Ders
Notları 02
Ders
Planı
I. Bir Örnek Olarak Shakespeare
II. Devlet’ten Alıntı
III. Bu Parçanın Felsefi Okuması
Caesar:
Calpurnia!
Casca:
Hey, susun! Caesar konuşuyor.
Caesar:
Calpurnia!
[…]
Calpurnia:
Burdayım, efendimiz.
Caesar:
Antonius koşuya girdiği zaman
Yolu
üstünde dur. Antonius!
Antony:
Buyur, yüce Caesar.
Caesar:
Koşarken Calpurnia’ya çarpmayı unutma.
Atalarımızın
dediğine göre, kutsal yarışta,
Kısır
bir kadına sürtünmek
Verimsizlik
büyülerini bozarmış.
Antony:
Unutmam, Caesar “Şunu yap” dedi mi.
Yapılmış
demektir o.
Caesar:
Haydi, törenin hiçbir eksiği kalmamalı
[…]
Kahin: Caesar!
[…]
Caesar:
Kim o beni çağıran kalabalığın içinden?
Biri
bağırdı bütün müziği bastırıp
Caesar diye. Konuş. Caesar durdu dinliyor seni.
Kâhin:
Ayın on beşlerinden sakın.[1]
…doğruya
uygun mu, değil mi, önce bunu araştırmak gerek. Mademki, sen doğrunun, işe
yarar bir şey olduğunu söylüyorsun, ben de o fikirdeyim. Ama sen bir şey daha
katıyor, güçlünün işine yarayan şeydir, diyorsun. Bense bunu bilmiyorum; bunun
için araştıracağım.
-Araştır.
-Başlıyoruz. Sen yalnızca şuna cevap
ver: Sence yönetenleri dinlemek doğrudur, değil mi?
-Evet.
-Peki
baştakiler hiç yanılmazlar mı? Yoksa onların da yanıldıkları olur mu?
-Elbette onlar da yanılır bazen.
-Öyleyse koydukları kanunların
bazıları doğru, bazıları yanlış olur?
-Öyle sanırım.
-Tabii, doğru kanunlar kendi işlerine gelen, yanlış kanunlarsa işlerine
gelmeyenlerdir. Öyle mi?
-Öyle.
-Ama ne kanun koyarlarsa koysunlar,
yönetilenlere düşen bu kanunlara uymaktır, doğru yol budur, değil mi?
-Şüphesiz.
-Bununla şunu kabul etmiş oluyorsun:
Doğru olan, yalnız güçlünün işine geleni yapmak değil, tersini de, işine
gelmeyeni de yapmaktır.
-Ne dedin, ne dedin?
-Senin söylediğini söylüyorum. Ama
bunu daha açık konuşalım: Yönetenler, yönetilenlere, şunu bunu yapmayı
buyururken, arada kendi gerçek çıkarlarının ne olduğunda yanıldıkları, fakat
yönetilenlerin gene de baştakilerin buyruğunu yerine getirmelerinin doğru
olduğu üzerinde anlaşmamış mıydık?
-Anlaşmıştık.
-Öyleyse, dedim, yönetenler
kendileri için zararlı şeyler buyururlarsa, sen de bu buyrukların yerine
getirilmesini doğru bulursan, yönetenlerin, güçlülerin işine gelmeyeni de
yapmanın doğru olduğunu kabul etmiş oluyorsun. O zaman bundan şöyle bir sonuç
çıkmaz mı ister istemez: Doğruluk, senin söylediğinin tam tersini yapmaktır.
Çünkü güçlünün işine yaramayanı, güçsüzlerin yapması gerekiyor.
Polemarkhos:
-Doğru söylüyor Sokrates; diyecek
yok. [2]
Platon, Devlet,
339b-339e
UNUTMAYIN: İngilizce
dersinde öğrendiğiniz okuma ve yazma şekliyle felsefedeki farklıdır.
A. Neye Bakmalı
…doğruya
uygun mu, değil mi, önce bunu araştırmak gerek. Madem ki,
sen doğrunun, işe yarar bir şey olduğunu söylüyorsun, ben de o fikirdeyim. Ama
sen bir şey daha katıyor, güçlünün işine yarayan şeydir, diyorsun. Bense bunu
bilmiyorum; bunun için araştıracağım.
-Araştır.
-Başlıyoruz. Sen yalnızca şuna cevap
ver: Sence yönetenleri dinlemek doğrudur, değil mi?
