http://ocw.mit.edu
8.02 Elektrik ve Manyetizma, Bahar 2002
Lütfen aşağıdaki alıntı
biçimini kullanınız:
Lewin, Walter, 8.02 Elektrik ve Manyetizma, Bahar 2002 (Massachusetts
Institute of Technology: MIT OpenCourseWare). http://ocw.mit.edu (accessed
MM DD, YYYY). License: Creative Commons Attribution-Noncommercial-Share Alike.
Not: Alıntılarınızda lütfen bu materyalin gerçek tarihini
kullanınız.
Bu materyalin alıntı olarak gösterilmesi veya kullanım koşullarımız
hakkında daha fazla bilgi için, http://ocw.mit.edu/terms web
sitesini ziyaret ediniz.
http://ocw.mit.edu
8.02 Elektrik ve Manyetizma, Bahar
2002
Transkript
– Ders 27
Elektromanyetik
dalgalara geçmeden önce, sizinle birkaç mekanik rezonans daha tartışmak
istiyorum.
Geçen Cuma
telli ve üflemeli çalgıların rezonansını tartışmıştık.
Fakat çevrenizde
sık sık karşılaşacağınız ve muhtemelen bir rezonans frekansına baktığınızın
farkına varmadığınız bir çok rezonans olayı vardır.
Trafik
işaretlerinin, bazen uygun rüzgar hızlarında böyle bir eğilime sahip olduğuna
dikkat etmiş olabilirsiniz.
Çok şiddetli
bir genlik; bu bir rezonans yapısıdır.
Şüphesiz
evde ya da bir motelde, bir musluğu açtıktan sonra, su belli bir şekilde akarken,
birden bire, sıra dışı ve berbat bir ses
duyarsınız.
Musluğu
biraz daha kapatır ya da biraz daha açarsanız, bu ses ortadan kaybolur.
Bu,
açık bir rezonans örneğidir.
Arabanızı
sürerken ya da başkasının arabasında giderken, belli bir hızda bazı şeyler takırdamaya
başlar. Çok sinir bozucudur.
Biraz
daha hızlı sürdüğünüzde bu takırtı durur. Biraz daha yavaş sürdüğünüzde de
durur.
Ya
da daha da hızlı giderseniz, başka şeyler takırdamaya başlar. Arabada başka bir
şeyin rezonansı söz konusu olur.
Ve
kuşkusuz, bazı arabalar vardır ki, onların bazı yerleri, her hızda tıkırdar.
Fakat,
her durumda, etrafımızda bir rezonans söz konusudur.
Ben
öğrenciyken, sevmediğimiz bir akşam yemeği-sonrası konuşmacısı olduğunda, şarap
bardaklarımızı çok hızlı bir şekilde bitirdiğimizi hatırlıyorum. -- O günlerde
içmemize izin verilirdi --. Bunun
ardından çok sinir bozucu bir şey yapardık.
Şarap
bardaklarımızın temel frekansını üretirdik. Parmağınızı alıp ıslatırsınız ve bardağın
kenarını böyle ovalarsınız. Dinleyin.
İnanın,
100 öğrenci bunu yaparsa, bu çok sinir bozucu olur.
Fakat
oldukça da etkilidir. Konuşmacı --- konuşmacı mesajı çok hızlı bir şekilde
alır.
Bardağın
yaptığı, temel frekansını çıkarmaktır; bu, en düşük frekanstır. Bardak
gerçekten bunu yapar.
Bazı
insanların şarkı söyleyerek bardağı kırabildikleri ile ilgili söylentiler
vardır.
Bir
dakika sonra bunu konuşacağız.
Ticari
bir Memorex marka hatırlıyorum. Bir ses bandı.
Bardakları
kırmalarıyla övünürler.-- Bazılarınız gerçekten bu piyasa malını görmüş
olabilir. Size gösterebileceğim bu piyasa malıyla ilgili bir film var; çok
dramatik bir hikaye.
Hikaye
şöyledir: Biri konsere gider.
Bir
bayan şarkıcı vardır; bardağı masaya koyar; sesini yükseltir; bardağın rezonans
frekansına ulaşır ve [pşııvv] bardak kırılır.
Ve
bu konserdeki beyefendi bunu kaydeder; kuşkusuz Memorex bandına.
Şimdi
bunu, bu slaytı görelim. Tabii eğer slaytı bulursak...Evet ! Bunu, bu bardağı
görüyorsunuz; daha iyi odaklayabilirsin John; teşekkür ederim.
Memorex.
Hikaye
devam eder; adam eve gider ve bunu eşine anlatır.
Eşi
buna inanamayacak kadar zekidir. Fakat adam teybi açar.
Ve
konserdeki bardağın kırıldığı anda, evde kendi şarap bardakları vardır; hayret!,
onlar da kırılır.
“Evdeki
bardakların kırılma nedeni, çok özel bir malzemeden yapılmış olan bu bandın üstün
kalitesidir” anlamına gelen bu fikir, bu ticari fikir, Memorex’in en büyük ticari
taktiğiydi.
Bu
malzeme, kutusunun üzerinde okumuş olabileceğiniz gibi, MRX2 denen çok özel bir
kimyasal bileşiktir. İki X atomu, bir R atomu ve bir M atomu; daha sonra bunu oksitlersiniz.
Dünyada hayal edebileceğiniz en iyi bandı elde edersiniz.
Ama,
onlar küçük bir ayrıntıyı atlamışlar; o da şu:
bir ses kayıt cihazı, her şeyden önce, asla ve asla bir bardağı kırmaya yetecek
kadar ses üretemez.
