Ders Notları 17
Descartes’a Giriş
Dersin
Planı
I.
Sömestirin İkinci Yarısının Arka Planı
II. Modern Dönemin Önemli Özellikleri
III. Descartes’a Giriş
IV. Birinci Meditasyon
V. İkinci Meditasyon: Cogito
I.
Sömestirin İkinci Yarısının Arka Planı
- Platon ve
Aristoteles’ten Aquinas’a geçerken, klasik ya da antik dönemden Ortaçağ’a
geçtik.
·
Thomas
Aquinas’tan Descartes, Hobbes ve Kant’a (daha sonra Dostoyevski’ye) geçerken
Ortaçağ’dan Avrupa tarih ve düşüncesinin modern dönemine geçiyoruz.
II.
Modern Dönemin Önemli Özellikleri
A.
Keşif Çağı
- Keşif Çağı
Portekizlilerin araştırmalarıyla başlar. Columbus’un 1492 yolculuğuyla ve
Macellan’ın dünyanın etrafını gemiyle dolaşmasıyla doruk noktasına erişir.
- Ulusal
devletlerin keşif gezilerini finanse etmesi ile olanaklı oldu. Bu
keşiflerden elde edilen gelirler onlara çok büyük miktarlarda para
getirdi.
B.
Hümanizm Çağı
- 1500’lerde
bilim adamları klasik Yunan ve Roma ilim ve edebiyatına döner.
- Bu, modern
İncil eleştirisinin başlangıcını imler.
- Hümanist seküler değerlere yapılan vurgu artar.
C.
Bilim Çağı
- 1543’te
Kopernikus günmerkezlilik hipotezini yayımladı.
- 1610’da Galileo
teleskopla toplanmış delillere dayanan, Kopernikus’un haklı olduğunu
savunan bir argüman yayımladı.
- 1600’lerin
ortasında, Newton matematiksel fiziği icat ettiği eseri yayımladı. Onun
eseri Aristotelesçi bilimin hegemonyasını etkin bir şekilde sona erdirdi.
D.
Reform Çağı
- 1517’te
Martin Luther adında genç bir Alman rahip, Almanya, Wittenberg’deki kilise
kapısına “95 Tez”i çivileyerek Avrupa’nın çehresinin sonsuza dek
değişmesine yol açtı. Luther yalnızca Katolik Kilisesini ıslah etmek
istemiş olabilir ama onun yerine Protestanlığı icat etti. O, Almanya,
İsviçre boyunca hızla yayılarak sonunda İngiltere’ye ulaştı..
- 1530’larda
devletler Roma’yla mali, siyas, ve hukuksal
bağlarını koparabilirlerdi.
- Roma Katolik
hegemonyasının sonu Avrupa’ya geniş çapta dini ve ahlaksal çoğulculuk
getirdi. Bazıları Hıristiyanlığı ruhani bir birlik/bütün (unity) olarak
düşünmeye devam etti, ama 1500’lerin son üçte birinde Protestanlık ve
çoğulculuk Avrupa hayatına yerleşmişti.
E.
Geç Ortaçağ Dönemi ile Modern Dönemin Karşılaştırmalı Özellikleri
Geç
Ortaçağ Dönemi
|
Erken
Modern Dönem
|
Gücün
gittikçe daha çok ulus-devletlerde yoğunlaşması
|
Ulus-devletler
Avrupa’nın siyasi birimleri
|
Katolik
Hıristiyanlığın geniş çaplı dini birliği
|
Lavrupa’da
geniş çapta dini çoğulculuk hakim
|
Katolik
Kilisenin otoritesinin egemenliği
|
Kilise
otoritesinden bağımsız birçok ulus-devlet ve vatandaş
|
Aristoteles’in
yeniden bulunması üzerine entelektüel mayalanma
|
Bilim ve
hümanistik çalışmalar üzerine entelektüel mayalanma
|
Thomas
Aquinas için bilginin paradigması felsefe ve teoloji
|
Bilginin paradigması gittikçe daha çok bilim ve onun dayandığı
matematik.
|
F.