-Evet.
-Peki
baştakiler hiç yanılmazlar mı? Yoksa onların da yanıldıkları olur mu?
-Elbette onlar da yanılır bazen.
-Öyleyse koydukları kanunların
bazıları doğru, bazıları yanlış olur?
-Öyle sanırım.
-Tabii, doğru kanunlar kendi işlerine gelen, yanlış kanunlarsa işlerine
gelmeyenlerdir. Öyle mi?
-Öyle.
-Ama ne kanun koyarlarsa koysunlar,
yönetilenlere düşen bu kanunlara uymaktır, doğru yol budur, değil mi?
-Şüphesiz.
-Bununla şunu kabul etmiş oluyorsun:
Doğru olan, yalnız güçlünün işine geleni yapmak değil, tersini de, işine
gelmeyeni de yapmaktır.
-Ne dedin, ne dedin?
-Senin söylediğini söylüyorum. Ama
bunu daha açık konuşalım: Yönetenler, yönetilenlere, şunu bunu yapmayı
buyururken, arada kendi gerçek çıkarlarının ne olduğunda yanıldıkları, fakat
yönetilenlerin gene de baştakilerin buyruğunu yerine getirmelerinin doğru
olduğu üzerinde anlaşmamış mıydık?
-Anlaşmıştık.
-Öyleyse, dedim, yönetenler
kendileri için zararlı şeyler buyururlarsa, sen de bu buyrukların yerine
getirilmesini doğru bulursan, yönetenlerin, güçlülerin işine gelmeyeni de
yapmanın doğru olduğunu kabul etmiş oluyorsun. O zaman bundan şöyle bir sonuç
çıkmaz mı ister istemez: Doğruluk, senin söylediğinin tam tersini yapmaktır.
Çünkü güçlünün işine yaramayanı, güçsüzlerin yapması gerekiyor.
Polemarkhos:
-Doğru söylüyor Sokrates; diyecek
yok. [3]
Platon,
Devlet, 339b-339e
Varsayın ki,
Thrasymakhos’un iddia ettiği gibi,
(1) Adalet en güçlü tarafın çıkarına olan her ne ise odur.
O zaman şu sonuç
çıkar:
(2) Yönetenlere itaat etmek her zaman doğrudur.
Thrasymakhos
(3) Yönetenlerin yasa koymak söz konusu olduğunda hata yapabileceklerini
ve
(4) Hata yaptıklarında yasaların onların zararına olacağını
kabul eder.
Thrasymakhos
(5) Öznelerin geçirilen her yasaya itaat etmesi gerektiğinde
de ısrar eder.
Ama şimdi Thrasymakhos
bir ikilem içerisindedir, çünkü:
(6) Varsayın ki özneler yanlış düşünülmüş bir yasaya uymazlar.
O zaman (5) ten
çıkan sonuç
(7) Yanlış bir şey yaptıklarıdır.
O zaman (6)
yerine
(8) Varsayın ki özneler yanlış düşünülmüş yasaya itaat ederler.
Yasa, yanlış
düşünülmüş olduğu için, öznelerin güç sahibi olanların çıkarına olMAyan bir şey
yapmasını buyurur. O zaman (8) den çıkan sonuç
(9) Vatandaşların güçlünün çıkarına karşı hareket ettikleridir.
Böylece, Thrasymakhos’un
adalet tanımından çıkan sonuç
(10) Vatandaşların yanlış bir şey yaptıklarıdır.
SONUÇ: Güçlünün
çıkarına hareket etmek, tersini yapmaktan daha doğru değildir. Böylece, THRASYMAKHOS
KAYBEDER! (Sorun (3) te verilen ödünden kaynaklanır.)
Thrasymakhos
savını biraz değiştirerek karşılık verir: Ahlak NEYİN ÇIKARLARINA OLDUĞUNA DAİR
HATA YAPMADIKLARINDA yönetici tarafın çıkarına olan her ne ise odur.
[1] Türkçeye çeviren: Sabahattin Eyüboğlu, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2009.
[2] Türkçe’ye
çevirenler: Sabahattin Eyüboğlu-M. Ali Cimcöz, Türkiye İş Bankası Kültür
Yayınları, 1999.
[3] Türkçe’ye
çevirenler: Sabahattin Eyüboğlu-M. Ali Cimcöz, Türkiye İş Bankası Kültür
Yayınları, 1999.