Fakat,
ikinci olarak, adamın evdeki bardakları, açıkçası konserdeki bardakla tam
olarak aynı rezonans frekansına sahip değildir.
Öyleyse
bu olay asla meydana gelmemiştir. Fakat tüm ticari reklamlarda olduğu gibi,
bunun hile olduğunu biliyorsunuz ve kuşkusuz bu bir istisna değildir.
Bir
kişinin, güçlü bir yükseltme yardımı olmaksızın ve hoparlörlerle üretilebilen muazzam
ses şiddetlerinin yardımı olmaksızın bir bardağı gerçekten kırabilmesinin
mümkün olup olmadığını daima sorgulamışımdır.
Her
zaman bunu merak etmişimdir. Bunun yapılabileceği söyleniyor.
Ünlü
şarkıcı Caruso, bunu yapabilmesiyle tanınırdı.
Bardağı
ortaya koyar ve parmağıyla ovalardı; böylece rezonans frekansını öğrenirdi ve
devam eder ve bingo
Dürüstçe
konuşmak gerekirse, buna inanmıyorum.
Yükseltici
ve hoparlörlerin olmaksızın, bunun bir insan tarafından yapılabileceğine
inanmıyorum.
Birkaç
yıl önce MIT’de Profesör Feld ile birlikte 8.01 dersini verdiğimde, bir bardağı
gerçekten de kırabilecek bir şey tasarlama olanağını tartışmıştık
Bununla
gerçekten büyük bir saygınlık kazanmıştı. Bir yüksek lisans öğrencisiyle çalışmış
ve çoğu kez çalışan bir düzenek tasarlamayı başarmıştı.
Fakat
fazla umuda kapılmayın; bu düzenek her
zaman çalışaz.
Burada,
onunla aynı seriden olan, bir şarap bardağı var.
Profesör
Feld’in bunu çalıştırdığı sıralarda, bu bardaklardan – iyi bir indirimle -- 500
tane satın almıştık; çünkü gelecek yıllarda bu gösteriyi yapabilmeyi sağlama
almak istiyorduk.
İşte
şarap bardağı burada ve işte hoparlör. Siz buraya gelmeden önce, 488 hertz
olarak belirlediğimiz bu bardağın rezonans frekansına yakın bir ses üreteceğiz
Burada
bardağı göreceksiniz ve bardağın hareketini, gerçekten, bardağın mükemmel olan
o hareketini göreceksiniz. Sesin frekansından birazcık farklı bir frekansla yanıp
sönen bir ışık, stroboskop ışığı kullanacağız; böylece bardağın yavaşça hareket
ettiğini göreceksiniz.
Sonra
hoparlörün sesini artıracağız ve şans eseri, eğer tam rezonans üzerindeysek,
bardak gerçekten kırılabilir.
Düşük
düzeyde duyacağınız ses, sanırım budur.
Sanırım
stroboskop ışığını açtım.
Şimdi
ortalığı karartacağım.. Sizi uyarayım; ses oldukça yüksek olacak.
Kulaklarımı
kapatacağım, ve sizin de aynısını yapmanız gerekir.
Rezonansa
yaklaşıp yaklaşmadığımı anlamak için, ilk olarak sesi artıracağım
Gördüğünüz
bu yavaş hareketin nedeni stroboskop ışığıdır; demek ki bardakla tam olarak
aynı frekansta değil.
Onu
biraz değiştirebilirim. Tamam
Şimdi
rezonansa çok yaklaştık. Bardak sese açık bir şekilde tepki vermektedir ve
şimdi kulaklarımı kapatacak ve ses seviyesini yavaşça artıracağım.
Bundan
fazla artıramıyorum.
Çok
sert bir bardak.
Çok
sert bir bardaktı.
Sanırım,
elektronik yardım olmaksızın, bir insanın bardağı kırabilmesinin inanılmaz
olduğu konusunda benimle aynı fikirdesiniz artık.
Yıkıcı
rezonansın en dramatik örneği, 1940 yılında Tacoma’daki köprünün çökmesidir. Bazılarınız
bu dramatik filmi görmüşsünüzdür, bazılarınız görmemiş olabilir. Görmüş olsanız
bile, tekrar görmeye değer.
Çok
az bir rüzgâr var. Biraz daha fazla bir rüzgâr var. Şu üflemeli çalgılara tam
benzer bir durum; hani tüm frekans spektrumunu bir üflemeli çalgıya boca
edersiniz ve o rezonans frekansını seçip alır.
Bu
köprü de, göreceğiniz gibi, kendi rezonans frekansını seçip alabilir.
Ve
sonuçlar oldukça dramatik olur. Marcos, şu filmi başlatabilirsin.
Sene
1940 idi, burada, ııhh, Washington Eyaleti’nde
1Temmuz
1940’ta, şehir temsilcilerinden oluşan bir grup Washington Eyaletinde
toplanmıştı.
Hava
güzeldi; tarihi bir gün; nutuklar ve resmi geçit hep birlikte uyum içinde.
Bu,
Tacoma Boğaz Köprüsü’nün (Tacoma Narrow Bridge) büyük açılışıydı.
Seatle
ve Tacoma arasındaki Puget Sound ırmağı üzerinde gerili olan köprüde trafik,
başlangıçtan itibaren, sorunsuz bir
şekilde işliyordu.
Olması
gerektiği kadar iyiydi.
Tacoma
Narrow köprüsü dünyadaki en uzun asma köprülerinden biriydi.