Felsefede Değişimler
- Aquinas’ın
doğumundan 300 yıl sonra, onun entelektüel, siyasi ve ruhsal dünyası
paramparçaydı. Ölümünden 350 yıl sonra, un ufak
olmuş, uçup gitmişti.
- Felsefe
insanların dünyadaki yeriyle, ne olduklarıyla, ne yapmaları gerektiğiyle,
nasıl yaşamaları gerektiğiyle ilgilenir.
- Bu nedenle,
felsefe dünyayla birlikte değişmelidir: eski siyaset açıklamaları ortadan
kalkar ve yenileri savunulur. Eski etik açıklamalrı rafa kaldırılır ve
yenileri ifade edilir. İnsanların nasıl bilgi sahibi olabildiklerine dair
eski açıklamalar unutulmaslı ve yenileri öne sürülmelidir. Felsefe baştan
başlamalıdır: Descartes giriş yapar.
III.
Descartes’a Giriş
A.
Hayatı ve Zamanları
- Rene Descartes
1596-1650.
- Shakespeare (ö.
1620), Galileo (ö. 1643), ve Rembrandt (ö. 1669)’ın çağdaşıydı.
- Felsefe hariç,
yaşamını ilginç kılan tek şey ölüm koşullarıydı, İsveç kraliçesine ders
verirken....
B.
Descartes'ın Felsefi Programı
- Zamanında
öğretildiği şekliyle Thomistik felsefe çalıştı, onu iyi bilirdi ve bir
süreliğine kabul etti.
- Aynı zamanda
fizik ve matematik çalışarak, kendi adını verdiği Kartezyen geometriyi
icat etti. Bu çalışma alanları kümesi, geometrinin kesinliği ve yapısından
etkilendiği ölçüde, onu Thomistik felsefenin yetersizliğine ikna etti.
- Bütün bilginin
geometride bulunan bilgi kadar kesin olmasını
istedi ve bir felsefenin bunun nasıl olanaklı olabileceğini göstermesini
istedi.
IV.
1. Meditasyon
A.
Şüphenin Varlığı
- Çok yüksek
sayıda inançlarımız vardır.
- Ama bunların
birçoğu kesin değildir. Yeterli yaratıcı zekayla,
hepsinden şüphe edilebileceğini görürüz:
- Duyular ve
hafıza bizi kandırır.
- Uyurken rüya
görürüz.
- Tanrı bizi
kandırıyor olabilir mi?
- Şeytani bir
dehanın, bir cinin, bizi inandığımız hiçbir şeyin aslında doğru olmayacağı
şekilde kandırıyor olması kesinlikle olasıdır.
B.
Şüphe Yöntemi
- Hangi
inançların doğru olduğunu belirlemek için bir önsav gerekir. Bu önsav
yoluyla:
- bir kişinin hangi inançlara
ancak kendini onların kesinliğine adamış bir şekilde inanması gerektiğine
karar verebiliriz.
- geometrinin
aksiyomlarının kesin göründüğü kadar kesin görünen birkaç inancı ayırıp,
onlardan diğerlerine ulaşabiliriz.
"Arkhimedes yerküreyi yerinden oynatıp
başka bir yere taşımak için yerinden kımıldamayacak sağlam bir noktadan başka
bir şey istemiyordu; aynı şekilde ben de, bir tek kesin ve kuşku götürmez
hakikat bulmak mutluluğuna erişirsem, büyük umutlar beslemekte haklı olduğumu
göreceğim.” (İkinci Meditasyon, birinci paragraf)
- Descartes, tek
bir güvenilir temel bulabilse, bildiğimizi sandığımız şeylerin çoğunun
aslında güvenilir olduğunu göstermeyi umuyor. Ama o ne olabilir?
V.
2. Meditasyon: Cogito
A.
Bu, bütün felsefede en ünlü pasajdır:
"Fakat
bütün dünyada hiçbir şeyin, hiçbir yerin, hiçbir göğün, hiçbir ruhun ve hiçbir
bedenin olmadığına inandırmıştım kendimi; böylece kendimin de var olmadığına
inanmış olmuyor muyum?
