğraşıyorsak,
bir cismin potansiyel enerjisi ile kinetik enerjisinin toplamı hep aynı kalır.
Bu, kütle çekim kuvvetleri
için de doğrudur.
Başka bir deyişle, yüksek
potansiyelden düşük potansiyele doğru, tebeşirimi bıraktığım zaman elde edilen
potansiyel enerji gibi, elde edilen elektriksel potansiyel enerjideki fark da kinetik
enerjiye dönüşür.
Böylece bu fark, şimdi bu hareketli
yükün kinetik enerjisine dönüşür.
Demek
ki bu fark, B noktasındaki kinetik enerji eksi A noktasındaki kinetik enerji
olacaktır ki o gerçekte iş-enerji teoremidir. Bu,
enerjinin korunumudur.
Şimdi
herhangi bir metal parçası, ne kadar eğri büğrü veya zedelenmiş olursa olsun,
eş potansiyeldedir. Metalin içerisinde hareket eden hiçbir yük olmadığı sürece,
o açıkça bir eşpotansiyel yüzeydir.
Çünkü
metalin içindeki bu yükler, bu elektronlar bir elektrik alana maruz
kaldıklarında hemen elektrik alanında hareket etmeye başlarlar ve artık onların
üzerinde hiç kuvvet olmayana kadar
hareket edeceklerdir ve bu onların elektrik alanı etkin olarak sıfır yaptığı anlamına gelir.
Böylece
iletken içindeki yükler her zaman otomatik olarak hareket ederler. Bu şekilde
onlar içerdeki elektrik alanı sıfırlarlar. Elektrik alan henüz sıfır olmamışsa,
onlar hala hareketli olabilirler.
Ve
böylece sahip olduğunuz her metal, içeride elektrik akım olmadığı sürece nereye
getirirseniz getirin, daima eş potansiyelli olacaktır.
Şimdi,
bir metal çöp kutusu alıp onu bir dış alana getireyim; çok kısa bir süre sonra cisimler
durgunlaştığında, çöp kutusu eş potansiyelli hale gelecek ve metalin içindeki
elektrik alan her yerde sıfır olacaktır.
Böylece,
örneğin, A noktasına bu metal çöp kutusunu yerleştireyim, dolayısıyla tüm çöp
kutusu yüz elli voltta olacaktır ve B noktasına da soda kutumu koyayım, o da metalden
yapılmıştır.
Ve
böylece tüm soda elli volt olur; çöp kutusu ise yüz elli voltta idi.
Herşey
boşlukta bulunmakta. Ve şimdi B noktasından bir elektronu serbest bırakıyorum. Bir
elektronu…
Bir
elektron, daha yüksek potansiyele gitmek ister.
Bir
proton A’dan B’ye gidecektir, ama elektron B den A ya gitmek ister.
Şimdi,
enerji var.. Elektrik potansiyel enerjisi var ve elektron hız kazanacak ve sonunda
A’ya varacaktır. Onun A’ya nasıl gittiğini bilmiyorum.
Soda
kutusu ile bu çöp kutusu arasında, elektrik alan deseni anormal derecede karmaşıktır.
İnanılmaz derecede karmaşık.. Alan çizgilerini görebilseydiniz, garip olurdu.
Fakat
bu elektron çöp kutusuna vardığında, kinetik enerjisinin ne olduğunu, hızının
ne olduğunu, her şeyi bilmek istersek, ne yaparız?
O
zaman iş-enerji teoremini kullanabiliriz ve kinetik enerjisini hemen buluruz.
Çünkü
mevcut potansiyel enerji, elektronun yükü çarpı bu iki nesne arasındaki
potansiyel farktır. Evet, elektronun yükü, bir nokta altı çarpı on üzeri eksi
on dokuz Coulomb’tur. (1.6 x 10-19 C)
Potansiyel
fark yüz volttur. Ve bu kinetik enerjideki farktır.