Ve
eğer bir şey gözden kaçırılmamış olsaydı, muhtemelen en uzun köprülerden biri
olarak da kalacaktı.
Sorun,
pek çok insanın taa başından ayrıntılara fazla dikkat etmemiş olması değildi. Dikkat
etmişlerdi.
Fakat
hat boyunca bir yerde -- ve son tarafta apaçık – sanki birisi – üstteki şu
kablolara bakın – rezonansın önemini unutmuş gibiydi.
Diğer şeylerin arasında, Tacoma Boğaz Köprüsü,
tarihteki en muhteşem Aeolien arp rüzgarla ses veren arp oldu.
Ne
yazık ki onun ilk konserinin, sadece yaklaşık dört ay kadar sürmesi mukadderdi.
Bu arada, o güzel bir köprüydü. Güzel, fakat
biraz tuhaf. Daha yapımı bitmeden önce bile,
garip davranışlar sergilediği gözlenmişti.
Bunlar,
hafif bir esintide bile köprü boyunca oluşan küçük dalgalanmalardı.
Bir
süre sonra, yerel mizahçılardan biri, ona “Gallop dansı yapan Gerty”, yani dörtnala
giden adını vermişti. Ve oldukça açık nedenlerden dolayı, bu isim tutmuştu; en
azından 7 Kasım 1940’a kadar.
Şimdi
olduğu gibi, o zamanlar da Seatle ve Tacoma spora-düşkün şehirlerdi.
Dört
aydır rüzgarlı günde köprü boyunca araba sürmek bölgesel bir spordu.
Bazıları
bunun inişli-çıkışlı eğlence trenine, roller coaster’a, binmek gibi olduğunu söylerken,
diğerleri de öndeki arabanın gözden kaybolmasını şaşırtıcı bulurdu..
Bu
köprü sporunun ne kadar popüler olduğunu, ya da tüm ülke boyunca ne derecede yaygınlaşabileceğini
herkes tahmin edebilir .
7
Kasım 1940’da, rüzgar orta kuvvetteydi, yaklaşık saate 40 mil. Yeni bir durum ortaya
çıkmıştı. Dalgalanmadan ziyade, köprü bükülmeye başlamıştı.
Saate
40 mil hıza sahip rüzgar o kadar güçlü değildir, fakat köprünün şiddetli bir
şekilde bükülmesi için yeterliydi.
Yerel
bir lisenin fizik öğretmenini aradım; biraz sonra onu göreceğiz. O durumu açıklayabilir.
İşte
geliyor.
Oğlunu
tanıyorum; babası olduğunu söylemişti.
Başka
hiçbir yıkıcı rezonans örneği, bundan daha etkileyici değildir.
Tamam.
Bu
kadar eğlence yeter; artık elektromanyetik dalgalara girmeliyiz.
Orada
gördüğünüz Maxwell denklemlerine geri dönüyoruz.
Maxwell,
Ampere Yasasına eklediği ekstra terimle, yer değiştirme akımı terimiyle ün
kazanmış; elektromanyetik dalgaların var olabileceğini önermiş; daha sonra
Hertz tarafından keşfedilen radyo dalgalarının varlığını öngörmüştü. Bu, Maxwell
kuramının büyük zaferiydi.
Fakat,
bugün size göstereceğim gibi, bir başka büyük zafer daha dönemeçte duruyordu.
Elektrik ve manyetik alanlar uzay boyunca hareket edebilirler ve Maxwell’in
dört denklemini de sağlarlar.
Elektrik
alan, değişen bir manyetik alandan kaynaklanır, manyetik alan da, değişen bir elektrik
alanından. Biri, diğerinin kaderinde yazılıdır; diğeri de onunkinde.
Birlikte
uzayda yayılırlar -- boşlukta bile yayılabilirler, hiç bir yükün ve akımın
bulunmadığı boşlukta. Çok gizemli.
Dört
Maxwell denklemini de sağlayan bir elektromanyetik dalganın olası bir çözümünü
yazacağım; bu, aşağıya yazacağım böyle dalgaların grafiksel gösterimidir.
Ve
biraz sonra bunu sizinle tartışacağım
Elektrik
alan sadece X doğrultusundadır -- bu, genliktir, yani elektrik alanın en büyük
değeri – o sadece X doğrultusundadır.
Cosinüs
(K Z - omega t). Bu, frekans olup; bu
negatif işaret onun + Z doğrultusunda yayıldığını söyler.
E
ile ilişkili B manyetik alanı B0 ‘dır ve sadece Y doğrultusundadır;
aynı kosinüs omega t terimine sahiptir.
Bunu
t=0’da çizersem, o eğriyi hemen şurada, sağda, görüyorsunuz. Ve manyetik alan
eğrisini de burada görüyorsunuz.
Manyetik
alan sadece Y doğrultusunda ve elektrik alan sadece X doğrultusundadır.
Bu,
omega/K hızıyla artı Z doğrultusunda,
birlikte hareket eden bir dalga paketidir.
Ve
buradan buraya olan dalgaboyu, 2pi / K olur.
Bunlara
düzlem dalga deriz; onlara düzlem
dalga dememizin nedeni şudur: herhangi bir yerde Z’ye dik bir düzlem alırsanız,
düzlemin neresinde olursanız olun, o anda, E ve B vektörleri düzlem üzerinde
her yerde aynıdır.
Böylece
bunu, Z eksenine dik bir düzlem olarak düşünün, bu tüm dalga katarı sizin
yanınızdan geçer. Ve elektrik alan vektörünü bunun gibi görürsünüz, sıfır haline
gelir, bunun gibi olur, sıfır haline gelir, bunun gibi olur....