Hiç de
değil. Kendimi inandırmışsam ya da sadece herhangi bir şey düşünmüşsem,
varmışım demektir.
Ne ki,
bilmediğim, tanımadığım çok güçlü ve hilekar bir
aldatıcı da var ki, beni her zaman yanıltmak için bütün çaba ve marifetini
gösteriyor.
Demek ki, o
beni aldatıyorsa, var olduğuma kuşku yoktur. Değil mi ama,
beni istediği kadar aldatsın, bir şey düşündüğüm sürece bir var olmamaklığım
sonucunu elde edemeyecektir. Öyle ki, konu iyice düşünülüp her nokta özenle
incelenince, ‘ben’im, varım
önermesini her dile getirişimde veya her tasarlayışımda bunun zorunlu olarak
doğru olduğu sonucuna varmak ve bu sonucu değişmez saymak gerekiyor.” (İkinci
Meditasyon, üçüncü paragraf)
B.
Bu Argümanı Nasıl Anlamalı?
- Kendimi
herşeyden şüphe edilebileceğine ikna ettim.
- Ama ben ikna
oldum ve ikna etmeyi ben yaptım.
- BU NEDENLE
"Ben vardım".
C.
İtiraz ve Yanıt
- İtiraz: Varlığım
konusunda kandırılıyor olmam olanaklı değil mi?
- Yanıt:
"O beni aldatıyorsa, benim var olduğum şüphe götürmez.”
D.
Çıkarım
- Zihinsel
etkinlikte bulunma, düşünme, bana onu yapmakta iken var olduğumu kanıtlar.
- Cogito ergo
sum "Düşünüyorum" öyleyse "varım" demektir.
- 'Düşünmek',
şunları da içeren bir zihinsel etkinlikler yelpazesini kapsar: şüphe,
doğrulama, yadsıma ve bilme.
- Bütün
bilginin—bizim ve onun—güvenilir temeli bu çıkarımdır.
E. Argümanın Kanıtlamadığı
İki Nokta:
- Kendimizi,
koma, rüyasız uyku, ve baygınlık dahil olmak
üzere, zihinsel etkinsizlik sürelerinde varlığımızı sürdürüyor olarak
düşünürüz. Bu argüman zihinsel etkinliğin
başlaması ve bitmesiyle bizim varlığa ansızın girip çıkmamızla tutarlıdır.
Bu nedenle, bu argüman genelde düşündüğümüz
şekilde var olduğumuzu göstermiyor.
- Normalde
kendimizi kendi dışımızda şeyleri duyumsuyor olarak düşünürüz, imgelemleri
duyumsamaya dayalı olan, bedenleri olan varlıklar olarak. Ama ikna oluyor
ve kandırılıyor olmamız, bedenlerimizin olmaması, duyularımızın olmaması
ve imgelemin olmaması ile tutarlıdır. Bu nedenle, bu argüman
normalde düşündüğümüz şekilde var olduğumuzu kanıtlamaz.
F.
Argüman Hakkında Descartes’ın Ele Almadığı İki Soru:
- Yukarıda (E)’de,
Descartes’ın, argümanın yalnızca zihinsel
etkinlikte bulunduğumda var olduğumu gösterdiğini düşündüğünü gördük. Bu
benim varlığa ansızın girip çıkmamla tutarlıdır. Ama bu argüman
çok da şey kanıtlıyor mu? Yalnızca zihinsel etkinlik devrelerinde düşünen
bir şeyin var olduğu savına izin veriyor görünmekte. Bu varlıkların
herhangi birinin herhangi bir diğeriyle aynı olduğunu neden düşünelim?
- Neden düşünmenin
bir “ben” içerdiği sonucuna varalım? Descartes “düşünüyorum”dan düşünen
şeyin varlığına, düşünen bir özneye gidiyor. Ama “düşünüyorum” öncülüne mi
yoksa daha zayıf olan, açıkça bir özne varsaymayan “düşünce yer alıyor” öncülüne
mi hakkı var? Belki düşünmenin ve kendinin farkında olmanın bir arada
bulunduğunu varsayıyor.