Elektronu
sıfır hızla serbest bıraktığımı kabul edersem, A noktasındaki kinetik
enerjisini hemen, bir bölü 2 çarpı elektronun kütlesi m çarpı A noktasındaki
hızın karesi olarak bulurum.
Böylece
görüyorsunuz ki, eş potansiyelleri bildiğiniz gerçeğini kabul ederek, hiç bir karmaşık
elektrik alan bilgisine gerek kalmadan, A’ya ulaşıldığında, kinetik enerjiyi ve
dolayısıyla elektronun hızını derhal hesaplayabilirsiniz.
Elekronun
kütlesi için dokuz çarpı on üzeri eksi otuz bir kilogramı koyarsanız, o zaman,
bu hızın ışık hızının yaklaşık yüzde ikisi olduğunu bulacaksınız. Önemli bir
hız.
Bütün
potansiyeller, elektrik potansiyellerimiz sonsuza göre tanımlanmıştır. Bu, onların
sonsuzda sıfır olduğu anlamına gelir. Bir bölü r bağıntısından dolayıdır bu.
Bu çok hoş, mükemmel ve çalışıyor.
Ayrıca,
sıfır olarak düşündüğünüz yerin gerçekte önemli olmadığı durumlar da vardır.
Yer
çekiminde benzer bir duruma sahip olduğumuzu hatırlayın.
Yer
çekiminde daima enerjideki farklar merak edilir; orada bazen buna sıfır ve buna
artı deriz. Bazen buna artı ve buna eksi dersiniz.
Bu
gerçekten sorun değildir, çünkü kinetik enerjideki değişim sadece potansiyeldeki
farkla belirlenir.
Yani,
ona yüz elli ve buna elli demek çok güzel ve harikadır; fakat bu potansiyele
yüz volt ve buna sıfır veya buna sıfır ve buna eksi yüz ya da buna elli ve buna
eksi elli derseniz, elektron için herhangi farklı bir cevap bulmazsınız.
Bu
yüzden yüklerin, elektronların davranışı elbette değişmeyecektir.
Ve
elbette elektrik mühendisleri her zaman devrelerini yaparken, tanım gereği,
toprağın potansiyeline sıfır diyeceklerdir.
Şimdi
size Van de Graaff ile şunu göstermek istiyorum: Eğer Van de Graaff’tan dışa
doğru güçlü bir radyal elektrik alanı elde ederseniz; buradaki bu nokta ile oradaki bu nokta arasında
büyük bir potansiyel farkı meydana gelir.
Eğer
hala oradaki sayılarım duruyorsa, ki umarım öyledir. Onlar oradalar.
Van
de Graaff’ın yüzeyi yaklaşık on mikro coulumb yük alır; tam burada potansiyel üç
yüz bin volt olacaktır, burada yüz elli bin volt ve burada, merkezden üç metre
ötede, yaklaşık otuz kilovolt.
Böylece
bu elektrik alanın içine bu floresan tüpünü yerleştirirsem, onu radyal tutmam koşuluyla,
burası ve orası arasında büyük bir potansiyel fark olacak demektir.
Onu
bu şekilde tutarsam o zaman burası ve orası arasındaki potansiyel fark elbette
sıfır olacaktır; evet, onu teğet olacak şekilde tutarsam her iki uç da aynı
elektrik potansiyelinde olur.
Fakat
onu radyal tuttuğum zaman, muhtemelen, bu floresan tüpünün çok az ışık
vereceğini göreceksiniz.
Işığı
gördüğünüz takdirde, bu, elektronların içerdeki gaz boyunca hareket ettiği
anlamına gelir. Yükler hareket ediyor demektir.
Daha
akımı tartışmadık, ama onun ifade ettiği şey budur. Bir akım akıyor.
Ve
bu akım Van de Graaff tarafından beslenmek zorundadır ve Van de Graaff ancak
orta şiddette akımlar sağlayabilmektedir.
Bu
yüzden çok şiddetli ışık göremeyeceksiniz.