Ve
manyetik alan vektörü, maksimum, sıfır, bu yönde, ve saire....
Onlara
düzlem dalga denmesinin nedeni, işte budur.
Bu
denklemler, ancak şu iki koşul altında Maxwell denklemlerini sağlarlar:
Birinci
koşul, B0 = E0/C
olması; diğer koşul ise, C ile
göstereceğim ışığın yayılma hızının omega/K olmasıdır -- C elektromanyetik ışınımın
boşluktaki yayılma hızı olup, 1 bölü
kare-kök içinde epsilon-sıfır çarpı mü-sıfır’a eşittir.
Eğer
durum buysa, iki denklemim de Maxwell denklemlerini
sağlayacaktır.
Maxwell’in
zaferini hayal edin. Maxwell sadece manyetik dalgaların varlığını değil, aynı
zamanda boşlukta bu hızla yayıldıklarını da öngörmüştü.
Ne
inanılmaz bir zafer; Epsilon-sıfırın statik
yoldan ölçülebileceğini ve Coulomb Yasasından çıkarılabileceğini bir
düşünsenize.. Hem de dB/dT ve dE/dT ile hiç uğraşmadan... Ve ilerleyen
dalgalarla da hiç uğraşmadan.
Epsilon
SI birimlerinde yaklaşık 8.85 x 10-12’dir.
Mü
de, aynı şekilde, statik olup; akım geçirilen iki tel arasındaki çekici kuvvetten
ölçülebilir.
Ne
dB/dt ile, ne dE/dt ile , ne de
elektromanyetik dalgalarla uğraşmaksızın.
Mü
SI birimlerinde yaklaşık 1.26 çarpı on üzeri eksi 6’dır.
Onları
çarpar ve şu denklemde yerine yazarsanız, C’yi bulursunuz: 2.99 çarpı on üzeri 8 metre bölü saniye olarak.
İnanılmaz.
Bu kuram için ne büyük bir başarı !.
Böylesine
statik bu iki niceliğin, tüm uzayda ilerleyen dalgalarla, dB/dt ile ve dE/dt
ile görünürde böylesine ilintisiz olarak, ışığın hızını nasıl öngörebildiklerine
her zaman şaşırmışımdır.
Varsayın
ki, arabanızın lastiklerindeki basıncı ölçün ve akünüzün voltajını da ölçün
diyorum ve sonra sizden arabanızın hızını tahmin etmenizi istiyorum.
Hemen
hemen böyle bir şey. Tuhaf.
Fakat
çalışıyor... Bu büyük bir zaferdi ve kuşkusuz, yer değiştirme akımını tam
olarak doğruluyordu.
Bunun,
bu koşulun gerçekten bir gereklilik olduğunu ve böylece bu denklemlerin Maxwell
denklemlerini sağlayacağını siz ve ben kanıtlayacağız. Bunu birlikte kanıtlayacağız.
%50’sini ben, diğer %50’sini 9 numaralı ödevde siz yapacaksınız.
Böylece
bu faturayı % 50 - 50 ikiye ayırmış oluruz.
Yeni
bir çizim yapacağım ve derslerde çok seyrek yaptığım bir şeyi yapacağım; zor
olan matematiksel kısmın 8 dakikasını size vereceğim
Bundan
nefret edeceksiniz. Yeni bir çizim yapacağım; o, şuradakilerden pek de farklı
olmayacak. Böylece bu Z, bu X ve bu
da Y olsun.
Ve
t=0’da elektrik alanını buraya şöyle çizeceğim
Böylece
bu E0’dır, elektrik alan bu şiddette; şimdi Ampere Yasasını
uygulayacağım -- Bu pazarlığın yarısı -- B.dL’nin kapalı halka integrali –
burada görüyorsunuz – eşit, epsilon-sıfır çarpı mu-sıfır çarpı d(phi)E /
dt ’dir.
Boşluk
ile uğraşıyoruz; bu yüzden kappa q olur ve dielektrik sabiti de 1’dir
I
akımı gibi bir şey yok; çünkü boş uzaydayız; dolayısıyla bu terim tümden yok
Ampere
Yasası neyi gerektir?
Kapalı
bir halkaya ihtiyacım var ve bu kapalı halkaya iliştireceğim açık bir yüzeye.
YZ
düzleminde kapalı bir halka seçeceğim. Bu benim kapalı halkam olacak. Buradaki,
bu benim kapalı halkam olacak.
Bu
uzunluk L’dir, ve bu kenarın uzunluğu -- ya da genişliği -- lambda/4 ’tür.
B.dL’nin
kapalı halka integralini almalıyım; bunu en son yapacağım.
Sorun,
elektrik alanının sabit olmamasıdır.
Burada
elektrik alan sıfırdır ve burada bir maksimuma sahiptir ve tekrar bu şekilde
düşer.
Böylece
bir integral yapmak zorundayım. Burada bir dilim alacağım; bu dilim dZ genişliğinde. Ve bu çok dar
dilimde elektrik alan yaklaşık olarak sabit.
Tam
burada elektrik alan bu değere sahip. Fakat bu dilimin her yerinde aynı değer
sahip; çünkü bu bir düzlem dalgadır, hatırlayın.
Ve
böylece buraya paralel bir çizgi çizeceğim;
bu dilimdeki her yerde elektrik alan tam olarak aynı değerdedir. Ve bu
değer şu eşitlikle verilir.
Eğer
t=0’da Z’nin ne olduğunu bana söylerseniz, bu değerin ne olduğunu bilirim; bu
değer işte odur. Öyleyse şimdi elektrik akısını hesaplamalıyım.
φE
-- elektrik alan ile dA çarpımı arasına nokta koymak durumundayım. Akının, E
ile dA’nın nokta çarpımı olduğunu hatırlayın.
dA’yı
yukarı doğru seçeceğim, çünkü E de yukarı yöndedir. Bu da işleri kolaylaştırır;
bunu daha sonra hatırlamam gerekir. B.dL’nin kapalı halka integralini aldığımda,
alt taraftan bakarak saat yönünde gitmeliyim, çünkü sağ-el kuralını hatırlıyorum.
Böylece
tüm negatif işaretleri ve pozitif işaretleri tam doğru elde ederim.
Böylece
dA ve E aynı yönde. Öyleyse bu küçük
dilimin dA’sı ne olur?
Bu,
L çarpı dZ’dir. Böylece L çarpı dZ’yi
elde edeceğim.
Bu
dilimdeki yerel elektrik alan nedir? Evet; o, bu denklemdir.
Böylece,
E0 çarpı cosinus(K Z - omega t)
elde ederim.
Kuşkusuz
X şapka gider; çünkü dA ve E aynı yöndedir; bunu hesaba katmıştım.
Fakat
bunun, Z = 0’dan lambda/4’e kadar integralini almalıyım; çünkü tüm bu yüzey
boyunca integral almam gerekir. Öyleyse cevap -- cevap şudur.
Fakat
φE ile uğraşmıyorum. d φE /dt’yi bilmek
zorundayım.
Bu
sizi epey zora sokacak. Size söyledim, 8 dakika; baş ağrısı.
Bu
fonksiyonunun zaman türevini alacağım; böylece d φE /dt ‘yi
bulacağım.
L
ve E0, integralİN dışına çıkabilir; bu sorun değil, onlar sabit.
Cosinüs(K
Z – omega t)’nin zaman türevini alırım; bir
eksi omega çıkar; cosinüs eksi sinüs haline gelir.
Böylece
– sin(K Z – omega t) elde ederim.
Ve
bir integral almalıyım – Dz’m burada, 0 dan lamda/4’e integral.
Bu
eksi, bu eksiyi götürür.
İntegral
almalıyım, fakat bunu t = 0’da alacağım. Başka bir deyişle, bunlar gider, çünkü
t = 0’dır. Böylece yaklaşıyorum.
Buraya
devam edeceğim; L çarpı E0 var; bir omegam var, ve şimdi sin(KZ)dZ
integralini almak zorundayım.
KZ’den
K’yı dışarıya almak zorundayım, ki o işte burada; sonra sinüs KZ’nin integrali
basitçe eksi cosinüs(KZ) olur ve bunu 0 ile lambda/4 arasında değerlendirmeliyim.
Cosinüs(KZ)’nin
0 ile lambda/4 arasında integralini hesaplarsam -1 elde ederim
Eminim,
bunu yalnız başınıza yapabilirsiniz. -1 ile çarpımı +1 eder.
Ve
böylece yanıt, L çarpı Eo çarpı omega/K olur; fakat boşlukta bunu C olarak
adlandıracağız: bu elektromanyetik ışınımın hızıdır. Böylece bu, dφE /
dt ’nin sonucudur.
Şimdi
B.dL kapalı halka integralini almalıyız. Ve bu kolaydır.
Bu
anda B burada maksimumdur, ki o B0’dır; sonra o burada 0’a düşer.
Aynısını şurada görebilirsiniz.
Buradan
başladığımı varsayın ve buraya, buraya, buraya gidiyorum, ve buraya.
Kapalı
halka integrali. Eğer buradan buraya gidersem, B ile dL 90 derece açı yapar.
B
size geliyor, dL bunun gibi. Öyleyse buradan katkı yoktur.
Eğer
buradan buraya giderseniz, şey, B doğru
boyunca her yerde sıfırdır.
Öyleyse
buradan buraya B.dL’nin integrali sıfır olur.
Bu
bir düzlem dalgadır. Hatırlıyor musunuz?
B
burada, şurada ve aynı zamanda burada ve şurada da sıfırdır.
Eğer
buradan buraya giderseniz, B ve dL tekrar 90 derece açı yapar; bu yüzden hiçbir
katkı olmaz; böylece sadece bu kısımdan
dolayı bir katkı vardır.
Ve
bu, B0 çarpı L’nin uzunluğudur.
Ve
şimdi neden genişliği lambda/4 seçtiğimi anlıyorsunuz; böylece çok kolay bir
sonuç elde ediyorum.
Dolayısıyla,
şunu bulurum: B0 çarpı L, ki bu Amper Yasasının sol tarafıdır – aslında
burada Amper’e kredi vermek insafsızlık olur – aslında tüm kredi Maxwell’edir,
çünkü dφE / dt terimini o eklemiştir.
Ve
böylece bu, şimdi, epsilon-sıfır mü-sıfır –orada pay’da görüyorsunuz – çarpı burada
bulduğumuz sonuç.
Oohhh,
bu arada, bu E0’dır. Çarpı L, çarpı E0, çarpı C. Ve L’yi
yok ediyorum.
Size
henüz önemli gelmese de, oldukça önemli bir sonuç görüyorsunuz.
Bunun
nedeni, diğer yarısını sizin yapacak olmanızdır. Faraday Yasasını
uygulayacaksınız benim için.
Ben
sadece Ampere Yasasını uyguladım; 9. ödevde bu bağıntıyı kullanacaksınız; o, bunu
ispatlamanızı sağlayacak.