Fakat
hafif bir ışık göreceğinizi size göstermek istiyorum.
Hiçbir
tel bağlı değil. Sadece burada.
Ve
onu teğetsel hale döndürdüğümde hiç ışık göremeyeceksiniz.
Evet,
başlamak için ortalığı biraz daha karartabilirsek iyi olur; Van de Graaff’ı çalıştıracağım
ve eğer gerekirse Marcos salonu tamamen karartacak; çünkü floresan ışığı çok
zayıf olacağı için, sınıfı gerçekten tamamen karartmak gerekebilir..
Beni
çok rahat ettirmeyecek olsa da, güvenlik nedeniyle bir eldiven takacağım.
Burada
bir cam parçası olduğuna da dikkat edin; gösteriyi berbat etmeyeyim diye tüp camla
iyice yalıtılmış olmalı; parmaklarımı buraya koymam, elimle burayı tutmaktan
çok farklı olur.
Böylece,
ışıklar hala açıkken yaklaşalım, tamam; artık
ışıkları neden kapatmıyorsun? Tamamen
kapat.
Tamam,
sanırım, bir ışıltı görüyorsunuz. Radyal olarak dışa doğru.
Marcos
ışığı biraz açabilir misin?
Tamam,
şimdi teğet olarak tutacağım; ışıkları kapatabilir misin?
Şimdi
hiçbir şey görmüyorsunuz, çok az.
Şimdi
tekrar radyal yapıyorum.
İşte
gene ışık var.
Şimdi,
eğer ben çılgınsam, evet çılgın olsaydım, o zaman parmağımla bu tüpün ucuna
dokunurdum ve böylece bu akımın vücudumdan doğrudan yere gitmesine izin verirdim
ki o ışığı artırabilir.
Bunu
denememe izin verin.
Böylece
sağ tarafınızdan bu --bu floresan tüpüne dokunacağım.
Ah. Ah. Ah.
Her
sefer ben—ona dokununca, aaah.
Ama
bu ah değildi.
Ama
her sefer ona dokunduğumu görüyorsunuz, akımın daha kolay akması için bunu
yapıyorum ve floresanın yandığını çok net görüyorsunuz.
Şimdi,
bir neon flaş tüpüyle aynı gösteriyi yapmak istiyorum; neon flaş tüpünü olta
çubuğunun ucuna yerleştireceğim.
Bu
neon ışık tüpünü ilk dersimde öğrencileri döverken kullanmıştım, ama artık onun
bu iş için olmadığını öğrendim.
Bu
tüpten biraz ışık almak için, bir uçtan diğer uca birkaç kilovolt gerekir; Van de
Graaff için bu çok kolaydır; bu alette yüzlerce, binlerce volt’tan söz
ediyoruz, biliyorsunuz. Ve böylece burada onu gerçekten döndürmeye başlayacağım
ve içeriye doğru radyal hale geldiğinde,
belki, ışığı göreceksiniz ve teğetsel
olduğunda fazla ışık göremeyeceksiniz ;
kendimi
çok iyi hissedersem.. bunu tekrar edeceğim.
Tamam,
Marcos ortalığı karartabilirsin, onu döndüreceğim.
Tamam,
radyal, radyal, radyal, radyal, radyal, radyal, radyal, radyal, radyal, tamam.
Şimdi
ben, ah.
Tamam,
ona dokundum şimdi ona tekrar dokunacağım.
Ve
tekrar dokunuyorum.
Ve
tekrar.
Ve
tekrar.
Ona
dokunduğum her seferinde, görüyorsunuz, benden hoşlanıyor ki,
hoş
bir ışık veriyor.
Böylece
burada, gözlerinizin önünde, hiç bir kablo bağlantısı olmadan, elektrik alanı
tarafından yaratılan potansiyel farkın, o potansiyel farklarının bu ışıkları
oluşturduğunu görüyorsunuz.
Peki,
gelecek derste görüşürüz.