Bir
kere buna sahip olunca, B0 ve E0 /C ’i yerlerine
yazdığınızda, hemen ışığın hızının bu olacağını göreceksiniz.
Bu
sizin ödeviniz. Böylece bunu bitirdim.
Sizin
işiniz benimkinden kolay değil; ayrıca
size bu çeyrek dalga numarasını kullanmanızı da öğütlerim.
Tamam...
böylece gösterebilirsiniz ki, bu denklemlerin dört Maxwell denklemini de
sağlaması için, gerekli bir koşuldur.
İlerleyen
elektromanyetik dalgalar, daima aşağıdaki özelliklere sahiptir. Bu Web’te var;
indirebilirsiniz.
E,
V’ye diktir. Dikkat ederseniz, bu, benim seçtiğim bir şeydir.
E,
V’ye diktir.
V,
Z-yönündedir ve E de bunun gibidir; böylece bunu seçme nedenim, açıkça budur.
B
de, V’ye diktir. Burada B, Y-yönündedir. Sadece Y-yönünde.
Aynı
zamanda, Z-yönündeki V’ye diktir.
E,
aynı zamanda B’ye diktir. Yaptığım şey, işte budur.
x-yönündeki
E, Y-yönündeki B.
E
ve B aynı fazdadır
Bu,
şu demektir: Bu, cosinüs(K Z – omega t) ise, bu da cosinüs(K Z – omega t) olmak
zorundadır. Onlar aynı anda sıfıra gider ve aynı anda maksimuma ulaşırlar.
Gerekli
olan bir koşul da şudur: E vektörel çarpım B, birim vektörü, V yönündedir.
Şuna
bakın, yaptığım tam olarak bu işte. Eğer E’yi alır ve onu B ile vektörel
çarparsanız, Z-yönüne doğru gidersiniz.
Aslında,
her ne zaman böyle çizimler yaparsanız; daima sağ-elli dediğimiz koordinat
sistemini kullanın; bu sistemde, X şapka ile Y şapkanın vektörel çarpımı daima Z
şapkadır. Bunu yapmazsanız, kendinizi bulanık suya atmış olursunuz.
Boşlukta
olduğunuzda, E0 ve B0 arasında Faraday Yasasıyla kanıtlayacağınız
bir ilişki vardır; bu, benim sonuçlarımla bir araya getirildiğinde,
elektromanyetik ışınımın boşluktaki hızı, 1 bölü kara-kök epsilon-sıfır çarpı
mü-sıfır çıkar.
Elektromanyetik
ışınımın frekansını biliyorsanız, o zaman dalga boyunu bulursunuz. Burada sizin
için hesapladığım birkaç örnek var.
1000
Hertz gibi düşük bir frekansla başlarsanız,
300 kilometrelik bir dalga boyu elde edersiniz; sonra radyo dalgaları,
megahertz’lerde hala radyo dalgalarından söz ediyoruz. Fakat frekansı daha da fazla
arttırdığınızda, tabii ki dalga boyu gittikçe azalacaktır; biz bunlara radar
dalgaları, mikrodalgalar diyoruz.
Eğer
1014, 1015 Hertze çıkarsanız, kızılötesi, görünür ışık ve
ultraviyole bölgelerine varırsınız; daha da yüksek frekanslarda, X-ışınlarına
ve sonunda gamma ışınlarına ulaşırsınız.
Tüm
bunlar elektromanyetik ailenin, elektromanyetik dalgaların üyeleridir.
Bu,
üstünde küçük sıfırıyla Å, angstromu
gösterir. Ve 10-10 metre
demektir.
Elektromanyetik
dalgalar ailesinin üyelerine çeşitli isimler veririz, böylece belirli
frekanslardan veya dalga boylarından bahsetmeksizin, onlardan söz edebiliriz.
Elektromanyetik
dalgalar saniyede 300.000 km hızla yayıldıkları için, bir adımı bir nanosaniyede
alırlar.
Bu
salon, 30 metre aşağıda.
Işık,
benden Prof. Bertozzi’ye bu yolu 0.1mikrosaniyede alır.
Işık,
radyo dalgaları bir saniyede aya ulaşır. Güneşten ışığın bize ulaşması sekiz dakika
alır. En yakın yıldızlardan ışığın bize ulaşması beş yıl alacaktır.
Işık,
en yakın büyük galaksiden dünyamıza ancak iki milyon yılda ulaşır.
Bu
yüzden galaksiye baktığınızda, onun iki milyon yıl önceki halini görürsünüz.
Astronomide,
metre çubuğu olarak, ışığın bir yılda
aldığı yaklaşık 1016 metre olan mesafeyi kullanırız.
Eğer
10 milyar ışık-yılı uzaklıktaki bir galaksiyi inceliyorsanız evrenin 10 milyar
yıl önceki haline bakıyorsunuz demektir.
Böylece
astronomide geçmiş dakikalara bakabilirsiniz, geçmiş yıllara, geçmiş milyon
yıllara bakabilirsiniz ve hâttâ milyarlarca yıl gerilere de bakabilirsiniz.
Elektromanyetik
ışınımın pek çok çeşidi, -- kuşkusuz ışık,
radyo dalgaları, ve radar
dalgaları -- yüzeylerden yansıyabilirler. Bu, en azından,bir dereceye
kadar, yüzeye bağlıdır.
Ve
mesafe belirlemenin arkasındaki temel fikir budur.
Bir
uçağa, ya da yağmur fırtınasına, bir radar atması gönderdiğinizde, bu ışınımın
bir kısmı size geri dönecektir. Hızı biliyorsunuz, öyleyse bu sizin mesafeyi
ölçmenize olanak sağlar.
Eğer
yüzeyin uzaklığı D ise ve kısa bir sinyal gönderirseniz, sinyal geri döner - buna yankı denir -- geri
dönmesi ölçebileceğimiz belirli bir zaman alır; bu durumda sinyal iki kez bu uzaklığı
kat etmiştir. Böylece bu, ışık hızı ile T’nin çarpımıdır. Ölçeceğiniz şey, sinyali
gönderip yansıyan sinyali tekrar alıncaya kadar geçen süredir; böylece uzaklığı
hesaplayabilirsiniz.
Aya
olan uzaklık bu şekilde ölçülebilir. Ay üzerinde beş köşe yansıtıcısı vardır.
Üçü
oraya Amerikalılar tarafından bırakılmıştı; ikisi de Sovyetler tarafından – o zamanlar Sovyetler Birliği idi.
Optik
teleskoplar dünyadan bu yansıtıcılara kısa bir atma, bir lazer atması
gönderebilir. Zaman, bu sinyalin zamanca
uzunluğu, sadece çeyrek nano-saniyedir.
Sadece
şunu hayal edin; ışık çeyrek nano-saniyede sadece 7 cm hareket eder.
Elde
ettiğiniz dalganın cinsi, aslında bir düzlem dalgaya o kadar da çok benzemez.
Fakat,
ne olursa olsun, bu atma aya gider, sonra bir kısmı geri döner, bu
radarlardan -- radarlardan değil – köşe yansıtıcılardan
geri yansır; o ışıktır. Lazer ışığı.
Her
bir atmada yaklaşık 2x1017 foton vardır. Ve sadece her 10 atmadan
biri geri dönmektedir. Yani çoğu geri gelmez.
Fakat
bu yeterlidir. Bizim ile yansıtıcılar arasındaki doğru uzaklığı saptamak için
onları toplarsınız; doğruluk yaklaşık 10 cm’dir.
Ve
amaç aslında ayın gerçek yörüngesini elde etmektir.
Bu
köşe yansıtıcılarından dünyada kurulmuş olanları size gösterebilirim; sonra size
aya çeyrek nanosaniyelik atmaları, lazer sinyalini gönderen bir optik gözlemevi
de göstereceğim.
Bu, köşe yansıtıcılardan biridir.
Onlar
öyle tasarlanırlar ki, ışık ona belli bir doğrultuda çarparsa, o da ışığı tam
olarak aynı doğrultuda, 180 derece, geri yansıtır. Çok zekice bir tasarım.
Ve
gelecek slaytta Texas’taki McDonald Gözlemevi’nin aya gönderdiği bir kısa atmayı,
lazer ışığını göreceksiniz, ve burada gördüğünüz şey, basitçe dünya
atmosferindeki tozun saçtığı bir ışıktır.
Sonra
bunun çok az bir kısmı geri gelecektir. Fakat aya olan mesafeyi ölçmek için bu yeterlidir.
Ayın üzerinde – John, bu slayt için, bu kadar yeter – evet, ayın üzerinde birçok
kamera vardır.
Onlar
keşifçiler tarafından oraya bırakılmıştır;
çok küçük kameralardır.
Mercekleri,
sadece 2 inç boyundadır. Ve onlar sürekli dünyayı gözlem altında tutarlar.
Asla
düşünmeyeceğiniz bir şey, ama eğer ayda olsaydınız, ve dünyaya
baksaydınız; dünya oradadır ve şu andan,
diyelim ki bir saat sonra dünya hala orada olacaktır.
Şu
andan 10 saat sonra da dünya orada olacak ve şu andan 10 yıl sonra da dünya
hala orada olacaktır.
Aydan
görüldüğü kadarıyla, dünya asla hareket etmez. Kuşkusuz, kendi ekseni etrafında
dönecektir. Bunu göreceksiniz.
Dünyanın
belli yerlerinin gecede, diğer yerlerinin gündüzde olduğunu da göreceksiniz; bu
farklıdır, fakat o her zaman aynı yöndedir.
Böylece,
bu kameraların, deyim yerindeyse, gözlerinin bizim üzerimizde olması çok
kolaydır. Yapmanız gereken tek şey, onları bir yöne yöneltmek ve asla bu yönü
değiştirmemektir.
Şimdi
sizin ve benim ayda olduğumuzu ve dünyaya baktığımız hayal edin. Ve dünyayı,
örneğin, burada gördünüz gibi görüyorsunuz.
İşte
Kuzey Amerika ve şimdi dünyanın bu kısmı aydınlık ve buraları gecede.
Ve
şu an, bu kameraların dünyanın fotoğrafını çekecekleri an olsun.
Dolayısıyla,
burada çok fazla ışık görmeyi umarsınız ve burada gece olmasını. Burası New
York.
New
York’tan o kadar çok ışık gelmektedir ki gerçekten New York’u görebileceğinizi düşünebilirsiniz.
Kameralar tarafından çekilen fotoğraflar size New York’u gösterebilir.
Ama,
göremezsiniz; fakat çok dramatik başka bir şey göreceksiniz; bunu size göstermemin
nedeni bu. -- Çünkü şimdi göreceğiniz
fotoğraf, John gösterebilirsin -- dünyadaki iki gözlemevinin ikisinin de bu pulsları aya gönderdikleri andır.
Ve
burada Arizona’dakini görüyorsunuz ve burada da diğerini, Kaliforniya’dakini.
Fakat
New York’u görmüyorsunuz. Şaşırtıcı değil mi?
Aydasınız
ve dünyada gerçekten hayat olduğunu biliyorsunuz. Biri size göz kırpıyor.
Göz
kırpmayı görmüyorsunuz, fakat bu ışıkları görüyorsunuz. Çok dramatik bir poz.
Teşekkür
ederim John, çok güzeldi.
Radyo
dalgaları, titreşen yükler tarafında üretilebilir.
Gelecek
derste, bu konuda daha çok şey anlatacağım.
Anten
denen tellerden alternatif akım geçirirsiniz; -- bu bir antendir -- ve böylece
elektromanyetik dalgalar oluşturursunuz.
Radyo
istasyonları iyi-belirlenmiş frekanslarda yayın yaparlar.
Örneğin
WEEI 850 kilohertzde 353 metre dalga boyunda yayın yapar. 850 kilohertz oldukça
yüksek bir frekanstır.
Nasıl
oluyor da bunları duyabiliyorum; bu müziği nasıl, konuşan bu kişiyi nasıl
duyabiliyorum?
Bu
sinyal – buna taşıyıcı dalga diyoruz
-- modüle edilir.
Bu
sinyalin şiddeti, ses frekansı ile modüle edilir; bu yüzden, buna genlik modülasyonu deriz.
Örneğin,
bu sinyale zamanın fonksiyonu olarak bakarsanız, işte bu, o sinyalin ses
modülasyonu olur.
Fakat
yayımcı 850 kilohertz yayacaktır. Burada sinyal biraz daha şiddetli ya da zayıf
olabilir. Ve bu 1000 hertz tonuysa, bu 1 milisaniye olmalıdır.
Alıcı
ucunda siz radyonuzu ayarlarsınız; radyonuzun içinde bir yerde olan
kondansatörünüzü değiştirirsiniz, bir LRC devreniz var, böylece tam olarak 850 kilohertz
rezonansına ulaşabilirsiniz -- 840 kilohertzde rezonansta olmadığınız için,
başka istasyonları duymazsınız --
gerçekten frekansı tam olarak bir istasyon üzerine ayarlarsanız, böylece
bu sinyali alabilirsiniz.
Daha
sonra sadece bu ses zarfını duymak için, modülasyonu çözecek bir şeyler yaparsınız; böylece konuşmayı, müziği duyarsınız. Fikir, bu.
Tam
burada, 26-100 Nolu Salonumuzda bir vericimiz var; seçtiğimiz hemen hemen her
frekanstaki sesi yayabilirim.
Sizin
şerefinize şuna karar verdik: 1kilohertz’lik ses sinyalini 802 kilohertzde yayacağız.
802, sizin şerefinize seçilmiştir.
802
kiloHertz’te hiçbir radyo istasyonu yoktur. Dolayısıyla, bu yapılması gereken
iyi bir şey. Hiç kimseyle girişmeyeceğiz.
Burada
onu yayınlayacağız, burada bir radyomuz var, orada 802 kilohertz’deki sinyali
arayacağız.
Önce
bunu yapacağız; sonra bunun kadar hoş olmayan diğer şeyleri yaparız.
Marcos,
doğru frekansları elde etme hususunda gerçek bir uzman. Bu konuda bana yardım etme
sözü verdi; çok güzel.
Oooh,
hemen başlamışsınız bile, şimdi 802 kilohertz’de bir sinyal veriyoruz ve istasyon – yani bizim radyomuz -- bunu alıyor.
Marcos, çocukları inandırmama izin ver lütfen. İşte,
frekansı değiştirdiniz.
Evet.
Ses sinyalini değiştirdi.
Böylece
sizin bunu takdir etmenizi istiyorum; aslında onu -- fişi çıkararak -- bu antenden
yayıyoruz.
şimdi
radyo, 802 kiloHertz’teki elektromanyetik dalgaları görmüyor,
radyo şimdi alıyor, ürettiğimiz radyo
dalgalarını.
Şimdi
o kadar da güzel olmayan bir şey yapacağız.
Frekansımızı
850 kilohertz’e değiştirelim. Şimdi yaptığımız şey, WEEI spor kanalında parazit
oluşturmaktır.
Bizim
1 kilohertz’lik sinyali duyabilirsiniz. [ses] fakat ne söylediklerini duyamazsınız.
Şu
parazitliği yapmadan önce, ilkin WEEI’yı dinleyebilir miyiz?
Bu
WEEI mi?
Şimdi
hiç yasal olmayan bir şey yapıyoruz.
Aslında
daha kötüsünü de yapabiliriz.
Radyoda
ben de olabilirim.
Mikrofonumu
kapatmam gerekecek, çünkü aksi halde sesin radyodan mı, yoksa mikrofondan mı
geldiğini bilemezsiniz.
Merhaba,
merhaba. Beni duyabiliyor musunuz?
Burası
radyo WHTL; bu Cambridge bölgesinde korsan bir istasyondur; şimdi 850 kilohertzde
yayın yapıyoruz.
Haftalık
programlarımız, bilimdeki en son heyecan verici şeyler hakkında.
Tabii
ki bunun tamamen yasadışı olduğunun farkındayız. Bu yüzden, bundan çok
hoşlanıyoruz.
ilk
programımıza gelecek pazartesi saat 10’da başlayacağız. Herhangi bir sorunuz
varsa, çekinmeden Harvard Üniversitesi Fizik bölümüne sorabilirsiniz.
Gelecek
derste görüşmek üzere.